AK Parti Kongre Merkezi’nde düzenlenen “İnsanlık İçin Güçlü Türkiye” programına katılan Başkan Recep Tayyip Erdoğan önemli mesajlar verdi:
Millete ve milletin değerlerine yönelik husumeti herkesçe bilinen tek parti faşizmi, ilk günden itibaren bundan tam 77 sene önce, 10 Aralık 1948’de büyük bir teveccühle kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin altını oydu. Kimi zaman bürokratik oligarşi, kimi zaman antidemokratik güç odakları olarak kendini deşifre eden bu zihniyet, milletin hafızasında derin yaralar açmış; demokrasimize telafisi uzun yıllar alan zararlar vermiştir. 27 Mayıs’tan 28 Şubat’a kadar her 10 yılda bir tekrarlanan müdahalelerin arkasında bu zihniyetin silüeti vardır.

Yassıada faciasını, 12 Mart sonrası olanları, 12 Eylül’de adeta işkence kampına dönüşen Mamak’taki C-5’leri, Diyarbakır Cezaevlerini, Beyaz Torosları anlatmaya gerek yok. 2002’den bu yana, mesaimizin mühim bir kısmını bu ihlallerin bıraktığı tortuları temizlemeye, travmaları iyileştirmeye harcadık. Burada saymaya kalksak saatlerimizi alacak ve adına ‘sessiz devrim’ dediğimiz reformlarla hamdolsun bu yolda önemli mesafeler aldık. Ancak insan hakları cellatlarının ülkemize, milletimize, demokrasimize ve sosyal barışımıza çıkardığı faturaları halen ödüyoruz. Başta mağdurlar olmak üzere milletimizin farklı kesimleri bunu çok iyi biliyor. Onları da muhataplarının yüzlerine çarpmaya devam edeceğiz.

ÖZGÜR ÖZEL’E TEPKİ: SUÇ ÖRGÜTÜNE POSTA GÜVERCİNLİĞİ YAPIYOR
Beyefendiler, sabıkalı geçmişleriyle hesaplaşmak yerine; işi dedeye, ataya götürseler de biz doğruları konuşmaktan çekinmeyeceğiz. CHP Genel Başkanı, her köşeye sıkıştığında hep şunu yapıyor: Ya topu taca atıyor ya saldırganlaşıyor ya da saçmalıyor. Yine aynısını yapmış, haddini de aşarak, Sarıkamış’ta şehit düşen rahmetli dedemizin bir asır önce nerede olduğunu sormuş. Gençlik Kollarımız da bu siyaset acemisine hak ettiği cevabı vermiş. İstanbul halkının kaynaklarını yağmalayan suç örgütüne posta güvercinliği yapmayı marifet zanneden bu şahıs için daha fazla nefes harcamayı israf görüyor; Allah’tan kendisine akıl ve izan vermesini niyaz ediyorum.

FİLİSTİN’E DE ÖZGÜRLÜK GELECEK
Filistin’de de mazlumların sabrı zaferle taçlanacak; oraya da özgürlük ve barış gelecek. 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan egemen bir Filistin Devleti mutlaka kurulacak. On yıllardır büyük acılar çekmiş, tarifsiz işkencelerden geçmiş; yakınlarını, çocuklarını kaybetmiş, evleri yıkılmış, hayatları ve toprakları çalınmış Filistin halkı, kendi öz yurtlarında emniyet içinde yaşayacak. Bunun önünü hiçbir kirli, kanlı ve sinsi plan kesemeyecek. Kendilerini dev ayasında gören katliam şebekelerinin her senaryosunun, her oyununun, tuzağının üzerinde Rabb’imizin takdiri var. Umudumuzu asla kesmedik ve kesmeyeceğiz. Filistin’de de zafer marşlarını hep birlikte terennüm edeceğiz.
VİCDANLI DURUŞUMUZ BİR İNSAN HAKLARI DERSİDİR
Gazze’den Suriye’ye, Rusya-Ukrayna savaşından Doğu Afrika’daki gerilimlere birçok kriz bölgesinde “İnsanlık İçin Güçlü Türkiye” şiarıyla üzerimize düşenleri layıkıyla yapmaya çalışıyoruz. Türkiye’nin, Suriye ve Gazze’de yaşananlar karşısındaki vicdanlı duruşu, tek başına bir insan hakları dersidir, insan hakları destanıdır. Her iki meselede de ilk günden itibaren tavrımızı çok net ortaya koyduk. Baskılara, tehditlere, farkı sebeplerle zalimlerin yanında hizalanan insanlık fukaralarına prim vermedik. Elimizle, dilimizle, kalbimizle zulmü durdurmanın çabası içinde olduk.


















