Uzmanlar, genetiğin her ne kadar kanser gelişimi üzerinde etkisi olsa da; yaşam tarzının da büyük bir etkisi olduğu konusunda uyarıyor. Örneğin; Southwestern Tıp Merkezi’nin yaptığı açıklamada; vakaların oldukça küçük bir yüzdesinde aile öyküsü olduğu belirtildi. Daha büyük bir yüzdelik ise; sigara ve alkol kullanımı, hareketsiz bir yaşam stili veya kötü beslenme gibi yaşam tarzına sahipti. Üstelik kolon kanseri teşhislerinin yaklaşık %70’inin, “kalıtsal olmayan çevresel etkenler” sebebiyle olduğu da açıklamalarının arasında yer alıyor.
Kolon kanserine yakalanma konusunda bazı olası etkenler öne çıkıyor. Crohn hastalığı, iltihaplı bağırsak hastalığı veya ülseratif kolit gibi kronik rahatsızlıklar, bu kansere zemin hazırlıyor. Ayrıca yağ oranı yüksek veya lif oranı düşük diyetler de bu riski artıran etkenler arasında. Sigara ve alkol kullanımı, fiziksel aktif olmamak, obezite de bu risklerin büyük bölümünü oluşturuyor.
California San Francisco Üniversitesi, kolorektal kanserlerin ve ölümlerin yaklaşık %90’ının önlenebileceği konusunda uyarıda bulundu. Düzenli tarama yaptırmak erken teşhisi sağlarken; egzersiz yapmanın, sağlılı kilo aralığında bulunmak da bu riski büyük oranda düşürüyor.
KOLON KANSERİ HAKKINDA EN ÖNEMLİ DETAYLAR!
Tıbbi Onkolog Misag Karimi Irvine, çoğu kolon kanserinin polip adı verilen büyümelerle ortaya çıktığını belirtiyor. Üstelik Irvine, kolon kanseri ne yediğiniz ve ne kadar egzersiz yaptığınızdan çok daha fazla oranda etkilendiğini de belirtiyor. Sebze ve meyve yönünden zengin bir beslenme, kepekli tahılları daha bol tüketirken, hayvansal yağ oranı düşük bir beslenme sisteminin daha düşük kolon kanseri riskiyle ilişkili olduğunu da vurguluyor. Ayrıca kolorektal kanserli kişilerin çoğu, yaklaşık yüzde 70’i, daha yüksek riske işaret eden kalıtsal problemlere de sahip değil. Bu durum, doğru bir yaşam stiliyle kolon kanserinden korunabileceğinizi gösteriyor.