TÜİK aylık enflasyonu yüzde 3.23 olarak açıkladı. Bu, eylül ayı için bile yüksek bir enflasyon. Rakamların alt kırılımlarına bakıldığında gıda ve eğitim grupları göze çarpıyor. Enflasyonun 1.11 puanı gıdadan, 0.48 puanı ise eğitimden geliyor
Enflasyon eylül ayında eğitim sezonunun açılmasından mütevellit genelde yüksek gelir. Bu yıl da öyle oldu. Ancak bu sefer aylık enflasyon beklentilerin de üzerinde geldi. Anadolu Ajansı‘nın yaptığı anket sonuçlarına göre ekonomistlerin eylül için aylık enflasyon beklentisi yüzde 2.47’ydi. TÜİK aylık enflasyonu yüzde 3.23 olarak açıkladı.
Bu, eylül ayı için bile yüksek bir enflasyon. Koronavirüs salgınından önceki beş yıllık dönemde (2015-2019) eylül ayı için ortalama enflasyon rakamı yüzde 1.8 seviyesindeydi. 2020-2024 döneminde ise yüzde 2.6. Görüldüğü üzere karşımızda ay ortalamalarının da üzerinde bir enflasyon rakamı var.
GIDA VE EĞİTİM
Önceki yazılarımda artık baz etkisinin ortadan kalkacağından ve yıllık enflasyonun yataya yakın hareket etmeye başlayacağından bahsetmiştim. Eylül verisi bu açıdan kritikti. Yıllık enflasyon oranında 15 ay devam eden bir düşüş trendi vardı. Son veri ile birlikte bu trend sona erdi. Ağustosta yüzde 32.95 olan yıllık enflasyon, eylülde yüzde 33.29’a çıktı.
Enflasyon rakamlarının alt kırılımlarına bakıldığında gıda ve eğitim grupları göze çarpıyor. Yüzde 3.23’lük aylık enflasyonun 1.11 puanı gıdadan, 0.48 puanı ise eğitim grubundan geliyor. Eylül ayı ortalaması yaklaşık yüzde 1.5 olan gıda enflasyonu bu yıl yüzde 4.62 olarak gerçekleşti. Hiç kuşkusuz bahar aylarındaki don felaketleri ve yaz mevsimindeki aşırı kuraklık gıda fiyatlarını etkiledi. Ama artk iklimsel etkileri tek seferlik şoklar olarak değerlendirmemek lazım. İklim değişikliği gibi bir gerçeğimiz var. Böylesi dışsal şokların ekonomi ve sosyal hayatı daha az etkilemesi için tarımsal üretimi korumaya ve geliştirmeye dönük yapısal politikalara daha fazla ehemmiyet göstermeliyiz.
Eğitim grubundaki aylık enflasyon yüzde 17.90. Fiyatı en çok artanlara baktığımızda aylık yüzde 61.67, yıllık yüzde 64.58 ile üniversite eğitimi açık ara ilk sırada yer alıyor.
Son 20 yılın 14’ünde eylül aylarında eğitimdeki yıllık fiyat artışları manşet enflasyonun üzerinde kalmış. Son yıllarda bu eğilim çok daha belirgin. Hadi 2023 yılını genel düzeltme ihtiyacından doğan bir artış olarak görelim. Ancak son iki yıldaki artışları izah etmek kolay değil. Bu denli anormal fiyatlama hareketlerini tek başına ekonomi politikaları ile de normalleştirilemez. Sektörün kendisini sorgulaması gereken bir tablo var karşımızda.
GÜÇLÜ İHRACAT & İNATÇI İTHALAT
Bu haftanın bir diğer önemli verisi dış ticaret istatistikleriydi. Küresel ticaret, korumacı politikalar ve belirsizliklerden kaynaklı yavaş büyüyor. İçeride ise yüksek finansman maliyetleri sadece yeni yatırım yapmayı değil, mevcut işleri de döndürmeyi zorlaştırıyor. Böylesi bir dönemde dış ticaret hacminin düşmesi sürpriz olmazdı. Ancak Türkiye’de durum farklı. İhracat artmaya devam ediyor. Bu yılın ilk dokuz ayının yedisinde ihracat artış kaydetti. Ocak-eylül döneminde mal ihracatı 2024’ün aynı dönemine kıyasla yüzde 4.1 artış kaydederek 200 milyar dolar oldu. Son 12 aylık yıllıklandırılmış ihracat ise 270 milyar doları gördü. Hizmet ihracatı, mal ihracatından daha iyi bir büyüme performansı sergiliyor. Bu yıl hizmet ihracatı yüzde 6.1 oranında artış yaşadı. Bu yıl için 390 milyar dolar olarak konan toplam mal ve hizmet ihracatı hedefinin tutturulması kesin gibi.
Maalesef sadece ihracat değil, ithalat da artıyor. Bu yıl ithalatın artış oranı (yüzde 5.9) ihracatın üzerinde. Tüketim ithalatındaki ivme dikkat çekiyor. Tüketim malları ithalatı diğer ithalat kalemlerine oranla daha hızlı artıyor. 2016-2022 döneminde düşüş eğiliminde olan tüketim malları ithalatının genel ithalata oranı son üç yıldır yükselişte. Bu yükseliş son bir yılda daha belirgin. Ocak-eylül dönemi için tüketim malları ithalatının oranı yüzde 16’yı gördü. Tüketim ithalatındaki bu eğilim sadece dış ticaret açığı için değil, enflasyon açısından da risk teşkil ediyor.
İhracat performansımızın hafife alınacak bir tarafı yok. Zor koşullara rağmen güçlü kalmayı sürdürüyor. Fakat, genel itibarıyla dış ticaretimizin daha dengeli ve büyümeyi destekleyici bir yolda ilerlemesi için şu üç hususa dikkat etmemiz gerekiyor:
1- İmalat sanayi ihracatında yüksek ve orta-yüksek teknolojili ürün grubunun payını yüzde 50-60 bandına taşımak. Mevcut oran yüzde 43 civarında.
2- Korumacı politikalardan ötürü dünya genelinde mal ihracatının daha yavaş büyüyebildiği bir dönemde hizmet ihracatını daha fazla zorlamak.
3- İthalat tarafında ise tüketim ithalatının payını yüzde 11-12 civarında tutabilmek.