Karadeniz’in kalbinde bir festival molası Samsun

spot_img


Dünyanın en büyük festivali Türkiye Kültür Yolu Festivali dördüncü yılında da yoluna doludizgin devam ediyor. Bu yıl 20 şehre çıkan ve şimdiye dek Adana, Manisa ve Şanlıurfa’nın ev sahipliği yaptığı festivalin dördüncü durağı Samsun…
Bağımsızlığımızı kazanma noktasında milli mücadele ruhunun ilk kıvılcımlarının çaktığı Samsun, tarihiyle, doğasıyla ve lezzetleriyle bambaşka bir hikâye anlatıyor bize. Karadenizin en kalabalık şehir olan Samsun, eğitim, sağlık, sanayi, ticaret, ulaşım ve ekonomi açılarından geliştiği için bölgenin başkenti olarak anılıyor.

SADECE BİR MÜZE DEĞİL

Gezinize, Cumhuriyet tarihimiz için anlamı çok büyük bir yerden Bandırma Vapuru ve Milli Mücadele Parkı Açık Hava Müzesi’nden başlayabilirsiniz. Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıktığı geminin birebir replikası olan Bandırma Vapuru’nda, balmumu heykeller ve bilgi panolarıyla geçmişin izlerini sürerken, atalarımıza milli mücadele kahramanlarımıza bir kez daha minnet duyuyoruz. İçeride Atatürk’ün yatak odasının sergilendiği bölümde şahsına ait radyoyu, beylik silahını ve çeşitli özel eşyalarını da görmek mümkün. Burası yalnızca bir müze değil; bir milletin ayağa kalkışının ilk adımı.

SAVAŞÇI KADINLARIN RUHU

Yolculuğunuz, tarihin sessiz tanığı Göğceli Camii ile devam edebilir. 13. yüzyıldan kalma, çivisiz ve tamamen ahşap bu yapı, sizi zamana karşı ayakta duran bir mimarlık harikasıyla buluşturuyor. Sonra rotanızı Amisos Tepesi’ne çevirebilirsiniz. Teleferikle yükselirken, Karadeniz’in eşsiz maviliği altında uzanan Samsun ayaklarınızın altına seriliyor.

Tepede Pontus Krallığı’na ait tümülüs mezarlarını gezerken, hemen yanındaki tematik Amazon Köyü ise antik dönem kadın savaşçılarının ruhunu yaşatıyor.

DOĞANIN KALBİNE: KIZILIRMAK DELTASI

Biraz huzur, biraz sessizlik arıyorsanız adresiniz belli: Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti. Yüzlerce kuş türüne ev sahipliği yapan bu sulak alanda doğanın senfonisiyle baş başa kalmak, en dingin anlarınızdan birini yaşatabilir. Özellikle gün doğumunda delta, bir ressamın paletinden çıkmış gibi büyüleyici.

Vezirköprü’de yer alan Şahinkaya Kanyonu Tabiat Parkı da gezi rotasının olmazsa olmazı. Ayvacık’taki Türkiye’de göl üzerine kurulan ilk köprü olma özelliğini taşıyan Eynel Köprüsü de yerli ve yabancı turistlerin gözdesi…

Terme’deki Mavi Bayrak ile ödüllendirilen Miliç Çamlığı da denize girmek isteyenler için birebir. Kendinizi Karadeniz’de değil de Akdeniz sahillerinde hissedebilirsiniz.

NOSTALJİ İLE MODERNİZM BİR ARADA

Şehrin merkezine döndüğümüzde Saathane Meydanı, nostaljiyle modernliği bir araya getiriyor. Restore edilmiş Osmanlı mimarisiyle çevrili bu meydan, sokak sanatçıları, kafeleri ve hediyelik dükkânlarıyla adeta yaşayan bir açık hava sahnesi. Ardından Samsun’un geçmişine tanıklık etmek için Kent Müzesi’ne uğrayıp, şehrin belleğiyle yüzleşmek mümkün.

Neticede konserlerle, tiyatro oyunları, atölyeler ve çocuk etkinlikleriyle 29 Haziran’a kadar renklenecek şehirde kültür turu yapınca, Samsun’un sadece gezilecek değil yaşanacak yer olduğunu da hafızanıza not ediyorsunuz.

PİDELERİN KOKUSUNA KAYITSIZ KALMAK İMKÂNSIZ

Peki, bu kadar gezip temiz hava aldıktan sonra iyi bir yemeği hak etmediniz mi? İlk durak elbette Bafra pidesi. İncecik hamuru, bol malzemesi ve taş fırının o güzel kokusuyla ister kapalı, ister açık; kıymalı ya da kaşarlı… Ne seçerseniz seçin, pişman olmuyorsunuz. Ardından, özellikle yerel lokantalarda bulabileceğiniz kaz tiridi, farklı ve geleneksel bir tat olarak akıllarda kalıyor. Tatlıya geldiğimizde, Bafra nokulu karşımıza çıkıyor. Ceviz, üzüm ve tarçınla hazırlanan bu lezzetli atıştırmalık, çayla harika gidiyor. Bir diğer durak: Tekkeköy yoğurdu. Doğallığıyla öne çıkan bu yoğurt, hem sade hem ballı haliyle denenmeli. Tabii Karadeniz fındığıyla yapılmış tatlılar da listenin sonunda değil başında olmalı!



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img