2 kızıyla hayatını yeniden kurdu! Denizlerin kaptanı oldu: “Artık hayatımın dümenini ben tutuyorum”

spot_img




– Neler değişti hayatınızda?

– Kocamdan ayrıldığım evi yeniledim. Kırdım, döktüm yepyeni bir hale soktum. Benim için bir tür terapi gibiydi. Sonrasında sosyal medyada “kendi evinin mimarı” diye sayfa açtım, baya bir yankı uyandırdı. Yolda beni görüp tanıyanlar oluyordu, resim çektiriyor hatta benden evlerinin tasarımı için fikir alıyorlardı. Bir süre sonra mobilyacılardan iş teklifi almaya başladım. Onların mimarlarıyla iş birliği yapmamı istediler. Bu şekilde 6 yıl çalıştım.



– Gelelim yat kaptanlığına…

O zaman neden hiç kadın kaptan yok diye düşündüm. Sonrasında bu işler nasıl oluyor, okulu var mı, prosedür nasıl, ne yapılabilir diye araştırdım. Heveslendim baya. Bir okul buldum. Eğitim aldım ama sudan çıkmış balık gibiydim. Öğrendiklerimi pekiştirebilmek için sağda solda beni çalıştıracak eğitmenler buldum. İlk seferinde balıkçı teknesiyle başladım. Gece dondurucu soğukta çıktım denize. Tekne kullanmanın verdiği heyecan ve mutlulukla, çığlık ata ata ilk turumu tamamladım. Sonra iki hafta hasta yattım ama çok eğlenceliydi. Haliç, Yenikapı, Ataköy Marina, Yalova, Eminönü, Beylikdüzü.. Her yerde talim yapa yapa kendimi belirli seviyeye getirdim. Şimdi hem kendim sürüp tecrübemi artırıyorum, hem de isteyen kadın gruplarıyla boğaz turları yapıyoruz. Takipçilerim bana merakla soruyorlar, ‘Biz de kaptan olabilir miyiz?’ diye. Onları elimden geldiğince en doğru şekilde yönlendirmeye çalışıyorum. Bir kadının mesleği olması çok önemli, birbirimize ilham vererek destek oluyoruz.


– Tekne almayı düşünmüyor musunuz?

– Şu an değil, prosedürleri ağır. Mutlaka bir kaptan daha olmalı. Şu anda pişme yolundayım, tecrübe bu işte çok önemli. Sonrası için hayallerim çok var tabii ki.



DENİZİ BİLMEDEN OLMAZ

– Kaptan olmadan önce deniz ile aranız nasıldı?


– Daha önce yüzemezdim, havuza girer kenarlara tutunarak yüzerdim. Tek elim boşta kalırsa kendi kendimi boğuyordum. Sonra yavaş yavaş havuzdan denize çıktım, yüzmek için çabalıyordum. Öğrenmeyi çok istiyordum. Sonra kollarımı serbest bıraktım, kendimi de suya bıraktım. Baktım, durabiliyorum. Yani şunu gördüm, insan ne kadar çok çırpınırsa o kadar batıyor. Bu benim hayat felsefem oldu. Sonra yüzmeye başladım. Sonuçta denizi bilmeden kaptan olamayız.



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img