Sporcu anne babanın çocuğu olan Ersu Şaşma’nın hayatı, gittiği spor lisesinde değişir. Bir öğretmeninin yönlendirmesiyle yatkınlığı olan sporda sırıkla atlama branşını seçen Şaşma, müthiş disiplini ile kısa zamanda önemli yol kat eder. “Başarımın arka planında çok çalışmak, disiplin ve fedakarlık var” diyen Şaşma; kulübü Fenerbahçe gibi ailesinden aldığı desteğin altını hep çizer.
İsmini ilk olarak 2020 Olimpiyatları’nda sırıkla atlamada finale kalarak duyurur. Şu an alışmalarını, doğum yeri olan memleketi Mersin’in sıcak ikliminden dolayı Almanya’nın bir kasabasında Alman antrenörü ile sürdürüyor. Geçtiğimiz hafta Macaristan’daki 19. Dünya Atletizm Şampiyonası’nda sırıkla atlamada 5.75’lik derecesiyle finalde yarışan Ersu Şaşma için dileğimiz kendisinin hep kürsülerde olması…
– Almanya’nın Rottach-Egern kasabasında geçen ayki atletizm organizasyonunda 5.90 atlayarak 2024 Olimpiyatları için kota almayı başardın. Bu arada Büyükler Türkiye rekorunu kırmanın bir önemi bile kalmadı. Müsabaka öncesi böyle tarihi bir atlayış yapacağını düşünüyor muydun?
– Her yarış benim için yeni bir rekor ve ilerleme fırsatı. Sezonun ilk yarışlarından olması sebebiyle belki diyorduk ama dediğim gibi her yarışta ilerleme kaydetmem çok da sürpriz değil.

– En çok sorulan soruya gelelim. Sırıkla atlama sporuna nasıl başladın, başlarken ilk hedefin neydi?
– İkiz kardeşimle beraber gittiğimiz spor lisesinde beden eğitimi dersi öğretmenimiz Alparslan Yelçe bize atletizmde bir deneme yaptırdı. O sırada biz basketbol oynuyorduk. Sonrasında beni İbrahim Halil Çömlekçi Hocamla tanıştırdı. Hocam da benim bu branşa yeteneğim olduğunu keşfetti ve birlikte gittikçe büyüyen hedefler koyup, ulaşmak için çok sıkı ve disiplinli çalışmaya başladık. Başladığımda ilk hedefim Türkiye rekorlarını kırmaktı.
– Anne babanın farklı spor dallarıyla uğraşmış olması, sana ne gibi artılar getirdi?
– Onların spora bakış açısı, kardeşim ve benim için yeteneklerimiz doğrultusunda bir yola girmemizi sağladı. Yani hayatın sadece akademik başarıda değil, yetenek sahibi olmanın da önemli olduğunu ve bu yeteneği çok çalışarak geliştirip başarılı olabileceğimizi bize anlattılar.
– Şu an çalışmalarını Almanya’da sürdürüyorsun. Neden orayı tercih ettin? Orada olmanın artıları ve eksileri neler?
– Antrenörümün evi burada bu sayede ev konforunda antrenmanlarımı yapabiliyorum. Ayrıca hava durumu şu anda daha uygun ve katıldığımız ve katılacağımız yarışlara ulaşım buradan daha rahat oluyor.
– Sırıkla atlama; çok farklı sporun içinde olduğu bir dal. Bunlara nasıl hazırlanıyorsun?
– Evet, sırıkla atlama branşı içinde koşu, sıçrama ve cimnastik antremanları içeriyor. Atletizm içinde en çok tekniğe sahip olan bir branş benimki. Antrenmanlarda her bir teknik için ayrı ayrı çalışmalar yapıyorum.

F.BAHÇE’DE OLMAKTAN GURURLUYUM
– Ani bir şekilde antrenörünün hayatını kaybetti! Bunun altından nasıl kalktın?
– Evet bu ani kayıp beni çok derinden etkiledi. Çünkü İbrahim Halil Çömlekçi Hocam benim için sadece bir antrenör değildi. Aramızda çok sağlam ve sahici bir bağ kurulmuştu. Bu üzüntümü, hocamın eşi Çiğdem abla ve ailem için ayağa kalkıp en iyisi olmak üzere çabalamak amacıyla aştım. Bu acı verici kaybı ben azme çevirip rekorlar kırdım. Ama içimde yarattığı boşluk her zaman orada olacaktır. Merhum İbrahim Hocamla hayal ettiklerimizi, gerçekleştirmek için elimden geleni yapıyorum. Burada kulübüm Fenerbahçe’nin de her an ve her anlamda yanımda olduğunu belirtmek isterim. Böyle köklü ve büyük bir kulübün sporcusu olmak, bazen hayatınızı kolaylaştırdığı gibi, açılmayan kapıların da açılmasını sağlıyor. Futbol gibi diğer sporları da destekleyen Fenerbahçe kulübünün sporcusu olmaktan gurur duyuyorum.
– Ne izliyor, dinliyor, okuyorsun?
– Şu aralar Starwars serisinin dizi yapımlarını izliyorum. Genellikle çizgi roman okuyorum. Müzik olarak yabancı ve Türkçe pop ve R&B dinliyorum.
– 2020 Tokyo Olimpiyatlarına katılarak tarih yazdın. O günden bu yana neler değişti senin için?
– Orada olmak çok büyük bir deneyimdi benim için. Her sporcunun hayali ve hedefi olan bir yarışta olmak gurur verici. O günden bu yana 2024’te kürsüde olmak için çalışıyorum. Hayatımda daha sıkı ve programlı çalışmaktan başka değişen değişenler, Avrupa ve Dünya klasmanındaki yarışlardan teklif gelmesi diyebilirim.

– Orada fizyoterapist, doktor, beslenme, psikolog desteği alıyor musun?
– Fizyoterapist desteği alıyorum. Bana uygun egzersiz programı yapıyor ve uyguluyoruz.
– İnternetteki yorumlarda gözlüğünün sana bir karizma kattığı konuşuluyor. Gözündeki rahatsızlık nedir, sıçrarken düşse ne olur?
– Gözümde uzağı net görememe bozukluğu olan miyop var. Gözlüğüm spor yapanlar için tasarlanmış özel bir gözlük, o yüzden düşme sıkıntısı yok.
– Başka bir spor yapsan hangisini seçerdin?
– Basketbol seçerdim.
– Seni en çok etkileyen Türk sporcu kim?
– Beni etkileyen Türk sporcu yok.
– Almanya’da gece yattın? “Ben ne arıyorum burada” dediğin oluyor mu?
– Hayır hiç öyle bir duyguya girmiyorum. Çünkü hedeflerim için burada olmam gerektiğini biliyorum.
– Röportajı güzel kapatalım: 2024 Paris Olimpiyatları deyince gözünde neler canlanıyor?
– Çok güzel şeyler… Yarıştan sonra boynumda madalyayla kürsüde olduğum görüntü gözümün önünde.

ÇOCUKLARINIZI İYİ GÖZLEMLEYİN
Ersu Şaşma’yı rahatsız etmemek için daha çok annesiyle konuşuyorum. Gayet bilinçli bir insan ve ama geçen haftaki son yarışta “5.75’i atladı” diye sevinçle mesaj attığımda “Ben sonra seyredeceğim” yanıtını yolladı. Arayınca anlattıkları çok kıymetliydi. Kendisinden görüş istedim, genç anne- babaların kulağına küpe olmalı:
“Sporcu annesi olmak bence çok keyifli ve bir o kadar da heyecan verici. Çünkü bu adrenalin her zaman beni canlı tutuyor. Aynı zamanda sorumluluklarımın farkında olarak oğlumun beslenmesi, sağlığı ve psikolojisi ile de ilgileniyorum. Ama bu yoğun tempodaki heyecan bazen dayanması güç sınırlara ulaşıyor, bu durumda oğlumun atlayışlarını kimi zaman seyredemiyorum. Bu yoğun enerjinin Ersu’yu olumsuz etkilemesini istemiyorum. Oğlumun başarısının temelinde yetenek, devamında da çok çalışması var. Biz de ailece ona elimizden geldiğince destek olmaya, manevi yönden tamamlamaya çalışıyoruz. Mümkün olan her yarışta yanında olmaya gayret ediyoruz. Bana düşen bir anne olarak, oğlumun her anlamda eksiksiz olması için elimden geleni yapmak. Bu durum beni çok mutlu ediyor ve oğlumla her durumda gurur duyuyorum. Annelere tavsiyem çocuklarını iyi gözlemleyip, bilinçli bir şekilde yetenekleri doğrultusunda destek vermeleridir. Olimpik anne olmak, her duyguyu anlar içinde yaşamak demek. Sevinç, gurur, endişe, korku, heyecan karışık bir şekilde yaşanıyor.”


















