
Çocukların akranlarıyla ilişkilerini olumsuz etkileyen diğer bir faktörün telefonun marka ve modelinin sosyal statü aracı olarak kullanılması olduğunu vurgulayan Coşkun, “Bu durum, çocukların arkadaşlarını telefonlarının versiyonlarına göre sınıflandırmasına yol açıyor. Örneğin ‘Android’ kullanıcıları zorbalığa maruz kalabiliyor. Çocukları bu tür durumlardan koruyabilmek için, önce yetişkinler olarak kendi dijital alışkanlıklarımızı gözden geçirmeliyiz. Eğer biz (yetişkinler) telefonla yatıp kalkıyorsak, telefon olmadan uyuyamıyorsak, çocuklardan farklı bir davranış beklememiz mümkün değil.” diye konuştu.

YÜZ YÜZE İLETİŞİMİN ÖNEMİ
Çocuklar arasında sosyal medya üzerinden oluşan iletişim gruplarının yüz yüze iletişimi engellediğini belirten Coşkun, şöyle devam etti:
“Örneğin, ortaokul öğrencilerinin Instagram üzerinden gruplar oluşturup kendi aralarında iletişim kurmaları yaygın bir durum. Çocukların iletişim kurması çok kıymetli bir şey ama eğitimciler için en kıymetli olan yüz yüze iletişimdir. Çocuğun akranıyla yüz yüze temas kurması, konuşması ve sohbet edebilmesidir. Bu tür gruplarda genellikle zorbalık veya akranlar arası çatışmalar çıkıyor. Bu yüzden, çocukların Instagram ile Snapchat gibi platformlardan mesajlaşmasının önüne geçilmesi ve izin verilmemesi gerekiyor.”

Türkiye’nin teknoloji şirketleri için bir denek grubu olarak kullanıldığını vurgulayan Coşkun, ülkenin sosyolojik ve kültürel özelliklerine özgün düzenlemelerin getirilmesi gerektiğini anlattı.
Coşkun, Türkiye’nin teknolojiyi üreten ve geliştiren ülkelerden bir tanesi olması halinde konuya çok daha dikkatli yaklaşılabileceğinin altını çizerek, “Nasıl ki hep söylenen şey, Silikon Vadisi’ndeki pek çok mühendis çocuklarına 15 yaş öncesinde herhangi bir akıllı teknolojiyle tanıştırmıyorsa, biz de aslında üretici noktada da olsak belki tanıştırmayacağız. Ama şu an üretici değil, denek grubu, daha çok tüketici ve denenen grup olarak değerlendiriliyoruz. Bu noktada çok daha dikkatli olmamız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.


















