Dünyanın ‘büyük bir köy’e dönüştüğü, daha çok iletişimcilerin başvurduğu bir görüş. Oysa bu süreç, çölleri/dağları/ denizleri aşan tüccarlarla başladı. Teknolojinin yardımıyla birlikte iş, e-ticarete kadar vardı. Sonunda da haritada yerini bile bilmediğiniz bir ülkede patlayan bir bomba, sanki olay yanı başımızda olmuş gibi özellikle şirketlerin iş planlarını alt-üste eder hale geldi. Orta Çağ‘ın denizcileri, Macellan‘ın gemisine bir daha evlerine geri dönüp-dönmeyeceklerini bilmeden atladılar belki fakat bir sürü bilinmeze karşılık, hayalleri ve hedefleri vardı. Tıpkı bugünün ihracatçıları gibi. Yoksa Türkiye, küresel risklerin giderek derinleştiği, böylesi bir belirsizlikler ortamında ihracatını nasıl sürekli artırabilirdi.
Evet, ekonominin en heyecanlı haberlerini aldığımız alan, ihracat. Son 20 yılda rekor üstüne rekor kırarak öylesine nefes nefese takip ettiğimiz bir performans ki; bırakın birer haftalık bayram tatillerini, bir günlük resmi tatilin bile aylık ihracat rakamlarına etkisi kayda değer. Biraz da bu yüzden olsa gerek, yolu Türkiye İhracatçılar Meclisi‘nin (TİM) İstanbul’daki genel merkezine düşenleri ilk olarak, anlık ihracat rakamlarımızı gösteren bir sayaç karşılar. İlgili ilgisiz herkesin gözü girişte tepede asılı bu sayaca mutlaka takılır. Böylece o günkü ihracat rakamının yanında, yıllık ihracat hedefimize ne kadar kaldığını da ister istemez bir anlık bakışla görürsünüz. Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat ile INBUSINESS Dergisi için röportaj yapmak üzere TİM genel merkezine girdiğimizde bizi de ilk karşılayan işte bu sayaç oldu. Ve sohbetimizin açılış konusu da 2025 yılı ihracat hedefiydi doğal olarak. Bakan Bolat elindeki ilk 8 aylık veriler ve son 4 aya ilişkin beklentilere bakarak bu yılın 390 milyar dolarlık ihracat hedefini yakalayacaklarından emin ifadeler kullandı. Bunun üzerine ‘390 milyarı aşar mıyız, mesela 400 milyar doları görür müyüz‘ diye sorduk. Bolat umutluydu ama yine de temkinli konuştu ve “Son zamanlarda bu soru bizim de aklımızdan geçiyor. İşler bir tek bizim büyümemize kalsa olur. Öte yandan küresel ticareti etkileyen belirsizlikler giderek artıyor, riskler derinleşiyor. Bütün bunlar attığımız adımlarda çok tedbirli ve söylemlerimizde de çok temkinli olmamızı gerektiriyor. Bütün ihracatçı ailesi olarak yıl sonuna büyük bir sürpriz yapmayı 400 milyarı yakalamayı biz de çok istiyoruz” demeyi tercih etti.
İhracatçıların kur seviyesinden ve beraberinde getirdiği rekabet güçlüklerinden şikayet ettiklerini hatırlattığımızda ise Bolat, “Kuru sürekli artırarak, TL’yi devalüe ederek rekabetçi olmamız mümkün değil. Biz ekonomiye bir bütün olarak bakıyoruz. Ekonomik dengeleri bu pencereden takip ediyoruz” dedi. Enflasyonla mücadele kapsamında fiyat istikrarına destek, ticari diplomasi, büyümede ihracatın payını artırmak, dış ticaret dengesini sağlamak ve sahtecilikle mücadele gibi geniş bir faaliyet alanında son derece kritik bir gündemi yöneten Ömer Bolat, 2025 performansının yanı sıra ABD ile gümrük tarifeleri müzakerelerinin detaylarına, yeşil mutabakatın gerektirdiklerine ve 2026’ya nasıl hazırlandıklarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Bolat’ın bu samimi röportajının yanı sıra INBUSINESS eylül sayısında ihracata yönelik çok özel bir de araştırma yer alıyor. Global ticaretteki payını yüzde 1’in üzerine çıkarmayı başaran Türkiye’nin 10 yıllık ihracat performansını sektörler ve şirketler açısından inceleyen bu araştırmada 1000 ihracatçının performansları baz alındı. Ortaya Türkiye’nin ihracat yolculuğunun 10 yıllık fotoğrafı çıktı.