Bilim dünyasında monşerlerin vesayeti var

spot_img


Türkiye’de her alanda tartışılan isimler vardır. Tıp dünyasının en tartışılan ismi hiç kuşkusuz Prof. Oytun Erbaş’dır.

İzmir Ödemiş’te sıradan bir ailenin evladı olarak TUS’ta 7 kez derece yapması herkesi şaşırtmıştı. Birçok tıp fakültesi mezunu yıllarca TUS sınavını geçemezken üst üste 7 kez derece yapması ile ilk kez ezberleri bozmuş ve dikkatleri üzerine çekmişti

TUS canavarı olarak birçok alanda çalışma imkanı varken Fizyoloji ve Deneysel Tıp alanınında bilimsel çalışmalar yapmayı tercih etti. Sayısız ödülü ve 100’den fazla bilimsel makalesi var.

Sıradışı çıkışları nedeniyle seveni de çok sevmeyeni de.

Sivri dili yüzünden sosyal medyada sık sık linç edilen isimlerin başında geliyor. “Kuru fasulye” tartışması ile bir kez daha hedef haline geldi. Uzun süredir kendisi ile tanışmak istiyordum. Tartışmaların hedefine oturtulunca üniversitedeki laboratuvarın kapısını çaldım. Keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

BİLİM ADAMI TABULARI YIKMALI

-Tıp dünyasına adım attığınızda ünlü olmak, ses getirmek ve ezber bozmak gibi bir amacınız var mıydı?

Böyle bir niyetim yoktu ama aldığım eğitimin ve bilgi birikiminin bir sonucu olmalıydı. Herkes aynı yönden bakıyor. Ben farklı yönlerden bakabiliyorum. Bu yüzden ezberleri bozuyorum. Bilim adamının yapması gereken de bu. İnsanların tabularını tokatlamalı. Ben tıp fakültesinde de böyleydim. ‘Neden’ diye soruyordum.

-Ezber bozarken tepki de topluyorsunuz. Bu eleştiriler sizi rahatsız ediyor mu?

Elbette kızan da olacak seven de olacak. Siz sıradan konuşursanız, nabza göre şerbet verirseniz yüzdeler değişir. Seveniniz artar, kızanınız azalır. Eleştirileri boş kaldığım zaman okurum. Akşam yatmadan önce hikaye kitabı gibi gelir bana. Kızmıyorum ve olumsuz yönde etkilenmiyorum.

AZ YERSEN UZUN YAŞARSIN

-Asgari ücret tartışmasında “Et yemeyin kuru fasulye yiyin” dediniz. Çok tartışıldı. Yanlış anlaşıldığınızı düşünüyor musunuz?

Ben paratoner gibi oldum. Asgari ücret hükümetin karar verdiği bir oran. İnsanlar tepkilerini benim üzerimden gösterdiler. Her zaman bunu söylüyorum. Asgari ücreti istediğiniz kadar arttırın fiyatlar da o oranda artacak. Enflasyonu sadece tüketim çılgınlığının bitirilmesi düşürecek.

1200 kalori ile doyabileceğimiz yerde ortalam 1800 kalori alıyoruz. Toplumun yüzde 40’ı obezse insanlar çok besleniyor demektir. Şımarık bir insan topluluğu oluştu. Haz toplumu olduk. Bütün kitaplara bakın minimalist yaşamayı önerir. Az yiyerek daha sağlıklı olabiliriz. Az yersek bunun atığı da az olur ve daha uzun yaşarsınız. İnsan vücudu çok hızlı adapte olan mucize bir sistem. Ben bunu söylemeye çalıştım, sözlerim çarpıtıldı.

ÇİFTE STANDARTA MARUZ KALDIM

-Yapılan eleştiriler arka planında sizin kültürel geçmişinizle ilgili olabilir mi?

Ben liseye kadar Ödemiş’teydim. Kapalı bir ortam. Tıp Fakültesi’ne gidince bir şey farkettim. Bir sınıf farkı var. Bazı liselerden gelen insanlar daha önemli nitelendiriyor kendini. Biz mesela derslerde daha iyiyiz, notlarımız daha yüksek. Önemi yok diyorlar bize. Hocalar bilimsel bir etkinliğe o liselerden gelen çocukları alıyor. Daha da büyüdük. Mesela Ege Üniversitesi’ne hastalar gelir. Eşarbını bağlamış köylü kadına “Aç hanım çocuklar görsün” derler. Kadın utanır. Daha elit biri geldiğinde ise onun mahremiyetine saygı gösterirler. Baktım sadece bize karşı değil hastaya karşı da çifte standart yapıyor bunlar.

-Şu anda da benzer bir çifte standartla da karşılaşıyor musunuz?

Elbette. Sonra üniversiteden mezun oldum. Fizyoloji ve deneysel tıpla da uğraşayım bilimle ilgileneyim istedim. Eskiden temel bilimleri seçen insanların ailesi daha elit ve varlıklı olurdu. Seçkin liselerden mezun olurlardı. Sonra bir hoca “Neden bu işi yapmak istiyorsun. Git doktorluk yap” dedi bana. O zaman şunu anladım. Bilim dünyasında bir monşer vesayeti var.

CELAL ŞENGÖR HALKA TEPEDEN BAKIYOR

-Bunun sebebini niye bağlıyorsunuz?

Bu vesayeti sana şöyle anlatayım. Eskiden tüp bebeği bilen çok az insan vardı. Hastalardan çok para alınıyordu. Olay şuydu. Az insan çok şey bilsin, toplum uyanmasın. Halka tepeden bakılırdı. Kendini özel insan halkı çarıklı diye küçümserdi. Celal Şengör’ün de halka tepeden bakması aynı mantık. Biz tarlada çalıştık, pirinç sattık, çökelek sattık. Buralar geldik. Burada ne iş yapsam bana dokunmaz. Ama onlar monşerdir. Bunları anlatacak bilim dünyasında bir tane öğretim görevlisi bulamazsınız. Çünkü herkes korkar. Biz bunları hergün konuşuyoruz. Ama kimse dillendiremez.

-Söyledikten sonra pişman olduğunuz bir açıklamanız oldu mu?

Hayır neden olsun. Yine olsun yine söylerim. Monşerler istediğini söyleyebilir. Onlar bilim adamı. Biz söyleyince yüzlerini ekşitirler. Celal Şengör “dışkımı yedim, acıydı beğenmedim” dedi. Kimse tepki göstermedi. Bu lafı ben söyleseydim neler yaparlardı kim bilir. Neden çünkü o Celal hoca. Bana medyada ismimin başına “Prof” yazmıyorlar.Onu bile kabul etmediler. Celal Şengör’ün diplomasını sorgulayan yok. Ama sosyal medyada sürekli “Oytun’un diploması sorgulanmalı” diyorlar. Hala benim profesör olduğunu kabullenmiyorlar. Vesayet fırsatını bulsa neler yapar düşünemiyorum.

ORDUDA, SİYASETTE, BİLİMDE HAKİM OLMAK İSTİYORLAR

-Siyasete de yön vermeye çalışan vesayet grupları var mı hala?

2022 yılında ben bir laf söyledim. “Bu hükümet olmasaydı Anadolu çocukları akademisyen olamazdı” dedim. Hala sözlerimin arkasındaydım. Beni linç ettiler. Ama öyle bir linç görmemiştir kimse. Ben ilk defa söylememiştim bu sözü. Anneme defalarca söyledim. Bakın bu hükümet doçentlikte mülakatı kaldırdı. Önceden 5 kişilik bir heyet var . Size “muzun içindeki proteinleri sayar mısınız” derlerdi. Aslında amaçları zorluk çıkararak size doçentlik vermemekti. Yeni insanlar yetişmesin, güç ellerinde kalsın istiyorlardı. Askeri, siyasi ve bilimsel sistem ellerinde kalsın istiyorlardı. Ameliyatı kimseye öğretmesin, onlara muhtaç olsunlar istiyorlardı. Ben de bunları söyleyince linç başladı.

Şimdi her şeyde bu vesayet büyük ölçüde kırıldı. Ama yeraltına çekildiler bekliyorlar. Birçok üniversitede hala devam ediyor. O gruptan değilseniz aralarına almazlar. Boğaziçi ve ODTÜ’de mesela vesayet grupları hakimdir. Yüzde 40 kırıldı ama tekrar güç arayışı var.

-Hocam tıpta ileri gidiyor muyuz?

İnsan ömrü uzadı. Sebebi antibiyotik ve yaşam şartları. Refah arttı. İnsanlar eskiden tarlada korkunç şartlarda çalışıyordu. Traktör herşeyi değiştirdi. Refah ömrü uzattı. İnsan ömrünün uzamasının yüzde 80’i refah artışı, yüzde 20 ise tıptaki ilerleme. Ölümlerin yüzde 50’si kalp-damar hastalıkları diyelim. Yüzde 30’u kanser hastalıkları. Yüzde 20’de diğerleri. Kansere kesin çözüm bulsaydık insan ömrü 3-4 yıl uzuyor. Kalp damar hastalıklarına çözüm bulunsa insan ömrü 6-8 yıl uzuyor. Yani insan yine 150 yıl yaşayamaz. Çünkü DNA kırılıyor. Evrenin bir termodinamik ilkesi var. Neden kırıldığı belli değil.

KANSERE YALANMADA YÜZDE 80 ŞANS

-Peki neden kanser oluyoruz?

Yüzde 80 şans. Bizim kontrol edebildiğimiz bölge yüzde 20. Genler, iklim şartları, yeme içme hep yüzde 20’nin içinde. Yüzde 80 şans. Mükemmel genleriniz var. Çok iyi beslendiniz, harika bir hayatınız var. Sadece yüzde 20’sini kontrol edebilirsiniz. Bir hücrenin DNA’sı sapıtıyor. Al sana yarım kiloluk tümör. Bazıları şans diyor. Ben ise buna kader diyorum.

-Yapay zeka tıp dünyasında neyi değiştirecek?

Çok şeyi değiştirecek. İnsanlar işsiz kalacak yapay zekanın gelişmesiyle. Robotlar karar verecek, ameliyatlar yapacak. İnsan 6 saat ameliyat yaptıktan sonra yorulur, sıkılır. Robotlar 15 saat ameliyat yapabilir. Yapay zeka 35 yaşında bir insanın kaç yıl yaşayacağını tahmin edebilir. Büyük ölçüde de başarılı olabilir.

BİLİM BENİ ALLAH’A YAKINLAŞTIRDI

-Yaptığınız bilimsel çalışmalar sizi Allah’a yakınlaştırdı mı yoksa uzaklaştırdı mı?

Ben Allah’a inanıyorum. Uzaklaştırmayı yakınlaştırmayı bırakın ben çok korkuyorum. Ben şuna inandım. Gerçekten de Allah’ın dediği olur. Siz parametreleri kontrol edemezsiniz. İnsanoğlunda bir kontrol etme hastalığı var. Hayatı evdeki kombinin ayarı gibi zannediyor. Hayır kontrol edemezsin. Yaptığım bilimsel çalışmalardan kendi adıma ulaştığım sonuç şu: Oytun dua et, Allah seni kazadan korusun ve sana sağlık versin. İçtiğimiz ilaç sadece niyet.

-Siyasete atılmayı düşünür müsünüz ileride?

Hayır benden siyasetçi olmaz. Milletvekili olsaydım şuna eminim. Meclise tıp bilimini öğretirdim. Meclis TV’de iyi izlenirdi.

TÜRKİYE’DE SAĞLIK SİSTEMİ AVRUPA’YI TOKATLAR

-Türkiye’deki sağlık hizmetini beğeniyor musunuz?

Ülkemizde iyi doktorlar var. Aslında iyi bir sağlık hizmeti var. Şunu çok açık söyleyeyim. Türkiye’deki sağlık sistemi dünyayı tokatlar. Çoğu dünya ülkesi çok kötü. Gelişmiş birçok ülkede diş çektiremezsin, teşhis koyduramazsın. Elimizdeki değerleri iyi kullanmalı ve doktor kalitesini arttırmalıyız. Tıp Fakültelerini devlet kendi eline almalı ve doktor yetiştirilmeli. YÖK’e bile bağlı olmayan bir sistem olmalı. Savunma sanayi gibi bunu bir beka meselesi görmeli. Liyakatten hiçbir ödün verilmemeli. O zaman dünyada bir numara oluruz.

LGBT DAYATMASININ HEDEFİ AİLE

-LGBT meselesini araştırma imkanınız oldu mu?

Sosyal psikoloji konusunu seviyorum. LGBT akımları için şunu söyleyebilirim. Bu bir toplum dizaynıdır. LGBT insanı insanlıktan çıkaran ve onu nesnesel bir hayvana dönüştüren bir dayatmadır. Adama “Senin cinsiyetin yok” diyorsun. Bir toplumu koruyan çekirdek ailedir. Anne, baba ve çocuk. Bir ülkeyi en kolay yoketme yöntemi LGBT’dir.

UZUN VE SAĞLIKLI YAŞAMIN 5 SIRRI

-Bu kadar yıldır araştırma yapıyorsunuz. 5 maddede sağlıklı ve uzun yaşamın sırrı nedir desem?

BİR-Hayat orucu. Her şeyin kısıtlanması. Sadece yemek içmek değil. Hazlardan uzak minimal yaşam.

İKİ-Sevmek sevilmek. Sadece sevmek yetmez sevileceksiniz. Mutlaka bağlandığınız bir kişi olmalı.

ÜÇ-Gamsız olmak iyi bir şey değil. Bir insanın amacı olmalı. Ne yapıyorsan yap ama bu hayatta bir amacın olsun. Fakirlere çorba yap ama bir şey yap.

DÖRT-Bazı ilaçlar DNA’yı stabilize ediyor. Bilimsel olarak kanıtlanmış ilaçlar var.

BEŞ-Son olarak duanın gücüne inanıyorum. DNA’yı stabilize eden en önemli şey duadır. Bu konuda araştırmalar var. Olumlu beklenti verilen hastalarda yüksek oranda iyileşme görülmüş. Niyet her şeyi değiştirir.



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img