Dikkatli dinlemede göz kırpma sayısı azalıyor

spot_img


Yeni bir araştırma, göz kırpma alışkanlığımızın sadece gözlerimizi nemli tutmadığını, aynı zamanda beynimizin konuşulanları anlamak için harcadığı çabayı da yansıttığını ortaya koydu. Euronews’teki habere göre bulgular, karşınızdaki kişinin göz kırpma alışkanlığının aslında o anda söylediklerinize gerçekten dikkat edip etmediğini anlamanın da bir yolunu sunuyor. Concordia Üniversitesi tarafından yürütülen ve bilimsel dergi Trends in Hearing’de yayımlanan çalışmaya göre, nefes almak gibi otomatik olarak yaptığımız göz kırpma eylemi aslında derin bir bilişsel kontrole işaret ediyor.
Araştırmacılar, 50 yetişkin katılımcı üzerinde yaptıkları deneylerde, insanların gürültülü bir ortamda birini anlamaya çalışırken göz kırpma sayılarını bilinçli olmadan azalttıklarını keşfetti. Katılımcılara kulaklıklarla farklı gürültü seviyelerinde cümleler dinletildi ve özel göz takip gözlükleriyle her hareket kaydedildi. Sonuçlar oldukça net: Arka plan gürültüsü arttıkça ve konuşmayı anlamak zorlaştıkça, göz kırpma hızı önemli ölçüde düşüyor. Uzmanlara göre bu durum, beynin “önemli bir bilgiyi kaçırmamak için” uyguladığı bir strateji. Çalışmanın başyazarı Penelope Coupal, “Göz kırpma rastgele gerçekleşmiyor” diyor ve ekliyor: “Aslında, dikkat çeken ve önemli bir bilgi sunulduğunda sistemli bir şekilde daha az göz kırpıyoruz.”

BEYİN FONKSİYONLARINI ÖLÇMEK İÇİN YENİ BİR ARAÇ

Daha önceki araştırmalar zihinsel çabayı ölçmek için genellikle göz bebeği büyümesini (pupillometri) kullanıyordu. Ancak bu yeni çalışma, göz kırpma sıklığının bilişsel yükü ölçmek için çok daha basit ve etkili bir yöntem olabileceğini gösteriyor. Psikoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Mickael Deroche durumu şöyle özetliyor: “Göz kırpmak hem görsel hem de işitsel bilgi kaybıyla ilişkilidir. Önemli bir bilgi geleceğini sezdiğimizde göz kırpmayı baskılamamızın nedeni muhtemelen budur.”

SARIMSAK, AĞIZ GARGARALARINDAN DAHA ETKİLİ

Yeni bir bilimsel araştırma, sarımsak özütünün ağız sağlığında ‘altın standart’ kabul edilen kimyasal içeriklerle yarışabileceğini, üstelik antibiyotik direnci riskini de azaltabileceğini ortaya koydu. Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki Sharjah Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi, sarımsağın bakterilerle savaşma yeteneğini inceleyen kapsamlı bir çalışma yayımladı. Hakemli bilimsel dergi Journal of Herbal Medicine’de yer alan sonuçlara göre, sarımsak özütü içeren gargaralar, diş çürümelerinin ana sorumlusu olan Mutans Streptococci bakterisini yok etmede, günümüzde kullanılan klorheksidin bazlı gargaralardan daha etkili.

NEDEN SARIMSAK?

Araştırmacılar, sarımsağın gücünün yoğunluğuna bağlı olduğunu keşfetti. Yüzde 2,5’lik sarımsak solüsyonu standart gargaraların gerisinde kalırken, yüzde 3’lük konsantrasyona ulaşıldığında sarımsak, piyasadaki en güçlü kimyasal gargaraları geride bırakmayı başardı. Science Alert’e göre bilim insanlarını bu arayışa iten en büyük neden, yaygın kullanılan klorheksidin maddesinin yan etkileri. Kimyasal gargaraların uzun süreli kullanımı dişlerde lekelenmeye yol açabiliyor. Daha da önemlisi, bakterilerin bu kimyasallara maruz kaldıkça direnç geliştirmesi ve bu durumun antibiyotik direncini tetiklemesi ciddi bir halk sağlığı sorunu oluşturuyor.

Sarımsağın binlerce yıldır Roma, Mısır ve Çin’de ilaç olarak kullanılmasının sırrı, içinde bulunan alisin bileşiği. Sarımsak ezildiğinde veya doğrandığında ortaya çıkan bu madde, bakterilerin büyümesini engelliyor ve hücre stresini azaltıyor. Yine de sarımsak kullanmanın bazı bedelleri var. Araştırmaya katılanlar sarımsaklı gargaraların şu yan etkilerini bildirdi: Keskin tat ve ağız kokusu ile ağızda baharatlı yanma hissi. Uzmanlar, diş lekelenmesi gibi yan etkilerin yanında bu durumun “hafif” kaldığını belirtse de insanların bunu göze alıp almayacağı tartışma konusu.



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img