“Cezasızlık algısına” 10. yargı paketi çözümü

spot_img


Kamuoyunda Onuncu Yargı Paketi olarak adlandırılan 7550 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Çarşamba günü Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlandı. Daha önceki yargı yasa paketleri bir strateji belgesi çerçevesinde hazırlandıkları ve Dördüncü Yargı Reformu Strateji Belgesi de Şubat ayında yayımlandığı için, 22 maddeden oluşan sekiz farklı kanunda değişiklik getiren bu Kanuna aslında Birinci Yargı Paketi de diyebiliriz.

Kanun, çeşitli hükümleri sebebiyle cezaevinden yapılacak tahliyelerle anılsa da asıl odağı cezasızlık algısı olarak anılan problemin üstesinden gelmektir. Esasen, Türk ceza adaleti sistemindeki gerçek problem cezaların değil, özellikle bireye karşı şiddet içeren ve görece düşük hapis cezası gerektiren suçların cezalarındaki infazlarının yetersiz oluşu veyahut cezaların hiç infaz edilmemesidir. Diğer bir ifadeyle “cezasızlıktan” değil “infazsızlık” sorunundan söz edilebilir. Bunlara örnek olarak basit yaralama, tehdit ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma gibi suçları gösterebiliriz. Bu gibi suçlar için Türk Ceza Kanunu‘nda hapis cezaları öngörülse de denetimli serbestlik, şartlı salıverilme gibi kurumların uygulanması sonucu istenen caydırıcılığın sağlanamıyordu.

Gerçekten bu suçlar, diğer eylemlere göre “hafif” nitelikte görülse de yasalara saygılı şekilde hayatını sürdürmek isteyen kendi halindeki bir insanın yaralama veyahut tehdit suçunun mağduru olması onun hayatında ciddi psikolojik sarsıntılara yol açabilir. Üstelik, failin somut bir yaptırıma uğramadan hayatına devam ettiğinin görülmesi ise mağdurun ve giderek bütün bir toplumun devlet otoritesine duyduğu güveni sarsar. Kamu düzenine gelebilecek en büyük tehdit de nihayetinde bu güvenin sarsılmasıdır.

Ceza ve İnfaz Sürelerinde Artış

7550 sayılı Kanun bu anlamda önemli bir girişimi ifade ediyor. Öncelikle iki yılın altındakiler başta olmak üzere hapis cezalarında denetimli serbestliğe ayrılmak için hükümlünün koşullu salıverilme tarihine kadarki sürenin onda birini ceza infaz kurumunda geçirmesi şartı getiriliyor. Böylece örneğin basit yaralama suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezası alan bir mahkum daha önce hiç cezaevine girmezken artık en az bir ay ceza infaz kurumunda hapis cezasının infaz edilmesini bekleyecektir. Bu asgari infaz süresi beş günden az olamayacak.

İnfaz dışında bazı suçların cezalarında da artışa gidildi. Özellikle trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda vatandaşların beklenti içinde olduğu biliniyordu. Bu kapsamda; kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare etme suçunda cezanın alt sınırı üç aydan dört aya yükseltildi (üst sınır iki yıl olarak korundu). Diğer taraftan önemli bir sorun kaynağı olan alkol ve uyuşturucu madde etkisi altında araç kullananlara verilecek hapis cezasının alt sınırı da üç aydan altı aya yükseltildi.

Kasten Yaralama Suçu

Kasten basit yaralama olarak bilinen basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif yaralama suçunda dört aydan bir yıla kadar olan hapis cezasının alt ve üst sınırları, altı aydan bir yıl altı aya (suçun kadına karşı işlenmesi halinde alt sınır dokuz aya) şeklinde yükseltildi. Yaralama fiilinin kişinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olmayıp mağdurun vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olması durumunda yani suçun temel halinde ise alt sınır bir yıldan bir buçuk yıla yükseltildi.

Kişinin yüzünde sabit ize ve organlarında işlev zayıflığına neden olma gibi neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama suçunda da hapis cezasının alt sınırı 3 yıldan 4 yıla; vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde ise alt sınır 5 yıldan 6 yıla çıkarıldı.

Kasten yaralamanın iyileşme olanağı bulunmayan bir hastalığa yakalanma, organlarda işlev kaybına ve yüzde sürekli değişikliğe yol açma gibi daha ağır neticelere yol açması halinde ise hapis cezasının alt sınırı 5 yıldan 6 yıla yükseltiliyor. Şayet kasten yaralama sonucunda ölüm vuku bulmuşsa alt ve üst sınırlar sırasıyla 8 yerine 10 yıla, 12 yerine 14 yıla çıkarılıyor.

Tehdit Suçu ve Suç İşlemeye Teşebbüs Hali

Bağlamına göre, kişide büyük bir huzursuzluğa neden olma potansiyeli barındıran tehdit suçunda da cezalar artırılıyor. Kişiyi malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit edenlere verilecek hapis cezasına iki aylık bir alt sınır öngörülüyor. Ancak tehdidin nitelikli hallerinde yani silahla tehdit veya failin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, birden fazla kişi tarafından birlikte ya da suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak tehdit suçunun işlenmesi halinde hapis cezasının üst sınırı 5 yıldan 7 yıla yükseltiliyor.

Ayrıca tamamlanmayan yani teşebbüs halinde kalan suçlar içinde cezalar artırılıyor. Buna göre, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre teşebbüs hali için öngörülen azami cezanın alt sınırı sırasıyla 13 yıldan 14 yıla; üst sınır ise 20 yıldan 21 yıla yükseltiliyor.

Öte yandan ayrıntılı şekilde incelenmesi bu yazının kapsamını aşmakla birlikte mezkur Kanunla; konutta infaz, geceleyin veya hafta sonu infaz gibi özel infaz usullerinin kapsamının özellikle kadın, hasta, yaşlı ve çocuklar için genişletildiğini belirtelim.

Sonuç olarak Onuncu Yargı Paketinin toplumun ceza adaleti sistemine yönelik bazı beklentilerine yanıt oluşturabileceğini ve bu anlamda olumlu düzenlemeler içerdiğini söyleyebiliriz. Ancak infaz sisteminin cezadan beklenen ıslah etme ve caydırma fonksiyonlarını bağdaştıracak şekilde daha bütüncül bir reforma tabi tutulması isabetli olacaktır.



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img