İnsanlık tarihinin en kutsal müesseselerinin başında hiç şüphesiz ki aile kurumu gelir. Aile bir toplumun temel taşıdır. Milletin varoluş kodlarını uhdesinde barındırır. Devletlerin bekası aile kurumunun sağlamlığıyla doğrudan ilgilidir. Bugün teknolojik tekamül noktasında sınırları zorlayan insanlık, büyük bir varoluş buhranı yaşamaktadır. Sürekli bir tatminsizlik hali, insanı mevut kıymetlerinden de uzaklaştırmaktadır. İşte bu uzaklaşma durumu, aile mefhumunu kökünden sarsmaktadır. Dünya genelinde hızla artan boşanma oranları da tehlikenin boyutunu gözler önüne sermektedir. Dünya genelindeki bu artıştan elbette ki ülkemiz de payına düşeni alıyor. Bu hafta, evliliğin en büyük düşmanı ve toplumsal birliğimizi sarsmak için pusuda bekleyen ‘boşanma’ meselesini ele aldık. Çözüm yollarını işin uzmanlarına sorduk…

Dr. Mustafa Atak (Erciyes Üniversitesi, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi Müdürü)
AİLENİN TUTUMU ÖNEMLİ
Nikâhla birlikte resmiyet kazanan evlilik; yalnızlığın; fiziki, tıbbi, psikolojik ve sosyolojik rahatsızlıklarının ortadan kaldırılması ve insanın sosyalleştirilerek cemiyetin ve dolayısıyla insanlığın inşasıdır. Geçmişte çiftler bir problem yaşadıklarında ebeveynleri problemi çözmek için çaba gösterirlerdi. Günümüzde anne babalar çocuklarının yaşadığı sorunlara yapıcı yaklaşma yerine ‘eşine katlanmak zorunda değilsin, ip inceldiği yerden kopsun’ vb. keskin ifadeler kullanarak yangına körükle gidercesine bir tutum benimseyerek sorunları büyütmekte ve boşanmayı adeta teşvik etmektedir.

NAFAKA VURGUSU
Dünya genelinde aile müessesenin büyük bir sarsıntı geçirdiğini belirten Dr. Atak, “Yasal anlamda nafakanın sürekli olması, toplumsal anlamda sorunlara yol açmaktadır. Evlilik, insanın yaratılışıyla birlikte var olan, insanlığı ve toplumu inşa eden vazgeçilmez bir müessesedir. İnsanlık tarihiyle kurumsallaşmış bu müessese, çağımızda farklılaşan tanımlarla yeni bir evreye girdi. Aile kurumu ciddi sarsıntı geçirmektedir. Avrupa’da ve ABD’de boşanma oranları yüzde 50’lere dayanmaktadır” ifadelerini kullandı. Ülkenin her şeyini çıkmaza sokan boşanmalara tedbir olması bakımından Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülmekte olan Aile Hekimliği uygulamasına benzer şekilde Aile Danışmanlığı uygulaması yürürlüğe konulmalıdır. Halk, bir taraftan aile eğitimleri yoluyla bilinçlendirilirken diğer taraftan ihtiyaç duyduğu anda psikolojik olarak destek alabileceği bir danışmana sahip olacaktır. Ruh sağlığı uzmanı ya da psikolojik danışman da birey ve aileyle ilgili her türlü bilgiyi kayıt altına alarak desteklenmesi gereken noktada destek sunacaktır. Bu konuda her türlü devlet kurumuyla iş birliği halinde olunacaktır. İhtiyaca göre fertleri doğru bilgiye kavuşturmanın yanı sıra eşler arası problemlerde, eşlerden birinin ya da çocukların psikolojik sıkıntılarında bireysel psikolojik danışmanlık hizmeti sunmak suretiyle sorunların büyümeden çözülmesinde aktif rol alacaktır.”

ÜNİVERSİTEDE DERSLER VERİLMELİ
Üniversitelerimizde öğrencilerin alanlarına bakılmaksızın Türk Dili ve Edebiyatı, Yabancı Dil ve İnkılâp Tarihi vb. dersler zorunlu olarak okutulmaktadır. Hayatta er ya da geç karşılaşacağı evlilik kurumuna hazırlık olması açısından evlilik öncesi eğitim en az yukarıda zikredilen dersler kadar önem arz etmekte olup üniversitelerin son yılında gençlerimize yönelik olarak bu alana ait dersler konulması uygun olacaktır.
SOSYAL VE PSİKOLOJİK BOYUTU ANLATILMALI
Bu konuda çalışma yapan YÖK’ten ilgili bir heyetin belirleyeceği müfredat hazırlanarak son sınıf öğrencilerine iki dönem süresince dörder saatlik evlilik öncesi eğitim dersleri verilebilir. Böylece gençler, kişiler arası iletişim becerilerinden eşler arası ilişkilere, evliliğin sosyal, psikolojik, hukuki ve dini boyutlarından eş seçimine kadar pek çok hususta derin bir bilgiye sahip olacaktır. Müfredatın üniversitede hukuk, ilahiyat, psikoloji, psikolojik danışmanlık ve rehberlik, psikiyatri, iletişim, tıp, iktisat, eğitim vb. alanlarda konunun uzmanlarınca toplu olarak yürütülmesi, gençlerin hayata ve evliliğe hazırlanmasında önemlidir.
HER YIL ARTIŞ VAR
TÜİK verilerine göre, boşanan çiftlerin sayısı 2023 yılında 173 bin 342 iken 2024 yılında 187 bin 343 oldu. Bin nüfus başına düşen boşanma sayısını ifade eden kaba boşanma hızı 2024 yılında binde 2.19 olarak gerçekleşti. Divorce kaynaklı ajans tarafından boşanma ile ilgili yapılan kapsamlı araştırma sonucuna göre de Türkiye dünya genelinde boşanma oranı olarak 18. sırada.

Mehmet Teber (Klinik Psikolog)
BOŞANMALARIN ARTMASINDA 4 NEDEN ÖNEMLİ
Evlilik müessesesi dünya genelinde sarsılıyor. Boşanmalar kolaylaşıyor. Bunun birçok sebebi var. Birincisi, insanların başetme gücü zayıflamış durumda. Konfor içinde büyüyen neslin, zorluklarla baş etme gücü azalıyor. Bu güç düştükçe de psikolojik salvolara karşı dirençsizleşiyoruz. Bu durumda tolere gücümüz bitiyor. Olası bir yükü üzerimizden atmak istiyoruz. Beklentilerimiz de değişti. Günümüzde, kadın ve erkeğin beklentileri fazlalaştı. Romantik sürprizler, lüks hayat, üst düzey görünüm beklentisi. Yıllar içinde artan beklentilerin karşılanmaması boşanmaları da tetikliyor.
SORUMLULUK BİLİNCİ YOK
Günümüzde sosyal medyada biriyle tanışıp ona ulaşmak çok kolay. Elimizdeki telefon buna imkan sağlıyor. Yeni tanışıklıklar kolayca sağlanıyor. Evlilikte aradığını bulamadığında başkasına yönelmek daha kolay oluyor. Çünkü elimizdeki telefon bizi sürekli etkileşim halinde tutuyor. Dolayısıyla sosyal medyanın etkisini de görmezden gelemeyiz. Sorunluluk duygusunun toplumda düşmesi de boşanmaları artırıyor. İnsanlar geçmişte çok daha fazla sorumluluk alarak büyüyorlardı. Çok fazla sorumluluk almadan büyüyen bir nesli var. Elektrik faturası yatırmıyor, çöp atmıyor. En basit şeyleri bile yapmıyor. Hiçbir sorumluluğu yok. Oysa hayat demek sorumluluk demek. Bir anda hiçbir sorumluluk almadan, sorumluluğun alındığı bir yere gelince, sistem bunu kaldıramıyor.


















