Raporun “Anadolu Yükseliyor” başlıklı bölümünde, Avrupa’nın enerji alanında çözüm aradığı bir dönemde Türkiye’nin sahip olduğu stratejik konuma dikkat çekildi. Türkiye’nin, ekvator bölgelerinde görülen aşırı sıcak kaynaklı verimlilik kayıplarından uzak, aynı zamanda güneşten maksimum fayda sağlayacak kadar elverişli bir coğrafyada bulunması sayesinde yenilenebilir enerji üretiminde mükemmel bir dengeye sahip olduğu belirtildi.
“TÜRKİYE’NİN TEMİZ ENERJİDE POTANSİYELİ ÇOK YÜKSEK”
Dr. Murtaza Ata, Türkiye’nin jeostratejik avantajlarını şu sözlerle dile getirdi: “Ülkemiz, Ortadoğu’dan kuzeye uzanan güçlü bir rüzgâr koridoru üzerinde yer alıyor. Bu, mevcutta yaklaşık 15 GW olan rüzgâr potansiyelinin büyüklüğünü ortaya koyuyor. Kara rüzgâr kapasitesi en az 100 GW, güneş enerjisi potansiyeli ise 300–400 GW olarak öngörülüyor. Ancak bugün güneşte kurulu kapasite yalnızca 25 GW seviyesinde. Bu kaynakların doğru değerlendirilmesi hem enerji bağımsızlığımız hem de dış ticaret açığımızın azaltılması için kritik öneme sahip. Zira dış ticaret açığımızın %70–80’i, bazı yıllarda enerji ithalatından kaynaklanıyor.”