Barış Falay, Esra Ronabar ve oğulları Mavi Rüzgar ile çok özel sohbet: Biz kavga eden bir aileyiz!

spot_img



-Oğlunuzun performansını iki oyuncu olarak nasıl yorumlarsınız?

E.R.: Kötü. Olmamış (gülüyor). Daha çok tabii hepimizin olduğu gibi, yolu çok Mavi Rüzgar‘ın. Henüz mesleği konusunda da zaten netleşmiş değil. Sahneye çıkmak önemli bir deneyim. Biz dramacılar, ben bir Yaratıcı Drama öğretmeniyim aynı zamanda. Hep şuna iddia ederiz; anaokulundan, kreşten, üniversitenin sonuna kadar drama dersi zorunlu olsun. Çünkü eğer drama yaparsanız birçok karakteri deneyimlersiniz. Ve günlük hayatta size müsaade edilmeyen pek çok duyguyu da deneyimlersiniz. Böylelikle günlük hayatta kötüden uzakta durursunuz. Çünkü kendi içinizdeki kötüyle sahnede karşılaşırsınız. O yüzden herkesin drama yapması çok önemli. Yani drama sadece yapanlara ve belli bir zümreye ait değildir. Bugünkü insan olmamızı sağlayan şey, yani bizim Homo Sapiens Sapiens olmamızı sağlayan şey, bizim hikaye anlatıyor olmamız. Birbirimize hikaye anlatarak birbirimizi deyim yerindeyse tavlarız ve organize oluruz. O yüzden zaten sahnede olmak çok değerli bir şey. Ama bu kadar güzel bir çatının altında, bizim tanıdığımız çok da sevdiğimiz arkadaşlarımızın, ağabeylerinin, ablalarının kanatları altında bu deneyimi elde ediyor olması onun için çok güzel. Bu sadece Mavi için değil. Keşke hepimiz drama yapabilsek. Çünkü drama yapan insan, inanın kötü bir şey yapamaz. Bugün karşılaştığımız bütün kötü olaylar, duygularını saklamak zorunda kalan insanların yaptığı eylemlerdir. Ama duygularınızla temas ederseniz onlardan korkmazsınız. O yüzden iyidir drama yapmak. Oynaması da, seyretmesi de çok önemlidir.

B.F.: Evet evet aynı fikirdeyim. Yani gelişimimiz bence de hikayeciliğe bağlı. Yani sanatsız olan toplumların da nereye gittiğini görüyoruz. İşin içinde olan insanlar olarak da daha fazla sanata ihtiyacımız olduğuna zaten inanıyoruz. Sanat alışkanlığı olan toplumların daha ileriye gittiğini, daha iyiye gittiğini, kendini çok daha kolay iyileştirebildiğini görüyoruz. O yüzden sanat olsun hep oramızda buramızda bir yerimizde değelim, değsin bize. İyidir sanat.

M.R.: Valla verilen örneklerden daha kaç fırın ekmek yemem gerektiğini anlıyorsunuzdur. Daha yolum çok uzun (gülüyor).

B.F.: Gençler bir anlık hevesle “Ben de oyuncu olacağım, ben de dizilerde oynayacağım.” diyorlar. Bu dizilerin belki popüler olmasından da kaynaklı. Güzel, keyifli ama o işin biraz kreması. Yani pastanın kreması, pastanın kekinden de tat alabilmek, o yapılış aşamasından da tat alabilmek… O Mavi’nin çok güzel söylediği gibi baştan itibaren, herkesin kendine ait bir yolculuk. İnşallah güzellikler sunar hayat ona. Neyi seçerse seçsin. Biz ne yapacağız başka? Biz destekleyeceğiz, yanında olacağız.

İTİRAF ET, KORKUYORUZ BİRAZ!

E.R.: İtiraf et, korkuyoruz biraz. Evde kavga etmekten korkuyoruz (gülüyor). Barış iyi bir öğreticidir, iyi bir hocadır. Hoca olarak en büyük meziyeti sizin içinizdekiyle ilgilenir. Biz tabii birbirimizi yıllardır çalıştırıyoruz. Sonra da geçiyoruz ekranın karşısına ya da kurum tiyatrosunda olduğumuz zamanlar birbirimizi eleştirmeye başlıyoruz.

BEĞENMEYİNCE BİRBİRİMİZE SENARYO FIRLATIYORUZ!

Biz Mavi Rüzgar çok küçükken Gayrettepe’de oturuyorduk. Komşularımız kavga ediyoruz zannetmişler. Halbuki birbirimizi çalıştırıyoruz. Beğenmeyince de birbirimize senaryoyu fırlatıyoruz. Diyoruz ki “Ben seni böyle mi çalıştırdım?” Öbürümüz diyor ki, “Ama işte orada sette böyle oldu” falan.



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img