Bu nasıl ateşkes? – YÜKSEL AYTUĞ

spot_img


Bu köşe, İsrail‘in Gazze vahşeti karşısında bir hafta bile sessiz kalmadı. Okurlarımız da bu mücadelemize fazlasıyla omuz verdi. Bu hafta da değerli okurumuz Ali Uygur’un satırlarıyla meselenin gündemden düşmesine engel oluyoruz.

“Yüksel Bey’ciğim Gazze’de ilan edilen ateşkese rağmen İsrail’in sık sık ihlalleri, bölgedeki barış umutlarını adeta yok ediyor. Son yıllarda yaşanan çatışmalar, sivillerin yaşam hakkının sistematik olarak ihlal edildiğini ortaya koyuyor. Hastaneler, okullar ve temel altyapılar hedef alınırken, çocuklar ve kadınlar en savunmasız kurbanlar olarak öne çıkıyor. İnsanların temel ihtiyaçlarına erişimi engelleniyor, elektrik ve su kesintileriyle günlük yaşam felç ediliyor, insani yardım kuruluşlarının çalışmaları sürekli baskı altında tutuluyor.

Bu durum, uluslararası hukukun ve Birleşmiş Milletler kararlarının adeta hiçe sayıldığını gösteriyor. Ateşkese dair verilen sözler çoğu zaman kağıt üzerinde kalıyor; sahada uygulanmadığı sürece barış bir hayal olmaktan öteye geçemiyor. İsrail’in Gazze sınırındaki askeri hareketleri, yerleşim genişletme politikaları ve hava saldırıları, ateşkeslerin geçici ve yüzeysel olduğunu kanıtlıyor. Uluslararası toplumun sessizliği ve yetersiz müdahalesi, ihlallerin süreklilik kazanmasına zemin hazırlıyor. Sadece kınama mesajları ve diplomatik açıklamalar, gerçek bir çözüm için yetersiz kalıyor.

Barışın sağlanabilmesi, sözlerin değil, fiillerin takip edilmesiyle mümkün olabilir. Ateşkeslerin sahada uygulanması, saldırıların durdurulması ve sorumluların hesap vermesi şarttır. Gazze’de yaşanan insanlık dramı, tüm dünyanın vicdanını sorgulamasını gerektiriyor ve artık sadece pasif gözlemle yetinilemeyeceğini gösteriyor. Saygılarımla…”


Hocam nikah düşer mi?

Köşemize düzenli katkı veren okurlarımızdan Memduh Öksüz’den şahane bir dizi eleştirisi geldi:

“Yüksel abim, daha önce Kanal 7’de yayınlanan Kuma isimli dizideki gelinin kocasını öldürüp kayınbiraderine yamanması garabetini size yazmıştım, dizi kaybolup gitti.

Türk-İslam kültürüne göre yaşayan büyük çoğunluğun içinden devşirilen tiplere yedirilen haltlarla çoğunluğun zan altında bırakıldığı bu günlerde yine aynı kanalda bir garabet dizi dönüyor.

Belli kanallardaki ensest yahut iğrenç vakalara denk gelsek normal karşılayacak bir algı açıklığı ile izlemez, kanalı ‘zırh kuşanarak’ izleriz. Zırhsız halde ve zararsız algısıyla izlediğimiz bir kanal çok daha yıkıcı olabilir.

Dizimiz; hani şu günlük, büyük oynanan, uzun bakışmalı, bol hamasetli, demagoji yumağı, irrasyonel dizilerden biri. Hani şu 3 ay hiç izlemeseniz evinize gelen hacı annenizin ‘Bizim kanalı açın hele’ demesiyle açıp izlediğinizde bir gıdım ilerleme görmediğiniz, yerinde sayan dizilerden bir. Dizinin ismi Gelin. İki erkek kardeş var, babaları onları terk etmiş başka bir adamdan bir kızı olan kadından bir kız yapmış. Erkek kardeşlerin anası erkek kardeşiyle bir olarak bir kız çocuklu kadınla evlenip bir kız çocuğu sahibi olan kocayı öldürmüşler, suçu da erkeklerin babasından bir kızı olan, eski kocasından da bir kızı olan kadının üzerine atmışlar.

Kafanız karıştı değil mi?!!

Cihan ilk adamdan oğul. Hançer, Hasret kod adlı ikinci kadının ilk eşinden kızı. Cihan ile Hasret evliler. Hasret’in ikinci eşi olan Cihan’ın babasından kızı Sıla aynı zamanda Cihan’ın bir üvey bacısı. Haliyle Hançer ile Sıla anne bir kardeşler. O halde eşi Hançer, Cihan’ın üvey kız kardeşi olmuyor mu?

En iyisi kanalın gediklisi Mustafa Karataş hocamıza soralım:

Nikah düşer mi?


Gaf kürsüsü

Sevgili Muharrem Akduman sobe’lemiş: Yarışma programındaki soru: PTT’den gönderilir. M.KT.P harfleri çıkmış. Yarışmacı: Matkap?..

Zap’tiye

Kaçakçılar, koyunların karnını açıp, uyuşturucu madde saklamışlar. Artık Kurban Bayramı’nda kotonlardan “yün örneği” alıp, laboratuvara götüreceğiz herhalde!

Ne demiş?

Ali Uygur dostum Teşkilat dizisinde Uzay’ın sözünü not etmiş: “Bazı kavgalar yumruk atmadan kazanılır, korku yeter.”



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img