Bu yazı, Parisli bir kadın gibi geçirin

spot_img


Stil ve alışveriş danışmanlığı yaptığım yıllarda da hep danışanlara söylediğim gibi giyinmenin iki önemli adımı vardır. İlk olarak kendi vücudunuzu yani vücut hatlarınızın öne çıkarılabilir ya da saklanması gereken yanlarını iyi bilmek. İkinci olarak da kendi yaşadığınız yeri, günlük aktivitelerinizi, iletişim kurduklarınızı ve sosyalleşme alanlarınızı doğru tespit etmek. Yaşınızdan ya da ekonomik durumunuzdan daha önemli olan iki madde bu iki maddedir giyinirken… Tüm denklemin tamamıdır, temelidir diyebiliriz. Hele bir de size DNA’sı uyan markaları da doğru tespit ederseniz ömrünüz boyunca asla stil sorunu yaşamazsınız. Popülerleşen markaların, ‘popüler’ ürünlerin peşinde perişan olmaz, sağa sola bakıp sizinle asla uyuşmayan korkunç bir dolaba da sahip olmazsınız… Öz önemli olur sizin için…

POPÜLER DİYE SAHİP OLMAK

Van Cleef ya da Tiffany&Co.’dan bir ürünü son dönemde popüler olduğu ve sahip olmazsanız kendinizi eksik hissedeceğiniz için değil zaten sizin zevkinize ve dolabınızdaki parçalarla olan uyumuna bakarak seçersiniz… Markaların tarihçesini, DNA’sını, tasarım ekiplerini ve kreatif direktörlerini öğrenir ona göre alışveriş yaparsınız… “Tamam İdil de kimse öyle yapmıyor ki!” diyerek isyan ettiğinizden eminim… Herkes olmak zorunda değiliz… Ve bulunduğunuz küçük alanlar dışında da tüm dünyayı baz aldığınızda etkili olan başka kriterler olduğunun farkında olarak, bir dünya vatandaşı olarak yaşamakta her zaman avantaj olduğunu da söylemekte yarar var…

COĞRAFİ SATIN ALMA ALGISI

Tüm bunların dışında ekonomi doğal olarak etkilidir tüm giyinme işinde… SSCB sonrası dağılan Rus ülkelerinin sonradan zengin olanların ya da Ortadoğu kökenli kaynağı belirsiz zenginlerin ya da son 20 yıl içinde sahte üretim merkezi olmaktan moda ‘tüketici’ olma pozisyonuna gelmiş olmanın verdiği sonsuz tüketim açlığı içindeki Uzak Doğulular’ın giyim tarzıyla Avrupalı mavi kana mensup olanların giyim tarzı doğal olarak aynı değildir… Ya da ekonomisi iyi durumda olan, sosyal çalışma ve kazanç konusunda standartlarını koruyan ülkelerde onların para birimiyle 1000 ya da 5000 birime satın alınabilecek Chanel ya da Hermes gibi markaların çantaları kesinlikle bir statü göstergesi değildir… Çantadır alınır, kullanılır, masanın üzerinde bir süs gibi ‘oturmasına’ gerek yoktur… “İdil ekonomi ve sosyolojidir modanın temeli biliyoruz. Ama artık gel bu haftanın konusuna” diye söylenmeye başladığınızdan eminim… Bu haftanın konusu son dönemde tüm sosyal medya platformlarında popüler olan Parisli kız trendi… Gözünüzün önüne geldi mi? Beyaz bir jean, Chanel yürümekten hırpalanmış bir babet, çizgili bir gömlek, vintage güneş gözlüğü, Cartier saat ve hasır markasız bir el çantası…

LÜKS VE İKİNCİ EL BİR ARADA

Lüks markaların, ikinci elle, vintage ile, el emeği ürünlerle ve hatta hızlı moda markalarından alınmış parçalarla gerçekten çabasız ve kolayca uyum sağlamış olduğu şık, özentisiz, gerçek bir stil yani… Böyle giyinmiş bir kadın ailesi aristokratik kökenlere mensup biri de olabilir, bir PR şirketinde çalışan orta halli bir ailenin kızı da olabilir… Sosyal ekonomik sınıftan ayrı olarak ortaya çıkmış çabasız bir şıklık var karşınızda… En önemlisi şehir yaşamına, toplu taşımaya, şehir içinde bir yerden bir yere yürümeye, sabah toplantıya girip akşam da keyifli bir şekilde bir mekanda arkadaşlarınızda bir şeyler içmeye uygun bir stilden bahsediyorum… Her bir parça klasik… Gereksiz reklamlarla almaya mecbur hissettirilen tek bir parça yok karşımızda… Tüm dolap milyonlarca kez birbiriyle uyumlu kombinler yapılabilir parçalardan oluşuyor… Topuklar gereksiz ve kullanılamayacak kadar yüksek değil. Çantalar ne kullanışsızlık seviyesinde büyük ne de artık bir minyatür obje boyutunda ufacık… Mücevherler var. Hepsi de bildiğiniz büyük mücevher markalarına ait… Ama hiçbir abartı yok… İçinizden “Sessiz lüks, İskandinav tarzı, zengin anne trendi, minimalizm trendlerinin uyumlu bir karışımı gibi” dediğinizi duyar gibiyim…

MUADİLLERDEN UZAK DURMAK

Aynen öyle… Trendden çok bir yaşam şekli… Gerçekten zevkle satın alınan, defalarca giyilen, kolaylıkla kombinlenebilen, her yere uyan kıyafetlerden oluşan bir dolap… Anlamsızca alınan, ‘muadillerle’, ‘sahtelerle’, ‘benzer ürünlerle’, ‘fenomenin tercihleriyle’ kirletilmemiş kişisel bir hazine… İşte sadece ülkemizde değil, tüm dünyada pandemi sonrası ekonomik durumların hırpalayıcı boyutlara gelmesi doğal olarak giyinmeye dair algıları da değiştiriyor. Parayı kendiniz için, uzun vadede, akıllıca, çok kullanım amaçlı bir şekilde modaya yatırma vakti… Gerçek ürünleri, sizin tarzınızla, hayata bakışınızla ve yaşam tarzınızla uyumlu ürünleri satın alma dönemi… Yani tam bir Parisli kadın gibi giyinme dönemi…



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img