Başkan Erdoğan’ın tarihi çağrısı gündemde: Siyaset kurumu millete olan borcunu ödeyecek mi?

spot_img



Dün memleketin dört bir yanında 12 Eylül’ü telin etkinlikleri vardı. Yalnızca, askeri vesayeti ortadan kaldırarak yüzyılın hayrını işleyen Erdoğan’ın taraftarları değil, CHP’liler de Evren’i hayırla yâd etmeyenler arasındaydı.

Kendimi bildim bileli 12 Eylül darbesinin hukuken, siyaseten ve toplumsal olarak mahkûm edilmesi için mücadele ettim. Deneyimlerime ve gözlemlerime dayanarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim…

Toplumun her kesimi tarafından lanetlenen 12 Eylül darbesi, aslında Türk halkının gönlünde karşılığı olan bir operasyondur.

Ben o günleri okuduklarımdan, dinlediklerimden biliyorum. Ancak 12 Eylül’ü yaşayanlara sorun; size hava kararınca dışarı çıkılamayan, her gün sokakta insanların öldürüldüğü kapkaranlık bir süreçten bahsedeceklerdir. Laf olsun diye belki Evren’e sallarlar. Ama hepsi de darbenin kendilerinin ve çocuklarının canlarını kurtardığını anlatırlar.

Zaten bir halkın, darbecilerin önlerine koyduğu anayasaya yüzde 94 oranında evet demesinin de başka izahı yoktur.

“Ama baskı vardı, korku vardı” demeyin. O zaman adama sormazlar mı:

O halde hâlâ neden Amerikan uşağı darbecilerin yaptığı, üzerinde kan olan o anayasayla yönetilmeye katlanıyorsun?

Aradan geçen 43 yılda cesaretini toplayamadın mı?

Darbeciler toprak oldu. Hayaletlerinden mi korkuyorsun?

Elbette hayır. Çünkü mesele, derdin bile değil.

Zira 12 Eylül “ideal” bir darbedir.

Koşulları bizzat gerçekleştirenler tarafından sabırla, ilmek ilmek örülmüş, kurbanların cellatlarını çağırması sağlanmıştır.

27 Mayıs’ta, 12 Mart’ta, 28 Şubat’ta, 27 Nisan’da ya da 15 Temmuz darbe girişiminde olduğu gibi toplumun bir kesimine yönelik değildir.

Evren’in “tarafız darbe” icadı işe yaramıştır. Kurbanlar bir sağdan bir soldan kimseye iltimas geçilmeden seçildiği, toplumun her kesimine eşit zulmedildiği için de halkın gönlünde kabul görmüştür.

Çünkü Türkler adaletsizliği sevmez.

Önce bunu bir kabul edelim.

SAMİMİYET TESTİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün 12 Eylül darbesinin simgesi Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nden yeni anayasa çağrısı yaptı.

“Önemli olan anayasaları modern dünyanın güzel kavramları ile süslemek değil. Bu metinlere göre uygulamalar koymaktır. Bize düşen, sistemi mümkün olan en sağlam, en gerçekçi, en sürdürülebilir bir şekilde kurmaktır. Parlamentodaki tüm gruplarla bunu konuşacağız.

Onlar da olumlu bakarlarsa yolumuza devam edeceğiz. Olursa olur, olmazsa olmaz. Bize düşen kapıları çalmak, Cumhur İttifakı olarak buna hazırız. Tüm siyasi partilere, sivil topluma, akademi mensuplarına sesleniyorum, en ideal anayasa metnini bulmak için konuşalım, tartışalım, müzakere edelim.”

Daha önce 23 kez kıyısından köşesinden yama yaptığımız darbe anayasasını kaldırıp çöpe atmak için hayati bir fırsat bu.

Zira bu irade, ülkenin en geniş kesimini, en istikrarlı şekilde temsil eden bir siyasetçinin ağzından dökülüyor.

Bir daha böyle bir konsensüsü, zamanı Türkiye zor yakalar.

Bireyin temel hak ve özgürlüklerini kamunun çıkarıyla uyumlu hâle getirecek, dünü tanımlamakla değil bugünün meseleleriyle meşgul olacak bir anayasa mümkün.



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img