Cahide, bu koşu nereye – CEM SANCAR

spot_img


Yağmur birden başlayınca kaçtım, bir kafenin çardağına sığındım. Yanımdaki masada orta boylu, gümüş sakallı zarif bir zat vardı.


Yan yana masalara oturduk, kaçışan insanları seyrettik. İri damlalar taş zemine vurup havaya sıçrıyor sonra binlerce küçük damlaya bölünüyordu. Hayat gibi diye düşündüm, her şey bölünüp dağılıyor.


Saçlarını altın sarısına boyamış görkemli bir kadın sırılsıklam olmuş, ürkek bir şiir kılığında koşarak geçti. Bu yağmurda insanın foyası da akar mı diye düşündüm. Sonra bu düşünceyi örttüm. Çünkü fazla klişeydi…


Yağmur şakır da şakır hüzünlü bir senfoninin gizemli notalarıyla devam ediyordu…

***

Zarif adam, koynunda sakladığı bir kitabı açtı. Acaba hangi kitabı okuyordu? Adamın sırtında ihramı andıran ve dizlerine inen bir yağmurluk, bacaklarında güzel bir potur vardı. Her haliyle ilginç bir adamdı.



Cahide Üçok


Sırt çantamdan bir dergi çektim aldım. Çantam baharlıktı hafif su almıştı. Kışlığa geçmem lazım diye düşündüm, sevdiğim kalemlerden birini aradım buldum, kıvırdığım sayfayı açtım, “Cahit Uçuk” başlığındaki yazıyı derkenar notları alarak okumaya başladım.


Laf aramızda Cahit Uçuk diye biri yoktu. Aslında onun adı Cahide Seher Üçok’tu. Babası Hüseyin Yalçın’a duyduğu hürmetten ev içinde kızına Cahit diye seslenmiş. O da almış, zamanın erkek egemen edebiyat dünyasına Cahit Uçuk olarak dalmıştı…

***

Cahide Hanım dört kez evlenmiş ama soyadı hiç değişmemiş. On beş roman, dokuz hikâye, beş piyes, yirmi çocuk romanı, on masal, bir destan, bir şiir ve üç anı kitabı yazmış, yazmalara doyamamış.


1909’da Selanik‘te doğmuş, 2004’te İstanbul’da vefat etmiş. Babası Osmanlı meclisinde mebus, Cumhuriyet döneminde kaymakam. Cahide çocukluğunu Anadolu’da geçirmiş. Eğitim görmemiş ama özel dersler almış. Ziya Gökalp ile akraba olan babası kızındaki okuma istidadını görünce kitaplar getirtmiş. Cahide 12 yaşına geldiğinde Gorki, Tolstoy ve Victor Hugo‘nun resimlerini yatak odasına asmış.


Daha sonra Antalya‘ya taşınmışlar. Cahide orada Kız Meslek Lisesini bitirince terzi olmak istemiş. Annesi inatçı kızını bu tutkusundan caydırmak için Selanik’ten tanıdığı bir ahbabını yardıma çağırmış.


Bu kişi Mustafa Kemal’dir…


Gazi Paşa dostunu kırmaz Antalya’ya gider. Gök gözlü Cahide ile tanışır. Terziliğin o güzel gözlere zarar vereceğini söyler ve onuruna düzenlenen baloda hiç durmadan dans ederler. Cahide konuklara caz şarkıları söyler. Gün ışıyıncaya kadar Cahide ile Mustafa Kemal baş başa sohbettedirler.


Bu olay şehirde büyük dedikodulara sebep olur. Bu dedikodulara kızan Mustafa Kemal Antalya’yı öfkeyle terk eder…


Ailesi söylentilerin önünü kesmek için onu acilen bir avukatla evlendirir. Fakat ilk gece belli olur ki avukat eşcinseldir. Geceleri makyajlı gezmektedir. Fakat avukat boşanmaya yanaşmaz, aile bunun üstüne İstanbul’a kaçar ve Kızıltoprak’a yerleşir.

***

Cahide yazılarını karşılaştığı Nazım Hikmet’e gösterir. “Bir Masal ki Herkes Okumalı” yazısı 1935’te Cahit Uçuk adıyla Yarım Ay Dergisinde çıkar ve olay olur. Hikayeleri domestiktir. Aşk, annelik, aile, fakirlik, çevre duyarlılığı… Bu öykülerde kadınlar özgürlüğüne düşkün, şık, fedakâr, sadâkatli, hassas bir anne ve de eştir…


Anılarında, “adımın e’sini Sirkeci’de düşürdüm, uçuk biri oldum” demiş.


Gazete ve dergilerde romanları tefrika edilen Cahit Uçuk şöhrete ve paraya kavuşur, kadınlardan günde 20-30 aşk mektubu almaktadır. Babıâli’nin eski tüfekleri bu duruma kudururlar. Gece matbaalara girip yazılarına suikast yapmak gibi işlere düşerler.


Finalde Cahide Üçok’la Yarım Ay Dergisi bir röportaj yapar ve onun cazip bir fotoğrafını kapağa koyarak, kadın olduğunu cümle âleme ilan eder…


O andan itibaren erkek yazarlar Cahide Hanımın peşine düşerler. Ahmet Muhip Dranas ona dairesinin anahtarını vermek ister ve fena hâlde haşlanır. Cahide, bir gece Mahmut Yesari’ye bizzat evlilik teklif eder ve evlenirler. Ama Yesari yaşlı ve veremlidir. Ayrılırlar. Cahide ünlü futbolcu Cici Necdet ile evlenir ama bu da on yıl sonra Necdet’in kumar iptilâsıyla son bulur. Dördüncü evliliği de erken bir ölümle biter.


Kader ona enteresan oyunlar oynamaktadır.


Bir defasında sufi bir dergâha girmek istemiş ama oradan da kaçmıştır. Yaşlılığında gazetelerde Pamuk Nine adıyla Güzin Ablalık yapar. Cahide Üçok, Türk İkizleri çocuk kitabıyla Andersen ödülü alır, kitap birçok dile çevrilir…


Ölümü ise edebiyat tarihçileri açısından tam bir sır perdesidir. Ailesi ölümünü gizler ve nedense sessiz sedasız defnedilir…

***

Dergiyi kapattım.


Yağmur yavaşlamıştı. Yan masadaki adam kitabını unutup gitmişti. Kitabın kapağını görmek için kalktım baktım. Kapakta “Herkese Nasibi Kadar” yazıyordu.


Biraz önceki sarışın hatun, bu kez başının üstünde plastik bir dosya kabı, rimellerini akıtarak yine önümden geçince…


“Cahide, bu koşu nereye?” diye seslenmemek için kendimi zor zapt ettim…


Meraklısına:

Edebiyat Ortamı Dergisi 106. Şakir Diclehan yazısından dem aldım.



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img