Erken bunama ve Alzheimer tedavisinde yeni umut! Uzmanlar müjdeli haberi verdi

spot_img


Her gün aynı cümleyi duyuyoruz: “Hocam, isimleri unutmaya başladım… Anahtarı nereye koyduğumu hatırlamıyorum… Bunama mı başlıyor?”

Dünya hızla yaşlanırken, erken bunama ve Alzheimer artık sadece tıp kitaplarının konusu değil; her evin, her ailenin gerçeği.

DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE DEMANS TSUNAMİSİ

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2021 yılında dünyada yaklaşık 57 milyon kişi demansla (unutkanlık) yaşıyordu ve her yıl bu sayıya 10 milyon yeni hasta ekleniyor. Alzheimer hastalığı, tüm demans vakalarının yüzde 60–70’ini oluşturuyor. Uzmanlar, eğer gidişat değişmezse bu sayının 2050’lere doğru iki katına yaklaşacağını öngörüyor.

Sadece OECD ülkelerinde bile 2021’de demanslı birey sayısı 21 milyon civarındaydı; 2040’ta bunun 32 milyona çıkması bekleniyor. Yani, sessiz ama dev bir dalga geliyor ve sağlık sistemlerini, aileleri, ekonomiyi zorlamaya devam edecek.

Türkiye‘de ise durum farklı değil. Farklı bölgesel çalışmalarda 65 yaş ve üzeri bireylerde demans sıklığı yüzde 10’lar seviyesinde, bazı topluluk tabanlı çalışmalarda yüzde 12–13’lere kadar çıkıyor. Konya‘da 2025’te yapılan bir saha çalışmasında, 65 yaş üstü bireylerde sadece Alzheimer hastalığının sıklığı yüzde 7,5 olarak bildirildi. Bu oran, toplumun yaşlanmasıyla birlikte önümüzdeki yıllarda daha da artacak demek.

Alzheimer ve diğer demanslar (unutkanlık), hem dünyada hem ülkemizde giderek büyüyen bir halk sağlığı sorunu ve hiçbirimizi “benim başıma gelmez” diyecek kadar ayrıcalıklı kılmıyor.

KÖTÜ HABER: YAŞAM UZADIKÇA RİSK ARTIYOR

İYİ HABER: RİSKİN NEREDEYSE YARISI DEĞİŞTİRİLEBİLİR

Alzheimer için en büyük risk faktörü yaş. Yaşlandıkça risk artıyor, bunu değiştiremiyoruz. Ama bilim bize önemli bir umut kapısı açıyor: Demans (unutkanlık) vakalarının yaklaşık yüzde 40–45’inin, “değiştirilebilir” dediğimiz risk faktörleriyle ilişkili olduğu gösterildi.

Yani; tansiyonunuzu, kan şekerinizi, kolesterolünüzü iyi kontrol etmek, sigarayı bırakmak, kilo kontrolü, düzenli egzersiz, iyi uyku, sosyal olarak aktif bir hayat, duyma ve görme kayıplarını zamanında tedavi ettirmek gibi adımlar, beyninizi de koruyor.

Kısacası: Beyni korumak için mucize aramadan önce, tansiyon aletini, yürüyüş ayakkabısını ve kitapları daha çok ciddiye almamız gerekiyor.

PEKİ BEYNİ BESLEYEN BİR MOLEKÜL VAR MI? SİTİKOLİN NEDİR?

Tam bu noktada, son yıllarda nöroloji ve geriatri alanında sıkça konuşulan bir molekül gündeme geliyor: Sitikolin. Uluslararası adıyla “citicoline”.

Sitikolin, beynimizde sinir hücrelerinin zarını oluşturan fosfolipitlerin yapımında görev alan, vücutta da sentezlenebilen bir bileşen. Yani, nöronların zar bütünlüğünü korumaya ve asetilkolin gibi öğrenme ve hafızada kritik rolü olan nörotransmiterlerin üretimine katkı sağlıyor.

Deneysel ve klinik çalışmalar, sitikolin adlı içeriğin:

– Nöronları oksidatif strese ve iskemik hasara karşı koruyabildiğini,

– Sinir hücrelerinin membran onarımını desteklediğini,

– Dopamin ve diğer bazı nörotransmiterlerin düzeyini artırabildiğini,

– Beyin kan akımını iyileştirebildiğini

gösteriyor. Bu yüzden “beyin için destekleyici bir yakıt” olarak tanımlanıyor.

BİLİM NE DİYOR? ALZHEIMER VE ERKEN BUNAMADA SİTİKOLİN

Bilimsel veriler, sitikolin’in özellikle iki alanda öne çıktığını gösteriyor:

1. Vasküler kökenli bilişsel bozulma (yani damar hastalıklarına bağlı unutkanlık),

2. Hafif bilişsel bozulma, inme sonrası bilişsel gerileme gibi gri bölgeler.

Farklı ülkelerden klinik çalışmaların ve meta-analizlerin ortak mesajı özetle şöyle:

– Sitikolin alan hastalarda bellek, dikkat, yürütücü işlevler gibi nöropsikolojik testlerde anlamlı düzelme bildirilmiş,

– Özellikle inme (felç) sonrası bilişsel gerilemesi olan hastalarda, sitikolin kullananların bir kısmında bilişsel fonksiyonların daha az kötüleştiği, hatta bir bölümünde iyileşme görüldüğü rapor edilmiş,

– Bazı çalışmalarda ise Alzheimer tanısı almış hastalarda, klasik tedavilere eklenen sitikolin ile hastalığın ilerleme hızında yavaşlama eğilimi bildirilmiş.

Sitikolin, bilişsel fonksiyonları destekleme ve demansın özellikle damar kökenli bileşenini yavaşlatma potansiyeli olan, güvenlik profili iyi bir molekül. Ama tek başına değilde diğer koruyucu faktörler ve medikal tedaviler ile”Alzheimer’ ve Erken Bunama önlenebilir.

SAĞLIKLI YAŞLANAN BEYİNDE SİTİKOLİN: UNUTKANLIĞA KARŞI DESTEK

Sadece hastalıkta değil, sağlıklı ama “unutkanlığı artan” yaşlı bireylerde de sitikolin ile yapılmış çalışmalar var. Bu çalışmalarda:

– 50 yaş üstü, demans (unutkanlık) tanısı almamış ama unutkanlıktan yakınan bireylere,

– Günlük 300 mg sitikolin verilmiş,

– 3 ay sonunda bellek testlerinde ve özellikle serbest hatırlama becerisinde iyileşmeler bildirilmiş.

Dikkat çekici nokta şu: Sitikolin verilen grupta, hem günlük yaşamı etkileyen unutkanlık şikâyetlerinde hem de objektif bilişsel testlerde bir iyileşme eğilimi gözlenmiş. Üstelik bu çalışmaların çoğunda ciddi yan etki bildirilmemiş; ilaç iyi tolere edilmiş.

SİTİKOLİN KİMLER İÇİN ANLAMI OLABİLİR?

Sitikolin, özellikle şu gruplarda hekimlerin gündemine daha sık geliyor:

– Ailesinde Alzheimer/demans öyküsü olan, unutkanlığı artan orta–ileri yaş bireyler,

– Yüksek tansiyon, diyabet, kolesterol yüksekliği gibi damar riskleri taşıyan ve buna eşlik eden bilişsel yavaşlama yaşayanlar,

– İnme (felç) geçirmiş ve sonrasında dikkat, hafıza, planlama gibi zihinsel işlevlerinde gerileme olan hastalar,

– Yoğun zihinsel performans gerektiren bir yaşam süren, “beyin yorgunluğundan” yakınan ileri yaş bireyler.

Ancak tekrar altını çizelim: Bu grupların hepsi için önce ayrıntılı bir nörolojik ve psikiyatrik değerlendirme, gerekirse nöropsikolojik testler, kan tetkikleri, görüntüleme yöntemleri yapılmalı; sitikolin de bu genel planın içerisinde, kişiye özel bir yer bulmalıdır.

SİTİKOLİN HANGİ BESİNLERDE BULUNUR?

Sitikolin doğrudan besinlerden elde edilmesi zor bir bileşik olsa da, vücutta üretimini destekleyen kolin ve fosfatidilkolin içeriği yüksek bazı gıdalar bu sürece katkı sağlar. Kahverengi pirinç, tam buğday ekmeği ve kinoa gibi tam tahıllar; mercimek, nohut, fasulye gibi baklagiller; fındık, ayçiçeği tohumu, soya fasulyesi ve soya bazlı ürünler önemli kaynaklardır.

Ayrıca dana karaciğeri, beyin gibi sakatatlar, kırmızı et, tavuk ve hindi eti, sardalya, ton balığı, somon gibi yağlı balıklar ile havuç, brokoli ve Brüksel lahanası da sitikolin üretimini destekler. Haşlanmış yumurtanın özellikle sarısı fosfatidilkolin açısından zengindir. Ayrıca sitikolin takviyeleri tablet veya kapsül formunda da bulunabilir. Fakat takviyeler mutlaka doktor kontrolünde kullanılmalıdır.

BEYNİNİZİ KORUMAK İÇİN 7 ALTIN ADIM

Bugün bildiğimiz gerçek şu: Alzheimer ve erken bunama riskini azaltmak için atabileceğimiz en güçlü adımların önemli bir bölümü yaşam tarzı değişikliklerinden geçiyor. Sitikolin gibi moleküller ise bu sürecin destekçisi olabilir.

Gelin, beyin sağlığımız için neler yapabileceğimize birlikte bakalım:

1. Tansiyonunuzu, kan şekerinizi ve kolesterolünüzü iyi yönetin.

Hipertansiyon, diyabet ve yüksek kolesterol, sadece kalbi değil, beyni de yoran sessiz düşmanlardır.

2. Hareket edin.

Haftada en az 150 dakika tempolu yürüyüş, hem damarlarınızı hem beyninizi korur. Egzersiz, yeni sinaptik bağlantıların oluşumunu destekler.

3. Beyninizi çalıştırın.

Yeni bir dil öğrenmek, müzik aleti çalmak, kitap kulübüne katılmak, bulmaca çözmek… Hepsi “bilişsel rezervinizi” güçlendirir.

4. İyi uyuyun.

Geceleri derin uyku, beyinde biriken toksik proteinlerin temizlenmesine yardımcı olur. Gece geç saatlere kadar ekran başında kalmaktan kaçının.

5. Sosyal kalın.

Yalnızlık ve sosyal izolasyon, demans riskini artıran önemli faktörler arasında. Aile, arkadaşlar, dernekler, gönüllü çalışmalar… Beyin, insan ilişkileriyle de beslenir.

6. İşitme ve görme sorunlarını ihmal etmeyin.

Zamanında kullanılan işitme cihazı, düzeltilmiş görme kusurları sadece günlük konforu değil, uzun vadede demans (unutkanlık) riskini de azaltabilir.

7. Hekiminizle beyin dostu tedavileri konuşun.

Gerekli durumlarda, sitikolin gibi bilişsel fonksiyonları destekleme potansiyeli olan tedaviler, hekiminizle birlikte yapacağınız planın bir parçası olabilir.

SON SÖZ: KADER DEĞİL, SEÇİMLERİN TOPLAMI

Alzheimer ve erken bunama, modern çağın en ürkütücü hastalıkları arasında. Ama bilim bize şunu söylüyor: Tüm vakaları önleyemesek de, önemli bir kısmını geciktirmek veya hiç ortaya çıkmamasını sağlamak mümkün.

Sağlıklı beslenme, hareket, kaliteli uyku, güçlü sosyal ilişkiler, kronik hastalıkların iyi yönetimi ve gerektiğinde hekiminizle birlikte planlanan beyin dostu tedaviler… Sitikolin de resimde, beynini korumak için ekstra bir adım atmak isteyenler için önemli bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor.

Unutmayalım: Beynimiz, ömrümüz boyunca bize eşlik eden en kıymetli organımız. Onu korumak, hem kendimize hem sevdiklerimize verebileceğimiz en büyük hediyelerden biri.



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img