Ankara Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere CHP’li belediyelerin kamu kaynaklarını üç beş sanatçı, menajer ve organizatöre nasıl peşkeş çektiğini takip ediyor olmalısınız. Bana göre bu daha buzdağının görünen kısmı, henüz aşağılara inilmedi. Asıl bombalar önümüzdeki günlerde patlayacak gibi.
Belediyelerin konser sonunda İzmir Marşı okutmak için sanatçıların başından aşağı döktüğü balya balya paraların aslında görünmez bir etkisi daha var: Sahne enflasyonu…
Elek üstü şarkıcılar, belediyelerin kendilerine ödediği o milyonları ölçüt yapıp, sahne ücretlerini ikiye, üçe katladılar bile. Artık pazarlık masasına otururken karşılarındaki gazino sahibine ya da organizatöre “Bak bana bu kadar para ödendi, artık daha aşağısına çıkmam” diyorlar. Kulağıma çalınanlara göre örneğin, Ebru Gündeş iki saatlik sahne performansı için 4,5 milyondan kapı açıyormuş. Kenan Doğulu 3,5 milyon, Özcan Deniz 3 milyon istiyormuş. Yine içlerinde en insaflısı Yıldız Tilbe çıktı. Sadece (!) 2,5 milyona saatlerce sahnede kalıyormuş kadıncağız.
Sanatçıların kaşe ücretleri CHP’li belediyelerce fonlanıp kanatlanınca olan da eğlence dünyasının müdavimlerine oldu. Artık isim sahibi bir gece kulübü ya da gazinoda ön masadan şarkıcı dinlemenin bedeli, fiks mönü olmasına rağmen kişi başı 40 bin lira. Eğer işin içine ekstralar da girerse, 10 kişilik bir grup bir gece için kulübe bir otomobil parası bırakmak zorunda kalıyor.
Peki bu “eller havaya grubuna” üzülüyor muyum? Hayır.
Ne yaptın Biricik Suden?
22 yıldır Mazhar Alanson ile evli olan 62 yaşındaki Biricik Suden, “Yaşlanıyorum ama ihtiyarlamıyorum” dedi ve ekledi: “Emekli maaşı almak için sırada bekleyenler ‘Evladım 50 yaşında kadınım, beklemek zor oluyor’ diyor. Ben ise 62 yaşında 300 kilo kaldırıyorum.”
Suden’in bu sözleri tepki topladı. Birçok sosyal medya kullanıcısı, sıradan emeklilerle Suden’in şartlarının aynı olmadığını ve kıyaslamanın saçma olduğunu dile getirerek tepki gösterdi.
Niyetinin kötü olmadığından eminim ama konuyu daha dikkatli cümlelerle dile getirmesi yerinde olurdu.
Mazhar ağabeye “yeniden şarkılar yazdıran kadın”dan daha duyarlı ve naif cümleler beklerdim doğrusu…
Gümrük Muhafaza Türkiye
İsveç, İspanya ve İtalya versiyonlarını izleyip, “Kaçakçıların gözünü korkutmak için biz niye böyle bir belgesel yapmıyoruz?” dediğim “Gümrük Muhafaza Türkiye” nihayet D Max ekranlarında başladı.
İlk bölümde İstanbul Havalimanı’ndaki müthiş operasyonları büyük bir heyecan ve gururla izledim. Bavulunda 86 elektronik sigara getiren Rumen kadını ve İran’dan metan fetamin (bir uyuşturucu hammaddesi) emdirilmiş yorgan sokmaya çalışan İranlı çifti ve cebinde iki kiloluk altın külçesiyle giriş yapmaya çalışan Alman gurbetçiyi ekiplerimiz müthiş bir takiple yakaladılar. Hele bavulları oto yedek parçasıyla dolu Konyalı iki tamirci vardı ki, sokmaya çalıştıkları parçalarla dükkan açılırdı.
Bence belgesel daha ilk bölümüyle kanunsuzların gözünü korkutmayı başardı. Programın en önemli misyonlarından biri ise gümrük mevzuatı hakkında halkı bilinçlendirmesiydi. Emeği geçenleri içtenlikle kutluyorum.
Gaf’let kürsüsü
ABD merkezli “çıplak kruvaziyer turları” başlamış. Big Nude Boat’ın Bahamalar turunda biletler 13-51 bin dolar arasıymış. (Dönüşte başa yağacak taşlardan firma sorumlu değil)
Zap’tiye
Balenciaga’dan “Organ Mafyası Dalağımı Aldı” Kreasyonu… (Sefa Doğanay yine nokta atışı yapmış)
Ne demiş?
Yabancı bilgi yarışmasında soruldu: “Hangisi Türkiye’de bir şehirdir? A) Hulk B) Wolverine C) Batman.”