Dünyadan sanat manzaraları: Ablukadan yeniliklere

spot_img


Kimi yerde müzelerin kapıları zincirleniyor, kimi yerde yüzyıllardır süren iade tartışmaları yeniden alevleniyor. Koleksiyonerler mahkeme salonlarında hesap verirken, çocukların oyunları bile sanat eserlerinin kaderini değiştirebiliyor. Bir yanda sendikaların adalet talebi, öte yanda kamuoyunun yükselen sesleri; sanat, bugün yalnızca galerilerin duvarlarına ya da müzelerin vitrinlerine sığmıyor.

En son gelişmeler bize bir kez daha gösteriyor ki sanat, hayatın nabzını tutan en hassas barometrelerden biri. Fransa’dan İngiltere‘ye, New York‘tan Seul‘e uzanan sanat dünyası, sokak hareketliliği ve kültürel-politik tartışmalarla sarsılıyor. Sanat, yalnızca estetik ve yaratıcılıkla değil, aynı zamanda sosyal adalet, tarihsel borçlar ve toplumsal çatışmalarla da gündeme geliyor. Fransa’da, yeni Başbakan Sébastien Lecornu‘nun atanmasıyla aynı döneme denk gelen Block Everything (Her Şeyi Durdur) ulusal protestoları, kültür kurumlarını da doğrudan etkiledi. Louvre kısmen açık kalmayı başarırken, Musée d’Orsay, Musée Delacroix ve Arc de Triomphe tamamen kapılarını kapattı. Ulusal kütüphane BnF’nin girişleri de yüzlerce gösterici tarafından tutuldu. CGT, FSU ve SUD sendikalarının yaptığı ortak açıklamada talepler netti: “Sosyal ve mali adalet, maaş, emeklilik ve sosyal yardımlarda artış, eşitsizlikleri ortadan kaldıracak gerçek bir kültür politikası.” Le Monde‘un aktardığına göre 145 kişi gözaltına alındı. Bu gelişme, sanatın yalnızca seyirlik değil, toplumsal mücadelenin de simgesel bir alanı olduğunu bir kez daha kanıtladı.

PARTHENON MERMERLERİ

Öte yandan Britanya’da tarihi bir tartışma yeniden alevleniyor: Parthenon Mermerleri. JL Partners’ın Parthenon Project için yaptığı son ankete göre, halkın yüzde 56’sı mermerlerin Atina’ya iade edilmesinden yana. Bu oran geçen yıl yüzde 53’tü. Sadece yüzde 22’lik bir kesim eserlerin British Museum’da kalmasını istiyor. İlginç olan desteğin yaş, bölge veya siyasi aidiyet fark etmeksizin artması. Konservatif Lord Vaizey’in dediği gibi: “Bu, toplumun her kesimini kesen bir destek.” Müzenin yakında başlayacak renovasyon süreci, belki de mermerlerin geleceğini belirleyecek en kritik dönemeç.

KAÇAK ESERLER VE ÇATLAKLAR

Tartışmalar yalnızca sendikal eylemler veya tarihi iade talepleriyle sınırlı değil. New York’ta koleksiyoner Aaron Mendelsohn, Türkiye’nin Burdur ili Bubon antik kentinden kaçırıldığı 1,3 milyon dolarlık Roma imparator heykeli nedeniyle Manhattan savcılığıyla karşı karşıya. Koleksiyoner suçlamaları reddediyor, fakat bu dava Amerikan adalet sisteminin ilk kez bir koleksiyonerin doğrudan cezai sorumluluğunu gündeme getirmesi bakımından dikkat çekici. İtalya’da ise kültür gündemini bu kez beş yaşındaki bir çocuk belirledi: Carlo Pecorelli’nin 30 bin euroluk altın örümcek heykelinin üzerine tırmanan küçük ziyaretçi, eserin bir bacağını kırdı. Bu olay, sanat mekânlarında kamusal erişim ve korunma arasındaki ince dengeyi yeniden tartışmaya açtı. Bu çalkantılı atmosferin yanında umut verici gelişmeler de var. New York’taki New Museum, İtalyan koleksiyoner Patrizia Sandretto Re Rebaudengo ile ‘New Futures’ projesini başlattı; amaç, uluslararası genç sanatçılara alan açmak. Londra’da ise David Bowie’nin arşivleri V&A Storehouse’da araştırmacılara açıldı. Sanatçının kendi hazırladığı ‘in & out’ listeleri, onun ironik ve kendine dönük bakışını bir kez daha ortaya koyuyor.

SEUL’DEN HONG KONG’A

Son olarak, Güney Koreli sanatçı Lee Bul’un 150’den fazla eserini kapsayan büyük retrospektifi Seul’de açıldı, 2026’da Hong Kong’a taşınacak. Küratör Kwak June-young’un deyimiyle, “Sanatçının pratiğinin kapsamını gerçekten kavradık mı?” sorusu, bu serginin merkezinde. Lee Bul’un 1997’de MoMA’dan koku nedeniyle kaldırılan ünlü ‘Majestic Splendor’ işi (ölü balıklar ve payetlerle kaplı poşetler) sergiye dahil edilmedi; odak, son 30 yılın üretiminde. Müze kapılarında barikatlardan antik eserlerin iadesine, çocukların saf oyunlarından sanat koleksiyonerlerinin yargılandığı davalara kadar uzanan bu tablo, sanat dünyasının aslında toplumsal hayatın kırılma noktalarını birebir yansıttığını gösteriyor. Sanat mekânları yalnızca estetik deneyim alanları değil; aynı zamanda protesto, adalet talebi, hafıza mücadelesi ve gelecek vizyonlarının da çatışma alanı.



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img