En ağır travmalardan biri! Savaşa karşı mücadelenin formülü ise…

spot_img


HER ALANDA AĞIR ETKİLERİ OLUYOR

TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU: Travma sonrası stres bozukluğu; savaşın içinde olan kişilerin de savaş sahnelerine şahit olanların da sıkça yaşayabileceği bir durumdur. Ve artık sosyal medya öyle bir hal aldı ki, internet ortamından savaşı an be an izlemek de yine sanki savaşı yaşamış hissedip travma sonrası stres bozukluğunun yaşanmasına neden olabiliyor. Travma sonrası stres bozukluğu, savaş mağdurlarının sanki savaş sahnelerini tekrar tekrar yaşıyor gibi hissetmeleri, sürekli olarak savaşın etkileri üzerinde düşünmeleri, panik duyguları yaşamaları, uyku bozuklukları… Ve buna eşlik eden bir durum olarak tanımlayabiliriz.

DEPRESYONU TETİKLER: Depresyon özellikle kişide umutsuzluk, mutsuzluk, yorgunluk, izole olma, iştahsızlık veya aşırı yeme, uykusuzluk ya da aşırı uyku, suçluluk, değersizlik, ölümü düşünme gibi belirtilerin en az 15 gün süreyle yaşanması durumudur. Bu durumları savaşın etkisinden çıkmış bir insanın yaşaması çok olasıdır. Çünkü depresyon aslında bir düşünce bozukluğudur. Savaştan çıkan mağdur kişi de uzun süre sağlıklı ve olumlu düşünememeye başlar. Savaş insanda kaygı ve depresyon duygularını tetikler.

DEĞERSİZLİK DUYGUSU ORTAYA ÇIKAR: Savaşı travmatik yapan en önemli öge, insanın üzerinde kontrolünün olamaması ve sürekli olarak güvensizlik, bir dakika sonra ne olacağını bilmeden yaşamak zorunda oluşudur. Savaş gibi travmatik yaşantılar, kişinin dünyayı umutlu ve huzurlu bir yer olarak görmesini engeller. İnsanların iyi de olabileceği inancını baltalar, güven duygusunun yitirilmesine sebep olur. Savaşı yaşayan kişilerin dünya ile ilgili algısında değişimler yaratır. Savaşı deneyimleyen kişi, dünyayı artık adaletin olmadığı, güçlünün zayıfı istediği an öldürebilip, eziyet edebildiği, tehlikeli bir yer olarak görürken insanlarla ilgili algısı da artık zalim, çıkarlarının önüne hiçbir şeyi koymayan, bencil varlıklar olarak algılamalarına yol açar. Bu duygularsa insanda değersizlik, yalnızlık gibi hislere neden olur.

SALDIRGANLA ÖZDEŞLEŞİP İNKARA YÖNELİR: Travmanın kişiyi böylesine korku dolu bir dünyaya ve ruh haline itmesi insanın aynı zamanda bu durumdan kurtulmak için çareler üretmeye çabalamasına da neden oluyor. Bulunan bu başa çıkma durumları her zaman sağlıklı olmuyor. Bunlar genellikle savaşı başlatan saldırganla özdeşleşip aynı duyguları ve düşünceleri yaşamak, yaşanılanları inkar etmek, fiziki davranışlarda bulunmak ve görünmeyen güçlere yönelme durumunda kendini gösterebiliyor.

GÜVENLİK ENDİŞESİ SALDIRGANA YAKLAŞTIRIR: Eğer savaşı inkar duygusunu yoğun bir şekilde yaşarsa, kendi yaşadığı savaşı küçümsüyor olabilir. Bu durumun onu ilgilendirmediğine kendini inandırmaya başlıyor. Savaşı başlatan kişiyle özdeşleşme yaşayan kişi ise güçsüz ve savunmasız hissettiği ruh halinden çıkabilmek için saldırganın tarafına geçerek kendine bir güvenlik alanı sağladığını düşünüyor ve bu güvensizlik durumu ile bu şekilde başa çıkmaya çalışıyor.



ÇARE, DOĞA ÜSTÜ GÜÇLERDE ARANIR: Görünmeyen güçlere yönelen kişi ise dünyanın artık adaletsizliklerle dolu ve güvensiz bir yer olduğundan emin olduktan sonra bu durumla psikolojik olarak baş edebilmek için doğanın ötesinde var olduğuna inandığı güçlere sığınıyor.

ASLINDA SAVAŞ HEP VAR!: Fiziki davranışlara yönelen kişi ise savaşın kendisinde hissettirdiği çaresizlik ve güçsüzlük duyguları ile baş etmek için kendilerinden daha savunmasız kişilere baskı, zulüm ve şiddet göstererek güçlü hissetmeye çalışıyorlar. Bununla birlikte hissettikleri güvensizlik, çaresizlik ile birlikte sarsılan benliklerini yeniden toparlamaya çalışıyorlar. Aile içi şiddet, cinayetler; uzun yıllardır hep duyduğumuz haberler. Yani aslında biz hep savaştayız. Savaş hep var!



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img