Türkiye’deki sosyal medya kullanıcıları geçtiğimiz günlerde, İsrail Savunma Bakanı Israel Katz ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir başta olmak üzere çok sayıda Siyonist bakanın ve milletvekilinin kişisel telefon numaralarını sızdırmış, bir genç ise Katz’ı WhatsApp’tan görüntülü arayarak küfretmişti. Bu olayın dünya basınında geniş yankı uyandırmasının ardından WhatsApp’a muadil olabilecek yerli bir mesajlaşma uygulamasının önemi de tekrar gündeme geldi.
DEVLET SIRLARI SIZABİLİYOR
Teknoloji Uzmanı Ufuk Karakullukcu: “Bölgemizde ve dünyamızda yaşanan son gelişmeler mesajlaşma uygulamalarını devletler ve toplumlar arasında stratejik bir mesele haline getirdi.” diyen Karakullukcu, “Artık mesajlaşma uygulamaları, milli güvenliğimizin tam merkezinde yer alıyor. Türkiye için yerli bir mesajlaşma uygulaması zorunludur. WhatsApp, Telegram, Signal gibi uygulamaların verileri küresel teknoloji devlerinin kontrolünde. Devlet güvenliğini yabancı algoritmalara emanet etmek, sınır kapılarını başkasına teslim etmek gibidir. Durum böyle olunca devlet sırlarının dışarıya sızma ihtimali artıyor, kamu kurumlarının güvenliği zayıflıyor, diplomatik yazışmalar ve kriz yönetimi süreçleri başka devletlerin erişimine açık hale geliyor.” ifadelerini kullandı.
SAVAŞ ANINDA TEHLİKELİ
Yabancı uygulamaların savaş veya kriz gibi durumlarda kısıtlanabileceğini yahut tamamen erişime engellenebileceğini kaydeden Karakullukcu, “Türkiye gibi dinamik bir coğrafyada, iç güvenlik ve kamu düzeni her an önemlidir. Yabancı uygulamalar; bot hesaplar ve kanallar üzerinde manipülasyonlar ile kamuoyu yönlendirmesine zemin hazırlar. Yanıltıcı bilgiler yayarak toplumsal huzursuzluk çıkarabilir. Kritik anlarda bilgi akışını kesintiye uğratabilir ya da yönlendirebilirler. Böyle bir durumda halkın haberleşmesi anında kesilir, askeri ve sivil koordinasyon sekteye uğrar, toplum içinde panik ve bilgi kirliliği artar. Kendi yerli mesajlaşma altyapımız ise böyle bir durumda kontrolün tamamen elimizde olmasını sağlar” şeklinde konuştu.
TAM KONUMU BULUNUR
Mesajlaşma uygulamalarının yalnızca metinleri değil; konum bilgilerini, ses kayıtlarını, fotoğrafları, bağlantıları ve hatta duygu analizine kadar pek çok veriyi toplayabildiğine dikkat çeken Karakullukcu, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Kısacası ‘kişisel mahremiyet’ diye bildiğimiz şey, aslında ulusal bir veri güvenliği sorunu. İsrail’in Katar’da Hamas’a yaptığı bombardımanın ardında da böyle bir veri istihbaratı var. Cep telefonları üzerinden tam konum ve kişi analizi yapıldı. Saldırıdan dakikalar önce istihbarat edinilmesiyle Hamas üyeleri telefonlarını masada bırakarak alanı terk ettiler.”
İSRAİLLİ BAKANLARA PSİKOLOJİK BASKI
Türk sosyal medya kullanıcıları geçtiğimiz haftalarda İsrail Savunma Bakanı Katz, Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Türkiye düşmanı paylaşımlarıyla bilinen akademisyen Meir Masri başta olmak üzere çok sayıda Siyonistin kişisel bilgilerini ve telefon numaralarını paylaşmıştı. Dünya basını bu olayı, “İsrail’in yıllardır kurmaya çalıştığı dokunulmazlık algısını yerle bir eden bir psikolojik harekat” olarak yorumlarken, İsrail kamuoyu ise “Kendi telefonunun güvenliğini sağlayamayan bakanlar, halkın ve ordunun güvenliğini nasıl sağlayacak?” ifadeleriyle tepki göstermişti.