Benim gibi güneşe âşık bir adam için kırk yıl düşünsem aklıma gelmeyecek şeydir…
Çevreme “Bugün hava çok güzel” demeyi bir nevi yasakladım.
Ülke, uzmanlara göre son 65 yılın en kurak yılını geçiriyor. Ekim, kasımda yağmur yağmayınca, eh bunun ocak, şubat ve özellikle de mart ayı var, derdik. Ama 2025 öyle olmadı. Tarım düzenimiz bu kuraklıktan ciddi biçimde etkileniyor…
Böyle açık hava, böyle güneş güzel değil…
***
Binalar, yollar, şirketler…
Harıl harıl çalışan iş düzeni…
Bol patırtılı sosyal hayat…
Parıltılı vitrinler, gösterişli sözler…
Hepsini biliyoruz, yaşıyoruz.
Ama bir yandan da “vahşileşiyor” olabilir miyiz?
Gaddar bir yaşam kültürü, insana dair derin bir kayıtsızlık ve mafyalaşma hızla serpilip yayılıyor, olabilir mi?
Böcek ailesinin zehirlenerek hayatını kaybetmesinin nedenleri belli olmaya başladıkça dehşete düşüyorum…
Resepsiyonist içeride kim var kim yok aldırmadan otelin kapısını kilitleyip gidiyor. Zehir odasında terk edilen ailenin babası, çocuğunu hastaneye götürecek ve kapı kapalı…
Daha neler neler!
Bütün bunları derinlemesine değerlendirip toparlanacak mıyız?
***
2018-2020 arasında çok sık dile getirilen “sıfırlamacı” ve “küreselci” bir tez vardı hatırlıyor musunuz?
“Kırmızı etin sonu geliyor, önce kırmızı et ortalıktan çekilecek, sonra sıra tavuk etine gelecek, böylece et üretimi ve tüketimi yavaş yavaş yeryüzünden çekilecek” deniyor ve ekleniyordu: “Hijyenik yapay eti reddedenler o dönem geldiğinde ister istemez kabul edecekler.”
Şimdi yeniden aklıma düşüyor bütün bunlar.
***
Modern hayat “başarıya tapınmak” üzerine kurulu…
Peki ne oluyor?
Başarılar artıyor mu? Hayır!
Ortalıkta mızmızlardan, dırdırcılardan, sızlanıp duranlardan, bulunduğu yeri haksızlık olarak değerlendirenlerden, en küçük acılarını büyütüp gerçek acılarını görünmez kılanlardan geçilmiyor.
***
“Başarı” miti üzerine kurulu bir sosyal hayat nasıl bir insan tipi üretir?
Tuttuğunu kopartan tipler mi mesela?
Gerçeği söyleyeyim, kitlesel “kurban”lar üretir; kurban rolüne bürünüp hava yapanlar bile üretir.
Çünkü başarısızlık kitlesel değilse, başarılı insan yoktur…
Şu gerçeği kabullenmek zor değil mi?


















