2016 yılının 15 Temmuz gecesinde yaşananlar, sanatla yeniden can buldu. En Uzun Gece adlı bu anlamlı proje, Türkiye’nin dört bir yanından gelen sanatçıların ortak emeğiyle o gecenin ruhunu gelecek kuşaklara taşıyor. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Fecir Alptekin, eserin perde arkasını bizlere anlattı.
– Fecir Hanım öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
– Sayın Cumhurbaşkanımızın takdirleriyle yedi yıl önce Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olarak ve kısa bir süre sonra da Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu üyesi olarak atandım. Hayatımın daha önceki evrelerinde de yaptığım işlerde odak noktam hep kültür sanat oldu. Gazetecilik yaptığım dönemde de, marka iletişimi alanında çalıştığım yıllarda da hep kültür sanat alanına ve projelerine öncelik verdim.
Nihayet bu konuda ülkemize, milletimize ve Cumhurbaşkanlığımıza hizmet edebilir noktaya gelmiş olmak benim için en büyük onur.
– En Uzun Gece projesinin fikir babası kimdir, nasıl hayata geçirildi?
– 15 Temmuz zaferini bir sanat başyapıtıyla ölümsüzleştirmek Sayın Cumhurbaşkanımızın büyük hayali, öngörüsü ve iradesinin sonucudur.
Bize ise bu hayalin peşinde var gücümüzle çalışmak kaldı. Tarihi olayları, kişileri, zaferleri anlatmak için pek çok yöntem var.
Belgeseller çekiliyor, kitaplar yayınlanıyor, bilimsel makaleler yazılıyor. Bunların hepsi tarihi bilgiyi aktarmakta birincil göreve sahip.
Ama olayın ruhunu gelecek nesillere taşımak için en güçlü yöntem duyguları yeniden canlandırmaktı.
Sanat da en önemli araç olarak burada devreye giriyor. Sanat yapıtları müzikle, şiirle, performansla bunu başarıyor.
HERKES BÜYÜK EMEK VERDİ
– Böyle bir oyuna İstanbul, Bursa, İzmir, Antalya, Çukurova başta olmak üzere çok geniş coğrafyadan 500 kişinin emek vermesi ve kısa sürede sahnelenebilmesi… Bu başarının sırrı nedir?
– Sırrımız bence herkesin bu eserin önemine inanması ve işe dört elle sarılması oldu. Gece gündüz demediler canla başla çalıştılar, sabaha kadar prova yaptılar, uyumadılar, eve gitmediler. Bütün bu güzide topluluklarımız ilk kez 15 Temmuz En Uzun Gece destanı için bir araya gelip ortak bir eser ortaya çıkardı. Kültür ve Turizm Bakanlığımız altında Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürümüz Tan Sağtürk ve Genel Müdür Yardımcısı Volkan Ersoy, CSO Şefi Cemi’i Can Deliorman, Güzel Sanatlar Genel Müdürü Ömer Faruk Belviranlı, Devlet Opera ve Balesi koreograflarımız Özgür Adam İnanç – Serbülent Biçer ve Dekor Kostüm Tasarımcısı Özgür Usta, Devlet Sahne Sanatları Topluluğu Yönetmeni Soner Satı yönetimindeki ekiplerimiz tarihi bir iş birliği örneği verdiler. Milli Eğitim Bakanımız Prof. Yusuf Tekin proje danışmanımız oldu. Gürkan Tanyaş ile Prof. İbrahim Sarıtaş tarafından yazılan ve Ali Otyam ile Aytuğ Ülgen tarafından bestelenen esere tüm kadrolarımızın gönülden inanıp dört elle sarılmasıyla bu başarı ortaya çıktı.
– Gerçek olaylara dayanan bir gösteri sahnelemek sanatçıları nasıl etkiledi?
– Dönemin Terörle Mücadele Daire Başkanı Turgut Aslan’ı canlandıran sanatçımız Umut Temizaş, özellikle Turgut Bey ile tanıştıktan sonra daha da büyük bir sorumluluk hissetmeye başladı ve çok etkilendiğini, duygusal olarak da yükünün arttığını hepimiz hissettik. Yine bestecilerimizden Aytuğ Ülgen “Kendimle muhasebesini yapıp inanmadığım tek bir nota yazmadım” dedi. Çalışırken iç dünyalarında neler yaşadıklarını idrak ettiğim önemli bir cümleydi bu… Bestecimiz Ali Otyam’ın da yazdığı müziklerin sahnedeki seslendirilişini hep gözyaşlarıyla izlediğine tanık oldum. Yönetmenimiz Bora Severcan her sahneyi adeta yeniden yaşayarak kurguladı, yine yapımcımız Volkan Severcan’ın baştan sona büyük duygusallık içinde olduğunu gördük. Açıkçası tüm ekip provalar boyunca çok ağladık.
ÖNEMLİ BİR DÖNÜM NOKTASI
– Bu temsili sadece bir sanat eseri olarak mı görüyorsunuz, yoksa ulusal hafızayı diri tutan bir miras mı?
– Çok güzel ifade ettiniz… En Uzun Gece ulusal hafızaya bir miras bırakmak, yakın tarihimize dair en önemli dönüm noktasını bir sanat eseri ile ortaya koymak amacıyla gerçekleşti. Kendi tarihimize ait bir zaferi ve kahramanlarımızı anlatan, yerli ve milli bir eser.
– İlk temsil sonrası oyundan başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve eşleri Emine Erdoğan olmak pek çok kişinin etkilendiğini öğrendik…
– Evet Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Hanımefendi gerçekten hem çok etkilendiler, hem eseri çok beğendiler. Onlar düşünüp önümüzü açmasa, destekleri olmasa bu çapta bir eseri ortaya çıkarmamız asla mümkün olmazdı. Yine devlet erkanından, bakanlarımızdan, vekillerimizden, televizyonları başında geceye ortak olan izleyiciden olağanüstü beğeni yorumları aldık. Tabii herkes açısından en öne çıkan ortak nokta, gözyaşlarımız oldu.
– Projede sayısız isim var. Ama şahsi olarak dikkatimi en çok çeken isim Turgut Aslan… Tanışma ve temsil üzerine sohbet etme fırsatınız oldu mu?
-Turgut Bey ile zaten tanışıyorduk ama bu proje vesilesiyle ekip olarak ziyaretine gittik. Elini öptük, helallik aldık. Kızı Buhara da bu görüşme sırasında yanımızdaydı. Turgut Bey böyle bir eserin gerçekleşmesinden ötürü gerçekten çok mutlu oldu. “Çocuklar 15 Temmuz’u unutturmayın!” deyişini de ayrıca hiç unutmayacağım.
– Temsilin ertesi günü sabah uyandınız, ilk aklınıza geleni hatırlıyor musunuz?
– O gece temsil sırasında çok heyecanlıydım. Çıkışta müthiş yorumlar ve tebrikler alsak da, insan mükemmeliyetçi bir yapıya sahip olunca zor ikna oluyor. Eve gidip televizyondan tekrarını izledim, işte o zaman “Tamam” dedim. Ertesi sabah da “Çok şükür, alnımızın akıyla bu tarihi görevin altından kalktık” diyerek uyandım. Ekiplerimizin bu heyecanı ve birlik ruhuyla, bundan böyle milletimize yeni eserler kazandırmak tabii ki en büyük hedefimiz.
TURGUT ASLAN ÖNEMLİ BİR İSİM
– Hangi sahne sizi en çok etkiledi?
– Turgut Aslan’ın kalkışma haberini ilk aldığı, kızıyla telefon görüşmesi yaptığı, fonda “Tasalanma Yiğidim” sesini duymaya başladığımız sahne… Ömer Halisdemir’in şehit olup cennette Çanakkale şehitleri tarafından karşılandığı sahne… Halkın Mehmet Akif Ersoy dizeleriyle “Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz” diyerek 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne çıktığı sahne… Aslında eser boyunca duygulanmadığım tek bir an yok, ama bunlar en çok etkilendiklerim.