Yaşasaydı 68’inde olacaktı. 16 Kasım 2000’de vefat ettiğinde sadece 43 yaşındaydı. Buyuk bir adanmışlıkla yaşadığı bu kısa ömrüne büyük başarılar, halen unutulmayan ölümsüz şarkılar sığdırmayı başarmıştı. Sadece bir müzisyen değil; cesaretiyle, sözleriyle, halkın sesi olma kararlılığıyla bir dönemin vicdanıydı. Ölümünün üzerinden çeyrek asır geçti ama sesi hala yankılanıyor… Ahmet Kaya’dan bahsediyorum. Kaya, şarkılarıyla halkın kalbinde, dostlarının dilinde yaşamaya devam ediyor. Onun sahnesinde uzun yıllar bağlamasıyla yer alan Ümit Yılmaz, hem bir müzisyen hem bir kardeş olarak büyük sanatçının hayatına, dostluğuna ve müziğine dair unutulmaz anılarını paylaşıyor. Yarın akşam Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek Ahmet Abi’min Şarkıları adlı özel konserle Ahmet Kaya’nın 25. ölüm yıl dönümünü ve 40. sanat yılını anmaya hazırlanan Ümit Yılmaz, “Bu gece bir anma değil, bir buluşma olacak” diyor.
Ahmet Kaya’yı ilk kez ne zaman ve nasıl tanıdınız? Aranızda nasıl bir dostluk gelişti?
Ahmet abimle 1990’lı yılların başlarında bir araya geldik. O zaman yeni bir orkestra kuruyordu ve orada bağlama çalan birisini aranıyordu bana da teklif geldi. Ben de bu teklifi değerlendirdim ve provalara çağrıldım. Provalarda Hani Benim Gençliğim eserinin başında bir açılış yapmam istenmişti. Doğaçlama yaparken Ahmet abi geldi ve karşımıza oturdu. Çaldığım ezgiye dikkatlice kulak kesildi. Parçayı çaldıktan sonra “Gözüm ismin ne?” diye sordu, kendimi tanıttım. Ne yaptığımı sorunca o zaman lisedeydim konservatuvarda okuyordum, dersanem vardı hocalık da yapıyordum. Albümlere de çalıyorum dedim. O gün “gözüm prova bitsin bir oturalım seninle konuşalım” dedi. O günden 16 Kasım 2000 yılına kadar birlikte çalıştık.

Son anına kadar beraber çalışmak size ne kattı? Neler öğrendiniz?
Ahmet abi ile tanıştığım günden vefatına kadar aramızda sıkı bir bağ oluştu. Tabi ki müzisyenlikle başladı ama zamanla güven, yoldaşlık, sırdaşlık, müzikdaşlık mı dersiniz adına ne dersiniz bilmem ama abi-kardeş ilişkisi oluştu. Tabi ki çok gençtim. Ahmet abi ile aramızda 16 yaş vardı çok üretken zamanlarıydı. Onun müzik gücü, ses tonu, bügüne gelen duruşu, özgüveni, cesareti haklı olduğu ve haklının yanında olduğu için verdiği mücadeleden çok şey öğrendim. Sahnede seyretmek, seyirciyle diyaloğu, dışardaki tavırları, hayata bakış acısı, ailesiyle olması beni etkileyenlerden birkaçı. Hem müzikal hem de yaşam tecrübesi anlamında çok şey kattı. Gerçekten beni geliştirdi. Benim de bestelerim vardı ama Ahmet abinin şarkıları, özgün müziğin kralı olması da benim özgünlüğüme de çok şey kattı. Son donemde özellikle yanında kimse yokken en çok yanında olan kişi benim. Bu da benim için ayrı bir değerdir.
Ahmet Kaya sahne dışında nasıl bir insandı?
Sahne dışında çok sosyal, çok neşeli, şaka yapmayı kızdırmayı seven, hoş sohbeti seven, arkadaşlarıyla saatlerce bir arada olmayı seven bir insandı. Sevilen ve gerçekten de hayata dair bilgi birikimi olan okumuş, kendini geliştirmiş bir insandı. Çok fazla seviliyordu bir o kadar da gizli seveni vardı. Bugün artık onun gerçek yüzünü görüyoruz. Ölümünün ardından 25 yıl geçti hala milyonlar dinleniyor. Yaşasaydı 60’lı yaşlarının sonunda olacaktı.

O’nun müziğinde sizi en çok etkileyen unsur neydi: sözler mi, ezgiler mi?
Müzikal yapısını bütünüyle değerlendirmek lazım. Ezgilerin melodik yapıları, sözlerin yapıları, mesajlar, hisler, ses tonu, yorumu…. O kadar özelliğin bir arada olduğu çok az insan var. Bazen sözü alırsın müziği yaparsın, bazen de müzik vardır söz yazılır. Ahmet abi ikisini de yapıyordu. Yanında Yusuf Hayaloğlu, Ali Çınar, Ahmet Arif, Atilla İlhan gibi bir çok insan vardı ve farklı eserlerde imza attılar. Osman İşmen’in aranjeleri de katkı sağlamıştır ama buradaki ortak nokta Ahmet Kaya’nın kendisi. Sesini, konuşmasını, duruşunu dinledim. Ben bile çalarken öyle etkileniyordum ki tüylerim diken diken olur, hüzünlenirdim. Özel bir tarafı vardı. Kendince yaşadığı hayat hikayesi, acıları, güzellikleri, son dönemlerde yaşadığı sıkıntılar… Hepsini düşündüğüm zaman bunları yaşamayan biri böyle işler yapamazdı. Belki dışarıdan farklı görünüyor ama 43 yıllık yaşamını bu şarkılar anlatıyor zaten.
Kaya’nın halkın sesi olma çabasını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
İlk konser yapacağı zaman, “Ben bu konseri yapacağım ve herkes şarkılarımı dinleyecek” demiş. Seksenli yılların içerisinde ilk konserine gelip İstanbul’da Şan Tiyatrosu gibi bir yerde konser vermesi buyuk cesaret. İsmini duyurmaya orada başlıyor ve kulaktan kulağa yayılarak hikayesi buyuyor. Halkla bütünleşen, kardeş olduğumuzu hissettiren, ayrımcılığa karşı olan bir adamdı. Vefatına kadar da bu değerleri savunmaya devam etti.
Ahmet Kaya ile aynı dönemde müzik yapan biri olarak, sizce onu bu kadar “zamansız” yapan şey neydi?
Ses tonu, özgün tarzı ve besteler bence onu özel kılan şey. Başarılı yazarlarla bir araya gelince de besteleri başka bir hayat buldu. Hala da onun gibi bir başarıyı kimse yakalayamadı.

ANMA DEĞİL BULUŞMA
Ahmet Abi’min Şarkıları projesi nasıl ortaya çıktı? O gece izleyici neye tanıklık edecek?
Birkaç senedir böyle bir şey yapmayı çok istiyordum. Ahmet abi’min Şarkıları bizi bir araya getirdi ve ismini bu yüzden böyle koydum. Ahmet abinin iki yüz civarında bilinen şarkısı var. O şarkıların hepsini bir yerde toplamak gerçekten cok zor. Eşi Gülten Hanım notaları çıkardı, kitaplar hazırlandı. Konser projesi benim onunla olan hikayemle başladı. Çekilen fotoğraflar ve videolarla özel hikayelerimizi anlatacağım o gece. Bir taraftan da Hep Sonradan, Kendine İyi Bak, Tedirgin gibi şarkıların yazarı Ali Çınar moderatörlük yapacak ve anılarını anlatacak.
Konuk sanatçılar da olacak değil mi?
Evet. Konuk sanatçılarımız da olsun derken Gece Yolcuları’na gittik. Ahmet abinin vefatından sonra çıkan Bir Eksiğiz albümünde bir şarkı okumuşlardı. Onları davet ettik. Elif Kaya var, bizden daha genç ama şarkılarını naif sesiyle okuyor. Arslan Güven, Ahmet Kaya’nın Trafalgar Meydanı’ndaki güvercinle çektiği ikonik fotoğrafı çeken kişi. Ahmet abinin arkadaşıydı. O da anılarını paylaşacak. Kent ozanları grubumuz vardı, Ahmet abi yapımcılığını yapmıştı. Oradan Serhat Turunç da sahnede olacak. Şarkıları ve anıları o da paylaşacak bizlerle. Biraz hüzünleneceğiz, eskilere gideceğiz ama Ahmet abimizi güzel bir şekilde yad edeceğiz. Hem 25. olum yıldönümü hem de kendisinin 40. sanat yıl donumu. Belki devamı gelir zaman ne gösterir bilemeyiz.
YİNE BİR NUMARA OLURDU
Bugün Ahmet Kaya yaşasaydı, sizce nasıl bir yerde olurdu?
25 yıldır aramızda olmamasına rağmen şarkılarının dilden dile dolanmasının yanı sıra yaşasaydı yine çok dinlenilir olurdu. Düşünün ne besteler yapacaktı kim bilir? Yıldızlı hitleri olurdu Türkiye’yi de dünyayı da dolaşırdı. Kesin halk konserleri verirdi. Ve tabi yine bir numara olurdu.


















