Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Türkiye Yüzyılı Buluşmaları” kapsamında İstanbul’da, AK Parti Bahçelievler İlçe Başkanlığı’nda düzenlenen programa katıldı.
Burada konuşan Yılmaz, kuruluşundan bugüne kadar her zaman AK Parti’nin rotasını milletin çizdiğini, onun talep ve beklentilerine göre politikalarını şekillendirdiğini ve uyguladığını söyledi.
AK Parti’nin 2002’de iktidara geldiğinde Türkiye’nin milli gelirinin 238 milyar dolar, kişi başına gelirin ise 3600 dolar olduğunu belirten Yılmaz, bugün gelinen noktada ekonominin yıl sonu itibarıyla 1,5 trilyon doları aşacağını ifade etti.
Yılmaz, Türkiye’nin son 22 yılda her alanda büyük bir değişim ve dönüşüm yaşadığını ifade ederek, “Ne diyoruz, Türkiye Yüzyılı. Cumhuriyet’imizin 2. Yüzyılı. 100 yıllık bir Cumhuriyet birikimimiz var. Bu birikimi de en iyi şekilde değerlendirerek geleceğe yürüyoruz ve inşallah bu yüzyıl farklı olacak. Şu 22 yılda elde ettiğimiz kazanımların üstüne çok daha fazlasını koyarak, ülkemizi yüksek gelirli ülkeler liginde, o birinci lig dediğimiz ligde çok daha güçlü bir hale getireceğiz.” diye konuştu.
“KENTSEL DÖNÜŞÜM BİR TERCİH DEĞİL, BİR ZORUNLULUK”
Dünyanın birçok konuda, son derece olumsuz koşullar içinde bulunduğuna işaret eden Yılmaz, bunlara rağmen Türkiye’nin büyümesinin devam ettiğini bildirdi.
Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:
“Turizmimiz büyüyor, ihracatımız artıyor bu zor koşullara rağmen. Bir diğer taraftan da bütün bunları yaparken tarihimizin en büyük afetini yaşadık, 2023 yılında deprem. 11 ilimiz, 14 milyon nüfusumuz etkilendi ve onun da yaralarını sarıyoruz. Dünyanın şu anda en büyük şantiyesi deprem bölgemiz. Bu yıl sonu itibarıyla 450 bin konut teslim edeceğiz, dile kolay. 450 bin konut hak sahiplerine teslim edilmiş olacak. Bununla da yetinmiyoruz, sadece konut kısmı belki çok görülüyor. Yollar, hastaneler, okullar, şehir altyapıları, organize sanayi bölgeleri, altyapısıyla, üstyapısıyla büyük bir coğrafyayı yeniden ihya ediyoruz.
Bugüne kadar kamunun harcadığı paraya baktığınız zaman, bu yıl sonu itibarıyla 3,6 trilyon Türk lirası. Kamunun deprem bölgesine, depremin yaralarını sarmak üzere harcadığı para. Dolar olarak söylersek 90 milyar dolar civarında bir kaynaktan bahsediyoruz.”
Yılmaz, kentsel dönüşümün bir tercih değil zorunluluk olduğunu vurgulayarak, “Bu coğrafyada bunu yapmak zorundayız. Aksi takdirde şehirlerimizi dirençli bir şekilde geleceğe hazırlayamayız. Depremden önce yapılan 1 liralık bir yatırım, deprem sonrası 7 liralık bir harcamaya karşılık geliyor. Yani riski azaltmak için yaptığınız 1 liralık yatırım, kriz sonrası yapacağınız 7 liralık harcamaya denk geliyor. Dolayısıyla, bu ekonomik olarak da mutlaka yapılması gereken bir şey. Bu anlamda deprem bölgemizdeki inşaat çalışmaları tamamlandıkça, Marmara Bölgemiz başta olmak üzere, Türkiye’nin değişik bölgelerindeki kentsel dönüşüm ve sosyal konut çalışmalarına hız vermeye karar verdik.” açıklamasını yaptı.
Risklerin çok iyi tayin edilerek, bunları düşürücü tedbirlerin zamanında etkili şekilde alınması gerektiğinin altını çizen Yılmaz, “Bahçelievler işte bunu yapıyor. İnşallah, büyükşehirlere ve diğerlerine de örnek olur. Yıllarını kaybetti İstanbul. Bunun için üzüntü duyuyoruz. İstanbul, yıllarını kaybetti. Bugüne kadar yerel yönetimler çok daha fazlasını yapmalıydı. Ama maalesef yeterince bir çalışma olmadığını da hep birlikte biliyoruz. Paranızı, kaynağınızı iyi önceliklendirmezseniz, iyi yönetmezseniz, gerçek önceliklere yönlendirmezseniz, maalesef buralarda sonuç almanız mümkün değil.” şeklinde konuştu.
“ÇOK BOYUTLU POLİTİKALARIMIZLA, ENFLASYONLA MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ”
Yılmaz, geçen yıl hazirandan itibaren yıllık enflasyon oranının düşüş trendine girdiğini, o tarihten bugüne yıllık oranda, 42,5 puanlık düşüş gerçekleştiğini anlatarak, “Ama hala tabii ki mücadelemizin devam etmesi gerekiyor. Enflasyon yıl sonunda daha makul bir düzeye doğru gidecek. Gelecek seneki hedefimiz, yüzde 20’nin altına düşürmek. 2027’deki hedefimiz ise tek haneli rakamlara ülkemizi yeniden kavuşturmak.” değerlendirmesinde bulundu.
Hizmet enflasyonunun biraz daha katılık gösterdiğini belirten Yılmaz, şöyle devam etti:
“Özellikle eğitim ve kira boyutu. Son dönemde bir de bu kuraklık ve dondan dolayı gıda fiyatlarında bir hareketlenme gördük. Bunlar enflasyonu bir miktar, tahminimizin, beklentilerin bir miktar üstüne doğru götürüyor. Ama genel trend yine aşağı yönlü ve inşallah enflasyonda çok daha düşük rakamları hep birlikte sağlayacağız.
Bunu yaparken büyümemizi de devam ettiriyoruz. Önemli olan bütün dengeleri bir arada gözetmek. Makul düzeyde bir büyüme hızımızı devam ettiriyoruz. İstihdam artışını devam ettiriyoruz. Önümüzdeki dönemde yine çok boyutlu politikalarımızla, enflasyonla mücadelemizi sürdüreceğiz. Bütçemizi de disiplinli bir şekilde yöneterek bunu başaracağız.”
“BU BAYRAĞI ÇOK DAHA YÜKSEKLERE TAŞIYACAĞIZ”
Yılmaz, savunma sanayinin yanı sıra enerji, sağlık ekipmanları gibi birçok alanda teknolojiyi daha üst düzeylere doğru taşıdıklarına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye çok daha yüksek katma değerli bir ekonomik yapıyı inşa ediyor ve bu da kendiliğinden olmuyor. Kimse kusura bakmasın, kendiliğinden olmuyor. Cumhurbaşkanı’mızın güçlü liderliği, siyasi iradesi, savunma sanayinin en güzel örneği, diğer taraftan güçlü, tecrübeli kadrolar, birlik beraberlik içinde hareket eden kadrolar, diğer yandan siyasi istikrar. Bakın, her yıl hükümetlerin değiştiği, her gelen hükümetin bambaşka politika izlediği bir ortamda siz böyle uzun vadeli projeler yapabilir misiniz? Mümkün değil. Dolayısıyla, işte bu uzun süreli istikrar, Türkiye’yi bugün farklı bir noktaya taşımış durumda. Türkiye Yüzyılı’nda inanıyoruz ki bu çıtayı, bu bayrağı çok daha yükseklere taşıyacağız.”