Gazze’de ateşkese varıldı ama süreç hiç de kolay olmadı… 2 yıldır süren katliamların durdurulması için Türkiye ve ABD yoğun çaba sarf etti. Beyaz Saray tarafında odak noktası hiç şüphesiz Başkan Donald Trump oldu. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ‘git-gelli’ ilişkisi sonrası ateşkeste bu denli ısrarcı olmasının arkasında çok sayıda soru işareti var, ancak ABD kamuoyunda bir süredir farklı bir konu daha tartışılıyor. O da: Suikastlar… Malum son kurban Charlie Kirk oldu. Kendisi sıkı bir Trump destekçisiydi. Bir konferans sırasında yoğun güvenliklere rağmen 300 metreden tek kurşunla öldürüldü. Hatırlayalım Trump da seçim kampanyasında 2 kez suikasttan kurtulmuştu. Charlie Kirk’in ardından dört gün önce bir video kafaları iyice karıştırdı. ABD’li sosyal medya fenomeni ve yorumcu Candace Owens, Charlie Kirk’ün öldürülmeden iki gün önce Yahudi bağışçılardan baskı gördüğünü açıklayarak, bağışçıların, İsrail’i eleştiren konukları etkinliklerinde ağırladığı için fonları kesmeye başladığını ve Kirk’ün bu baskılar nedeniyle “İsrail yanlısı davadan çekileceğini” ifade ettiğini gösteren mesajları paylaştı. Bu mesajın ardından tabiiki de gözler İsrail’e çevrildi. Özellikle Trump destekçileri arasında ciddi bir kesim şu yorumları dile getirmeye başladı: Trump seçim kampanyası boyunca “Önce Amerika” dedi. Ama seçildikten sonra “Önce İsrail” oldu. Trump’ı verdiği sözlerden alıkoyan nedir? Yoksa Charlie Kirk susturan güçler mi?”
REKOR SEVİYEDE TEHDİT VAR
Trump’ın ikinci başkanlık döneminde karşılaştığı tehditlerin sayısı, FBI ve DHS raporlarına göre son on yılın rekorunu kırmış durumda. Gizli Servis, 2025’in ilk yarısında yürüttüğü değerlendirmelerde tehditlerin hem ideolojik (siyasi-dini) hem de örgütlü ağlar üzerinden geldiğini belirledi. Bu nedenle kurum, koruma protokollerini “DEFCON-2” seviyesine yakın bir alarm düzeyine taşıdı. Tüm açık hava etkinlikleri yeniden planlanıyor, rotalar son ana kadar gizli tutuluyor. Yetkililer, 10 Eylül 2025’te Charlie Kirk’ün suikasta uğramasından sonra Trump’a yönelik olası saldırıların “sahadan gelen mesaj” niteliği taşıdığını değerlendiriyor.
LOBİLERE İŞARET EDİLİYOR
Cumhuriyetçilerin “Yerleşik Güçlere” Karşı Hamleleri Charlie Kirk suikastı sonrası Cumhuriyetçi Parti içinde “yerleşik ağlar ve yabancı etki” tartışması yeniden alevlendi. Trump’a yakın kanat, özellikle Amerikan-İsrail Kamu İşleri Komitesi (AIPAC), Hakaretle Mücadele Birliği (ADL) gibi lobi kuruluşlarının siyasi kampanyalardaki etkisine dikkat çekti. Bu çerçevede Cumhuriyetçi senatörler, 2025’te “Yabancı Etkiyi Açıklama Yasası (S.856 – Disclosing Foreign Influence in Lobbying Act)” tasarısını sundu. Yasa, yabancı devletlerle bağlantılı lobicilik faaliyetlerinde tam şeffaflık, finansman izlenebilirliği ve bağış zincirinin kamuya açıklanmasını şart koşuyor. Ayrıca Savunma Bakanı Pete Hegseth, Pentagon içinde “politik yönelimli sızma ve iç klik yapılanmaları” üzerine geniş çaplı denetim başlattı.
BAŞKAN’A SNİPER ÇEMBERİ
ABD Başkanı Donald Trump, son dönemde artan suikast tehditleri ve Cumhuriyetçi taban üzerindeki saldırılar nedeniyle tarihte benzeri az görülmüş bir güvenlik çemberi içinde korunuyor. Gizli Servis (USSS), Savunma Bakanlığı (Pentagon) ve Ulusal Güvenlik Konseyi (NSC), başkanın güvenliğini yalnızca kişisel koruma düzeyinde değil, devlet sürekliliği (Continuity of Government – COG) planları kapsamında yeniden yapılandırdı. Bu sistemin merkezinde, Colorado Springs yakınlarındaki Cheyenne Mountain Complex, yani ABD’nin yeraltındaki “alternatif komuta merkezi” bulunuyor.
TRUMP’IN ENDİŞESİ: ‘HEDEFTE KİŞİ DEĞİL, HAREKET VAR’
Trump’a yakın kaynaklar, Başkan’ın “artık yalnızca kendisinin değil, hareketinin hedefte olduğunu düşündüğünü” belirtiyor. Bu değerlendirme, 2025’in ikinci yarısında yürürlüğe giren bir dizi yeni güvenlik kararının gerekçesini oluşturdu.
Başkanlık koruma birimlerinde özel tehdit analiz masaları kuruldu.
Sosyal medya tehditleri anlık olarak yapay zekâ destekli yazılımlarla taranıyor.
Beyaz Saray çevresinde uçuş yasaklı hava sahası ve sinyal karıştırıcı alanlar genişletildi. Ancak Trump’ın güvenliği yalnızca fiziksel değil, kurumsal bir süreklilik doktrini üzerinden yürütülüyor.
GÖZDAĞI MIYDI?
Charlie Kirk Suikastı: Cumhuriyetçi Hareketin Kalbine Yönelik Saldırı Utah’ın Orem kentinde gerçekleştirilen saldırıda, genç muhafazakâr hareketin önde gelen isimlerinden Charlie Kirk silahlı bir saldırgan tarafından vurularak öldürüldü. Olay, hem Beyaz Saray hem de Cumhuriyetçi Parti içinde “Trump’a verilmiş dolaylı bir gözdağı” olarak yorumlandı. Trump, saldırının ardından yaptığı açıklamada, “Bu, yalnızca bir genci değil, ifade özgürlüğünü hedef alan bir korku operasyonudur” dedi. ABD ana akım medyası, olayı “siyasi kutuplaşmanın şiddete evrilmesi” olarak ele aldı:
The Washington Post, Pentagon’un saldırı sonrası yaklaşık 300 asker ve yüklenici hakkında başlattığı disiplin soruşturmalarının ifade özgürlüğüyle güvenlik arasındaki dengeyi zorladığını yazdı.
Axios ve Reuters, Pentagon’un medya erişimini kısıtlayan yeni politikalarının “Charlie Kirk suikastının yarattığı güvenlik paranoyasıyla” bağlantılı olduğunu belirtti.
Texas Tribune ise Cumhuriyetçi tabanın olayı “kutsal bir sembole saldırı” olarak gördüğünü aktardı.
KAYANIN İÇİNE İNŞA EDİLEN ÜS DEVREDE
Colorado’daki Cheyenne Mountain Complex, Soğuk Savaş’tan bu yana nükleer saldırılara dayanıklı en büyük yeraltı tesislerinden biri. 600 metre granit kaya içinde inşa edilen kompleks, 25 tonluk çelik kapılar, EMP’ye dayanıklı enerji ağları ve bağımsız yaşam altyapısıyla donatılmış durumda. 2025 itibarıyla Trump yönetimi, bu tesisi “ulusal kriz, suikast, darbe veya siber çöküş senaryolarında başkanlık emir-komuta zincirinin devamı” için aktif hâle getirdi. Pentagon kaynakları, Cheyenne Mountain’in artık sadece NORAD veya Space Command üssü değil, aynı zamanda “Trump döneminin Batı Komuta Merkezi” olduğunu doğruluyor. Böylece olası bir saldırı veya Washington DC’nin devre dışı kalması durumunda, yürütme emirleri buradan sürdürülebilecek.
GÜVENLiK, SİYASET VE GÜÇ MÜCADELESİ
Bugün ABD’de yaşanan tablo, yalnızca bir liderin güvenliğinden öte; bir yönetim modelinin sürekliliği ve derin devlet yapılarıyla mücadelesi anlamına geliyor. Trump yönetimi, hem fiziksel hem kurumsal güvenlik ağını yeniden örerken, Cheyenne Mountain gibi yeraltı üsleri “Amerikan yürütmesinin sigorta poliçesi” konumuna yükselmiş durumda. Charlie Kirk suikastı ise bu mücadelenin görünür yüzü hareketin hedef alınmasının, güvenliğin siyasallaşmasının ve “yerleşik güçlere” karşı açılan yeni cephelerin sembolü olarak tarihe geçti.