Yalnızlık mı, bağımlılık mı? İlişkilerin karanlık yüzü: “Doğru kişi” diyorsanız dikkat!

spot_img




KENDİMİZİ NEDEN HEP YARIM HİSSEDERİZ?

Biraz köklerimize dönelim. Çocuklukta bakım verenimizden gördüğümüz ilgisizlik, reddedilme, eleştirilme gibi deneyimler ruhumuzda “Ben eksik biriyim” duygusunu yaratır. Sonra da yetişkin olunca bu eksikliği başkalarının onayıyla tamamlama çabasına gireriz. Eğer anne- babanız size “Sen olduğun halinle değerlisin” demediyse, muhtemelen başkalarından bunu duymak için didinirsiniz. Karşınızdaki sizi sevince “Artık tam oldum” sanırsınız. Ama o sevgiye en ufak bir gölge düşünce, eski yara yeniden kanar. Bir başkasının sevgisine yaslanmak bir süre rahatlatır, ama içsel özgüveni asla yaratmaz.



SAĞLIKLI BİR İLİŞKİNİN TEMELİ: İKİ TAM İNSAN

Bir ilişkiyi sağlıklı yapan şey şudur: İki insan, kendi yaralarıyla yüzleşmiş, kendini az çok tamamlamış ve birbirini tamamlamak için değil, paylaşmak için bir araya gelir. Orada bağımlılık yoktur. Orada kurtarıcılık yoktur. Orada “Sen olmazsan ben bir hiçim” yoktur. Birbirini tamamlamaya çalışan iki yarım insan, aslında birbirinin yükünü taşır. O yüzden de ilişki, bir süre sonra boğucu hale gelir. Çünkü kimse kimsenin ebeveyni, terapisti, kurtarıcısı olamaz.


BİR İLİŞKİYE BAŞLAMADAN ÖNCE…

Onu neden istiyorum?

O olmazsa ben ne hissederim?

Hayatımda boşluk hissi mi var, yoksa sadece paylaşmak mı istiyorum? * Bu sorulara dürüst cevap verebilirseniz, başkalarından medet ummayı bırakıp kendi merkezinizde kalmayı öğrenirsiniz.



İNSANLAR İKİYE AYRILIR

KAÇANLAR: “Demek ki bu ilişki de doğru kişi değil, başka biri lazım” deyip yeni bir arayışa başlar.

KALANLAR: “Bu boşluğu beraberce mi doldururuz?” diye düşünür ama çoğu zaman birlikte de dolduramazlar. İşte bu yüzden tekrar hatırlatmak istiyorum: İçsel boşluğu önce kendi emeğinizle yüzleşerek, içinizdeki değersizlik hissini kabullenerek ve dönüştürerek iyileştirebilirsiniz. İnsan kendine dönüp bakmaktan korkar. Çünkü o boşlukta yalnızlık var, reddedilme korkusu var, değersizlik var. Bu yüzden çoğu insan sürekli başkalarıyla meşgul olur: Yeni arkadaşlar, yeni sevgililer, yeni sosyal ortamlar…


SİZE TANIDIK GELECEK BİRKAÇ CÜMLE

Tam olmak; mükemmel olmak değildir. Tam olmak, eksik parçalarınızı kabul etmektir.

“Ben bazen yalnız hissederim.” “Ben bazen yeterince iyi olmadığımı düşünürüm.”

“Ben bazen sevilmeye layık olmadığımı zannederim.” Ama bu hislerinizle yüzleştiğinizde, onlara sahip çıktığınızda, bir başkasına onları iyileştirme sorumluluğunu yüklemediğinizde işte o zaman tam olursunuz. O zaman ilişkiye şöyle girersiniz:

“Ben tamamım. Sen de tam olduğun kadar buradasın. Birbirimizin boşluklarını değil, varlığını paylaşmak istiyoruz.”

Şu an içinizden “Ama bu kadar kolay değil ki!” diyebilirsiniz. Haklısınız. Kolay değil. İnsan hep daha kolay bir yol arıyor. Hep bir kurtarıcı bekliyoruz. Hani filmlerde olur ya, başrol oyuncusu zor zamanlarında gelir, kahraman onu kucağına alır ve her şey çözülür. O masala çok inandık. Ama gerçek şu: Sizi kucağına alacak kimse yok. O boşluk sizin sorumluluğunuz. Orayı sevmek, orayla barışmak, oraya şefkat göstermek sizin göreviniz.



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img