Aman dikkat! Bakıcınız çalınabilir! – Cumartesi Sabah Haberleri

spot_img


Bu yazın yeni ‘lüks kaybı’ ne pahalı lüks çantalar, ne tekne havalı neredeyse saatliğine yüzlerce euro verilen bakıcılar. Sosyetede şu sıralar en büyük kriz: doğum sonrası bakıcı kapma savaşı.
30 metrelik teknesi var mı? Var.
Londra’da evi? Tabii ki.
Özel jet mi? Alışveriş için bile…
Ama iyi bir bakıcı bulmak?
İşte orada kıyamet kopuyor.
O bakıcının İngilizcesi çok iyiymiş.”
“Seninki gece de kalıyor muymuş?”
“Seninkini üç maaşa alırım, haberin olsun!”
Artık sahillerde havalı plaj çantaları değil, göz alan tek taşlar, pırlantalar hiç değil bakıcılar süzülüyor gözlerle. Çocuk doğurmak üzere olanlar için her yol mübah.
Siz Gölköy’deki milyon dolarlık rezidansınız da uyurken bakıcınız yan evdeki anne adayı ile gizli gizli mesajlaşıyor olabilir. Aman dikkat ! Bakıcı kaçırma sezonu açıldı!
Bir de bu bakıcıların transfer ücretlerinin yanı sıra yaşam standartları var.
Evin diğer çalışanları ile aynı odada kalmazlar.
Glutensiz beslenir kendilerine özel buz dolabı isterler.
İzin günlerinde rahatsız edilmek hiç mi hiç istemezler.
Bir de bu bakıcının Avrupa vizesi varsa işte o zaman bulunmaz hint kumaşı. Kaprisi bol ama sana evladım için değer diyen anneler sırada bekler.

KATE MOSS MU DEDİN, SEA MOSS MU?

90’ların cool kızı Kate Moss podyumdan inmeye görsün, 2000’lerin cool jeli Sea Moss sahneye çıktı!

Biri moda dünyasının ikonuydu, diğeri şimdi sabah ritüellerinin vazgeçilmezi. Cilt mi parlasın? Enerji mi tavan yapsın? Artık “Moss” deyince akla sadece Kate gelmiyor…

İstanbul sosyetesi şu an kararsız: Sea Moss içelim, Kate Moss gibi görünelim mi?

Podyumların yıldızları Bella Hadid başlattı, Hailey Bieber coşturdu, Kate Moss’da parlattı. Şimdi İstanbul sosyetesi kapış kapış!

Sea Moss Gel resmen karaborsada.

Smoothie’lere, sabah ritüellerine, story’lere sızdı bile. Tiktok gençleri henüz el atmadı bir tık pahalı diye ancak seyahat bavullarının vazgeçilmezi oldu. Bağışıklığı güçlendiriyor, cildi parlatıyor, sindirimi rahatlatıyor derken… “Los Angeles’dan bir arkadaş getirmiş tatlım” muhabbetine dönüştü olay. Nam-ı diğer ‘deniz yosunu. Sosyetik entrika dozu tam kararında ve tam da “bu yazın Bodrum dedikodusu bu olur” dedirten bir hikâye ile karşınızdayım kemerlerinizi bağlayın canım okurum.

ESKİDEN 15 YAŞINDA NE YAPARDIK?

Deniz yatağında yatar, dondurma kuyruğunda bekler, çaktırmadan ilk yaz aşkına bakardık. Şimdinin 15’likleri ? ATV üstünde Bodrum sokaklarında ralli yapıyor! Nefesim kesildi görünce… Aileler aman dikkat! Gündoğan – Yalıkavak arası çok denk geldim… Felaket tellalı olmak istemem ama üzücü haberler hiç mi hiç okumak istemem manşetlerde.

“Çocuğum özgür büyüsün” diyerek direksiyonu 15 yaşa teslim ediyorsunuz. Sonra “Gençlik çok değişti” diyerek olayın içinden çıkıyorsunuz. Evet değişti. Ehliyetle değil, etkileşimle büyüyor bu nesil. Kask? O da story’de emojiyle var. Siz siz olun kontrolü elden bırakmayın ve o ATV’leri altlarından alın ya da sadece site içerisinde kontrollü kullandırın Bodrum’un virajlı uçurumlu yollarında değil.

SATILIK REZERVASYON VAR ALIR MISIN?

New York’ta ya da Londra’da belli başlı restoran ve barlara yer bulmak maharet ister. Uygulamalar, e-mailler, tanıdıklar… Hatta bazen bir PR ajansından rica, bazen doğrudan mekân sahibine ulaşmak gerekebilir ama yine de olmaz.

Sonra biri gelir.

Karaborsa gibi o masa artık bir ‘ürün’dür. Ve sana satılır. Hem de mekândaki yeme-içme hesabı kadar bir ücretle… Ama o heyecan, o “orada olma” hali her şeyin önüne geçer. Kabul edersin. Oturursun. Sosyal medyanda havalı bir şekilde paylaşırsın. “Yer bulmak imkansızdı ama ben buradayım” dersin.

Bu trend şimdi Bodrum ve İstanbul sahnesinde…

Concierge hizmeti adı altında rezervasyonu kapıyor, sonra ihtiyacı olana “satarım” diyor. Yani artık sadece masa değil, masa fikri de ticarette. Modern zamanın promotörlüğü: “Yerim var, ister misin?” Ve bu işleri yapanlar da ciddi bir kazanç sağlıyor. Gece, gündüz gezen o mekan senin bu mekan benim fink atanların yeni mesleği hayırlı olsun.

TROL MÜŞTERİYE DİKKAT!

Rezervasyon ve mekancılık konusu açıldı madem…

İşte yazlık işletmelerin korktuğu aman Allah korusun dediği o mevzu… Trol müşteriye, kapı önü provakatörlerine dikkat! Son zamanlarda bazı ekipler, özellikle popüler mekânların kapısına gidip olay çıkarmayı, çalışanları trollemeyi, sansasyon yaratmayı görev edinmiş durumda. Amaç: Mekânın imajını zedelemek, sosyal medyada prim yapmak, gündem yaratmak. Bu insanlar bir yere eğlenmeye ya da güzel vakit geçirmeye değil, ‘içerik çıkarmaya’ geliyor. Vale’yi tahrik ediyor, güvenliği provoke ediyor, işletme çalışanlarına haddini aşan cümleler kurup sonra “bakın bizi dışladılar!” diyor.

Ama kimse kusura bakmasın, mekân emekçilerinin psikolojisini bozmak, mesleğe olan saygıyı sarsmak bir sosyal medya malzemesi değildir. Bu sektör, gecesini gündüzüne katıp ayakta durmaya çalışan binlerce insandan oluşuyor. Bu kadar kolay karalanamaz.



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img