Ailedeki eğitim her türlü sorunun çözümüdür

spot_img


LGBTİ’nin toplum üzerinde yarattığı ağır tahribat artık devletlerin, üzerinde kafa yormaya başladığı en önemli meselelerden biri haline geldi. Özgürlük kavramının içinin boşaltıldığı, kadın ve erkek dışında üçüncü bir cinsiyetin adeta zorla dayatılmaya başlandığı bu çağda, nesilleri korumak kritik önem taşıyor. LGBTİ’nin neden olduğu problemlere dikkat çeken çok sayıda araştırma ve makale yazıldı. Fakat ilk defa bu sorun, bir hikaye karakteri olarak karşımıza çıktı. Ömrünü hakikat mücadelesine adayan en önemli kalemlerden biri olan Emine Şenlikoğlu’nun yazdığı İçimde Beni Aldatan Biri Var isimli eser raflardaki yerini aldı. Türk kültür hayatına eşsiz eserler kazandıran TK Yayınları etiketiyle farkıyla okucusuyla buluşan eser, toplumsal bir yarayı tüm yönleriyle ele alıyor. Şenlikoğlu’nu medya binamızda ağırladık ve kitap üzerine derin bir sohbet gerçekleştirdik.

Emine Hanım, her eserin bir çıkış noktası vardır. Sizi bu eseri yazmaya sevk eden motivasyon kaynağı neydi?

Eser öncelikle gerçek bir karakterin hayat hikayesidir. Bunu bilmemiz gerekiyor. Ben her şeyden önce toplumsal meselelere duyarlı bir yazar oldum. LGBTİ meselesi benim gibi bir yazar için gözardı edilebilecek bir konu değildi. Çevremde birçok olaya şahit oldum. Şahit olduklarım beni bu eseri yazmaya sürükledi. Yaklaşık 20 yıl önce Barış’ın öyküsüyle karşılaştım. Birçok öykü vardı. Ama kapsamlı mesajı Barış’ın öyküsüyle verebilirdim. O nedenle Barış’ı yazdım.

Eserin ana karakteri Barış, aslında bugün LGBTİ etkisinde kalan gençleri temsil ediyor değil mi?

Evet, Barış bu gençlerden sadece biri. Yaklaşık 30 yıldır bu alanla ilgileniyorum. Çok zengin bir genç tanıyordum. Bir kızı çok seviyordu. Sonra bu evladımız, bir moda evine girdi. Daha sonra bu genç eşcinsel oldu. Akabinde birçok genç gördüm. Ameliyat olmuş kadın olmuş. Cinsiyet değiştirerek, ünlü olacaklarını çok para kazanacaklarını zannediyorlar. Birçok genç böyle aldanarak ameliyat oldu. İş bulamadıkları gibi toplumdan da dışlandılar.

İNSANIMIZ ÇOK ACIMASIZ

Dışlanma meselesine gelmek istiyorum. Bir ötekileştirme yok. Bilakis sürecin bu noktaya gitmemesi için gençler ve aileler için eğitici dille yazılmış.

– Maalesef bizim insanımız dışladığı zaman çok acımasızca dışlar. Kitabın dışlama gibi bir amacı yok. Ortası yoktur. Bu da bizim normal kabul edebileceğimiz bir şey değil. Aldanan ve harcanan gençler hep dikkatimi çekti. Asla ve asla ailesine dönemeyen gençler… Kendisini bile aramayı akıl edemeyecek gençler gördüm. Bu konular ve kitabın alt yapısında.


GÜÇLÜ BİR KİMLİKLE YETİŞİYORLAR

Dini eğitimin bilinçle verilmesinin önemli olduğunu vurguluyorsunuz?

– İslam dini çocuğa sıkmadan öğretilecek. Hurafeler din diye anlatılmayacak. Dinin içindeki medeniyet çocuğa işlenecek. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Kur’an kursları bu noktada oldukça iyi. Anne baba kendi çocuklarına kurs olacak. Haftada bir ya da iki kitap okumayan bir anne çocuğuna hiçbir şey veremez. Bugün çocuğunu dijital akımlardan koruyacak bilgi lazım. Bu bilgi ancak okuyarak olur. Çocuklarını sadece bir tehlikeye karşı değişik çok yönlü koruyacak.


MÜCADELEYLE GEÇEN BİR ÖMÜR

Emine Şenlikoğlu, 1953 yılında Giresun’un Dereli ilçesinde dünyaya geldi. Önce ailesiyle birlikte Adapazarı’na, daha sonra İstanbul’a yerleşti. Kahire’deki El-Ehzer Üniversitesi’nde okumaya başladı fakat orada mini bir operasyon geçirdiği için ayrılmak zorunda kaldı. Daha sonra Mısır’da bir profesörden kısa süreli dersler aldı. Akabinde İslam dini üzerine araştırmalar yaptı.1984’te yazdığı Gençliğin İmanını Sorularla Çaldılar adlı kitabından dolayı 8.5 yıl hapis cezası aldı. 2.5 yıl hapis yattıktan sonra serbest bırakıldı. 1985’ten itibaren Mektup dergisinin genel yayın yönetmenliğini yürüttü. 50 yaşından sonra üniversiteyi bitirdi. Bize Nasıl Kıydınız adlı romanı sinema filmi yapıldı. Evli ve iki çocuk annesi olan Şenlikoğlu’nun eserlerinden bazıları şunlar: İmamın Manken Kızı, Çin İşkencesi, İdamlık Genç, Bir İmam Hatipli Vardı, Hristiyan Gülü, Harcandık, Sorma…


BİLİNÇLİ ANNE-BABA ÇOK ÖNEMLİ

Aile eğitimi LGBTİ’ye karşı büyük bir zırh değil mi?

– Ben zaten bu tarz insan hikayeleriyle karşılaştıkça bu soruların cevabını aramaya başladım. İyi bir aile eğitim alsalardı bu hale gelirler miydi diye araştırma yaptım. Ve gördüm ki düzgün ailelerin çocuklarında çok az çıkıyor Eşcinsel. İster muhafazakar aile olsun, ister seküler fark etmiyor. Eğitimin düzgün verdiyse, güzel model olduysa eşcinsellik oranı azalıyor.

Huzurlu bir aile kritik önem taşıyor değil mi?

– Elbette… Bire bir konuştuklarım var. “Annem dayak yedikçe, ben kız olacağım, erkek olmak kötü bir şey diye” şartlananların olduğunu gördüm. Bunu bana söylediler. Bir insanın hayallerini hormonları duyuyor. Hormona ulaşıyor o hayaller. Ve hormonlar dişileşiyor. Bunları gördükçe, benim bunları kitap yapmam gerektiğini düşündüm.

Eserde Barış’ı dışlamadığınızı görüyorum. Bu da önemli…

– Kitabın tepki çekeceğini biliyorum. Her şeyin ilki tepki çeker. Keşke daha önce benzer çalışmalar yapılsaydı. Ben eserimde Barış’ı da anlamaya çalıştım. Yalnızlığına, anlaşılamadığına işaret ettim. Aileleri uyardım. Çocuğunuzu duyun. Anlayın demek istiyorum.

Ailelere tavsiyeniz nelerdir? Çünkü bu hayat çok renkliymiş gibi lanse ediliyor. Oysa biraz analiz yeteneği olan biri bu gençlerin buhran içerisinde olduğunu görebiliyor.

– Aileler net huzurlu olmak zorunda. Ailelerimiz kültürlü olmak zorunda. Bağırmayı, dövmeyi eğitim zannediyor. İnsanın içinde onu aldatan birinin olduğunu bilmiyor. Bir de bunların hiçbirisinin eğitim olmadığını bilecek. Karı koca çocuklarının yanında birbirlerine asla bağırmayacak, tartışmayacak. Çocuklara insanlığı ve şahsiyeti küçük yaşlarda aşılamaya başlayacak. Çocuğu ile oyun oynayan baba, insanlığı ve dürüstlüğü öğretecek. Oyun oynarken şahsiyetin ve karakterin ne olduğunu öğretecek.


SAVUNMA SANAYİMİZ BAŞ DÖNDÜRÜCÜ

Çocukların çok yönlü korunması vurgunuz önemli…

– Bugün tek bir tehlike yok ki. Birden fazla var. Aileler bunu bilmeli. Çocuğuna ona göre yaklaşmalı. Onu anlamalı. Çözüm odaklı davranmalı. Bugün çocuklarımız eskiye nazaran dinlerine karşı daha az kompleksli. Zira artık uzaya astronot gönderiyoruz. Savunma sanayimiz baş döndürücü. Büyük mühendislerimiz var. Teknolojik atılımlar yapıyoruz. Her alanda ciddi atılımlar söz konusu. Bunları gören gençler İslam’a da daha sempati ile yaklaşıyor. Bu da güçlü bir kimlik kazandırıyor. Bunları görmemiz lazım. Kendimizi geliştirmek bu nedenle önemli.



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img