Adanalı sanatçı Ferdi Tayfur, karaciğer ve böbrek yetmezliği tedavisi gördüğü hastanede 2 Ocak 2025 günü hayata gözlerini yumdu. Ünlü sanatçının ölüm haberi milyonlarca sanatsever gibi MHP Lideri Devlet Bahçeli’de de derin üzüntü yarattı. Devlet Bahçeli, “Kardeşim” diye hitap ettiği Ferdi Tayfur’un şarkıları gibi hatıralarının da sonsuza dek yaşaması için talimat verdi. Sarıçam Belediyesi tarafından 22 dönüm arazi üzerine inşa edilen Ferdi Tayfur Sanat Merkezi ve Müzesi’nin ilk etabı 20 Mayıs’ta açılarak sanat severlerin beğenisine sunuldu. Yoğun ilgi gösterilen merkez, kendi enerjisini üretmesi ve yağmur suyunu depolama gibi özellikleri barındırmasında dolayı doğa severlerden de tam not aldı.
“MÜCEVHER GİBİ PARLAMASINI İSTEDİK”
Sanat merkezi hakkında bilgi veren Sarıçam Belediye Başkanı Bilal Uludağ, “Türkiye’nin kıymetli bir değeri olan Ferdi Tayfur anısına inşa ettiğimiz kompleksi, genelde bir bütün, özelde ise geçmişi unutturmayacak ve geleceğe ışık tutacak anlar olarak ayrı ayrı planladık. Bu iki bölümü, sanatçının heykelinin yer aldığı bir meydanla birleştirdik. Onun ulaştığı zirveyi temsil etmesi için müzesini bir üst kota taşıdık. Böylece, müzemizin tıpkı bir mücevher gibi parlamasını istedik. 400 metrekare alanda kurulmuş olan müzede sanatçının 15 Kasım 1945’te Adana’da doğumu ile başlayan ve 2 Ocak 2025 tarihinde vefatına kadar olan yaşamından, sanat ve sinema başarılarından kesitler sunuldu” dedi.
HER YAŞA HİTAP EDEN MEKAN
Adana başta olmak üzere dünyanın dört bir yanından gelecek olan kişilere eşsiz bir müze deneyimi yaşatmak istediklerini söyleyen Uludağ, “Toplam alanı 22 dönüm olan proje, Ferdi Tayfur Sanat Müzesi, Emmioğlu Yazlık Sineması, Kır Çiçekleri Sanat Atölyesi, Nisan Yağmuru Müzik Kütüphanesi, Sabahçı Kahvesi Kışlık ve Yazlık Kafeteryası, 680 metrelik yürüyüş ve spor parkuru, 250 kişilik ‘Ben De Özledim’ gösteri alanı, ‘Ah Bir Çocuk Olsaydım’ parkı, biyofilik havuzları, dinlenme alanları ve çeşmesi ile 1. etabı tamamlandı. Ayrıca merkez kendi enerjisini üreten yağmur suyunu depolayan refah bir sosyal yaşam alanı sunuyor. 2. etabında ise 800 kişilik amfitiyatro ve 800 kişilik çok amaçlı salonları ile hizmet verecek” diye konuştu.
HER BASAMAK ONUN ULAŞTIĞI BİR ZİRVE
Ferdi Tayfur’un başarı hikayesini müzenin merdivenlerinde anlatmaya başladıklarını söyleyen Uludağ, “Ferdi Tayfur, gerçekten zorlu bir hayat hikayesine sahip. Çıraklıkta, çay bahçelerinde başlayan bu yolculuk, zirveye ulaşana kadar pek çok dönüm noktasından geçmiş. Biz de bu yolculuğu ziyaretçilerimize merdivenlerde yaşatmak ve anlatmak istedik. Merdivenlerin her basamağı onun hayatındaki bir dönüm noktasını, onun hikayesindeki bir durağı temsil ediyor. Merdivenlerde başlayan hikayeyle ziyaretçiler müze deneyimine de hazırlanmış olmakta. Bu yolculuk aynı zamanda müze içerisine bir dijital ekran vasıtası ile de anlatılmakta. Misafirimiz dijital ekranı hangi tarih aralığına getirir ise o dönemdeki olaylar ekranda beliriyor ve adeta zamanda yolculuk yapar gibi gelişen olaylara vakıf oluyor” dedi.
ORİJİNAL EŞYALARI, PLAKLARI VE DAHA FAZLASI…
Müzenin tasarlanmasının temelinde “Sanatçının hatırasını nasıl yaşatır ve onu yeni kuşaklara daha iyi nasıl anlatırız?” sorusuna yanıt aramak olduğunu söyleyen Başkan Bilal Uludağ, “Başlangıcında çileli, azim, istek ve çok çalışmayla başarıya doğru giden hayat grafiğini tüm detaylarıyla vermek istedik. Yanı sıra, bu verimli toprakların sanatta da verimli olduğunu Adana sanat tarihi kesitleri ile gösterelim istedik. Müzede gezerken, sanatçının hayatına dokunmuş orijinal eşyaları ile karşılaşmak, geçmişe yapılan büyülü bir yolculuk sunuyor. Birer obje olmaktan öte her biri sanatçının yaratıcılık ve serüvenine tanıklık etmiş bu kişisel eşyalar, ziyaretçilere onun ruhuna dokunma fırsatı veriyor. Vitrinlerde yer alan nadide plaklar ise zamanın ötesinden gelen ezgileri fısıldayarak eşsiz bir deneyim vaat ediyor” diye konuştu.
SADECE MÜZE Mİ? BİZCE BİR YAŞAM MERKEZİ
Geçmişi yaşatmanın en güçlü yolunun, onu yeni kuşaklara doğru ve etkili bir şekilde aktarabilmek olduğunu söyleyen Uludağ sözlerini şöyle tamamladı: “Çünkü bir miras ancak anlattıkça, paylaşıldıkça ve yaşatıldıkça var olur. Bu projede tam da bu anlayışlı hayata geçirildi. Geçmişin eşsiz ezgilerini geleceğe taşımak, kültürel hafızamızı canlı tutmak ve yeni nesillere ilham olmak için… Burası sadece bir müze değil bizce bir yaşam merkezi. Sanatçının hatırası yaşatmanın ötesine geçerek ziyaretçilerine huzur, sağlık ve sosyal bir yaşam alanında sunuyor. Müze bahçesinde bulunan 680 metrekarelik bir yürüyüş parkuru, sabah ve akşam saatlerinde spor yapmak isteyen misafirlerimiz için, doğanın yeşil tonlarının içinde temiz, huzurlu ve ferah bir atmosferde yürüyüş yapabilme imkanın da sunmakta.”