Vadilerin üzerinde yükselen gizli hazine BLAUNDOS Antik Kenti

spot_img


Üzerinde yaşadığımız topraklar, bizden binlerce yıl öncesinde de birilerine ev sahipliği yapıyordu. Bu nedenle, her dönemde böylesine kıymetli olan topraklarımızda büyüleyici bir tarihi zenginlik yatıyor. Bu tarihi zenginliğin en güzel göstergesi ise halen bir yerlerde karşımıza çıkmaya devam eden antik kentler. Benim de karşıma bu kez Blaundos Antik Kenti çıktı. Uşaklı bir gazeteci arkadaşım söylemese benim de farkında olduğum bir yapı değildi. Ancak biraz araştırdığımda şimdiye kadar keşfetmediğim için kendime kızdım.

‘GELECEĞE MİRAS POJESİ’ KAPSAMINDA

Öğrendim ki Kültür ve Turizm Bakanlığı, “Geleceğe Miras Projesi” kapsamında bu özel yapı için kazı çalışmalarını hızlandırmış. Kazı çalışmaları sonucunda Roma Dönemi’ne ait olduğunu değerlendirilen, 2100 yıllık olan 8 su kemeri restore edilerek ayağa kaldırılmış. Sürdürülen kazılarda, 2 bin yıllık Demeter Tapınağı’nın ardından yaklaşık 1900 yıllık Kuzey Tapınağı da ortaya çıkarılmaya başlanmış. Antik kentin ikinci inanç merkezi olarak tanımlanan tapınağın podyumu, mimari blokları ve Hristiyanlık dönemine ait haç motifli mermer parçaları gün yüzüne çıkarılmış. Bu yılki çalışmalar kentin ana caddesi, stadyum bölgesi ve özellikle Kuzey Tapınağı’nda yoğunlaştırılmış. Böylece antik kentin sosyal, dini ve mimari yapısına ilişkin önemli veriler elde edilmesi hedeflenmiş. Kazı çalışmaları bölgede tüm hızıyla devam ederken gelin biz de bu güzel antik kentin tarihine yakından bir bakalım.

SESSİZ AMA GÖRKEMLİ BİR YAPI

Uşak’ın Ulubey ilçesinde, şehir merkezine yaklaşık 40 kilometre mesafede yer alan Blaundos’a ulaşmak için önce yemyeşil vadilerin arasından geçen kıvrımlı yolları takip ediyorsunuz. Yolculuğun kendisi bile bir hazırlık gibi; adım adım, taşların arasında saklanmış bir tarihe yaklaşıyorsunuz. Kayaların üzerine kurulmuş bu antik kent, sanki gökyüzüne biraz daha yakın olabilmek için yükselmiş. Yüzyılların yorgunluğunu taşıyan taşlarıyla sessiz ama görkemli bir şekilde ziyaretçilerini karşılıyor.

MİLATTAN ÖNCE 3’ÜNCÜ YÜZYIL

Milattan önce 3’üncü yüzyılda Helenistik dönemde Makedon Krallığı zamanında kurulan antik Yunan şehri olan Blaundos, Roma ve Bizans dönemlerinde de yaşamın sürdüğü bir kent. Büyük İskender’den sonra Bergama Krallığı’na ardından da Roma İmparatorluğu’na bağlanan kentin, Roma Dönemi’nde önemi artmış. Çevresindeki 100 metre derinliğindeki kanyon içinden kentin su ihtiyacını karşılayan dere geçen ve Lidya Bölgesi’nde Frigya sınırına yakın olan kent, Roma ve Bizans döneminde bir piskoposluk merkeziymiş. Sardes Metropolit Başpiskoposluğu’na bağlı bir suffragan (yardımcı piskoposluk) olarak hizmet veriyormuş.


Altın bir taç gibi

Blaundos’u diğer antik kentlerden ayıran şey ise nefes kesen coğrafyası. Derin vadilerin üzerinde, dimdik kayalıkların üstüne kurulu surlar, adeta doğaya meydan okuyor. Gün batımında bu surlara vuran kızıllık, Blaundos’u altın bir taç gibi süslüyor. Ziyaretçilerin özellikle günbatımında gezilmesini tavsiye ettiği antik kent, fotoğraf severler için kartpostallık pozlar veriyor adeta.


Büyülü bir alan

Bu antik kentte gezerken zamanın durduğunu düşünmeniz çok doğal. Bir an gözünüzde Roma askerleri canlanır, kent meydanını dolduran insanları, amfitiyatroda yankılanan sesleri duyabilirsiniz… Zaten antik kentler hep yaşayan, geçmişle bugünü iç içe yaşatan, hayal gücünüzü canlandıran yerler değil midir? Nitekim burası da doğayla tarihin birbirine sarıldığı, ziyaretçilerini zaman yolculuğuna çıkaran, sessizliğiyle içinizi huzur kaplayan saklı bir hazine gibi. Uşak’a yolunuz düşerse, bu büyülü alana uğramadan dönmeyin. Hem gözlerinize hem de ruhunuza dokunan bir deneyim yaşamanız garanti…



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img