Kendimi suya bırakınca yüzebildiğimi fark ettim

spot_img


Yeni kuşaklar için 17 yaşında evlenme fikri korkunç değil mi? Dilek Çetinkaya erken evliliği sonrası iki çocuk annesi oldu. 18 yılın sonunda saygı ve sevginin bittiğini anlayan anne, çocukları için daha sevgi dolu bir yuva sağlamak adına evliliğine son verdi.

Aradan 18 yıl geçti ve şimdi “Kendi ayakları üzerinde duran iki kızım var, onlar benim gururum” diyor. Bir nevi ikinci bir hayata başlamış Dilek Çetinkaya, televizyon izleyip zaman öldürmektense yeni şeyler öğrenmeye meraklı, üretmeye sevdalı bir kadın. Boyun eğip kaderine razı olanlardan değil, bugün yeni ne yapabilirim derdinde ilham veren bir kadın…

– Dilek Çetinkaya kimdir, sizi tanıyabilir miyiz?

– İstanbul Bakırköy doğumluyum. Bulgaristan kökenliyim ve bununla gurur duyuyorum. 17 yaşında evlenip 18 yaşında ilk evladını kucağına almış biriyim. İki kızım var, çocuklarımla birlikte yaşıyorum. İkisini de kendi ayakları üzerinde durabilecek şekilde yetiştirdim.

Birisi harika pastalar yapan bir şef, diğeri dublaj sanatçısı. 18 sene evli kaldıktan sonra eşimle yollarımızı ayırmaya karar verdik. Bazı nedenlerden dolayı ayrıldık. Saygı bitince sevgi de yetmiyor.

– İki çocukla yaşam kolay olmamıştır…

– O süreçte psikolojik bunalıma girdim. Ayakta kalmaya çalıştım. Sonrasında ailem beni yanına aldı orada yaşamaya başladım. Çünkü sağlık olarak tükendim. Altı yılda anca toparlandım. Çocuklarım ve annemle beraber umreye gitmek istiyordum. Böyle bir hevesim ve sözüm vardı. Ancak annem o sırada vefat etti. Yaşadıklarıma bir de anne acısı eklendi. Bir sene sonra anneme söz verdiğim için onun adına bir hoca alıp ve çocuklarımla umre yolculuğumuza çıktık. Hayatım orada yeniden başladı, dirildim diyebilirim.

– Neler değişti hayatınızda?

– Kocamdan ayrıldığım evi yeniledim. Kırdım, döktüm yepyeni bir hale soktum. Benim için bir tür terapi gibiydi. Sonrasında sosyal medyada “kendi evinin mimarı” diye sayfa açtım, baya bir yankı uyandırdı. Yolda beni görüp tanıyanlar oluyordu, resim çektiriyor hatta benden evlerinin tasarımı için fikir alıyorlardı. Bir süre sonra mobilyacılardan iş teklifi almaya başladım. Onların mimarlarıyla iş birliği yapmamı istediler. Bu şekilde 6 yıl çalıştım.

– Gelelim yat kaptanlığına…

– Kızım Çağla’nın 30’uncu yaş gününde sekiz saatlik bir yüzme programı planlıyorduk. Kalabalık bir kız grubu olduğumuz için kadın kaptanla daha rahat edeceğimizi düşünerek arayışa başladık ama bulamadık.

O zaman neden hiç kadın kaptan yok diye düşündüm. Sonrasında bu işler nasıl oluyor, okulu var mı, prosedür nasıl, ne yapılabilir diye araştırdım. Heveslendim baya. Bir okul buldum. Eğitim aldım ama sudan çıkmış balık gibiydim.

Öğrendiklerimi pekiştirebilmek için sağda solda beni çalıştıracak eğitmenler buldum. İlk seferinde balıkçı teknesiyle başladım. Gece dondurucu soğukta çıktım denize. Tekne kullanmanın verdiği heyecan ve mutlulukla, çığlık ata ata ilk turumu tamamladım. Sonra iki hafta hasta yattım ama çok eğlenceliydi. Haliç, Yenikapı, Ataköy Marina, Yalova, Eminönü, Beylikdüzü.. Her yerde talim yapa yapa kendimi belirli seviyeye getirdim. Şimdi hem kendim sürüp tecrübemi artırıyorum, hem de isteyen kadın gruplarıyla boğaz turları yapıyoruz. Takipçilerim bana merakla soruyorlar, ‘Biz de kaptan olabilir miyiz?’ diye. Onları elimden geldiğince en doğru şekilde yönlendirmeye çalışıyorum. Bir kadının mesleği olması çok önemli, birbirimize ilham vererek destek oluyoruz.

– Tekne almayı düşünmüyor musunuz?

– Şu an değil, prosedürleri ağır. Mutlaka bir kaptan daha olmalı. Şu anda pişme yolundayım, tecrübe bu işte çok önemli. Sonrası için hayallerim çok var tabii ki.


DENİZİ BİLMEDEN OLMAZ

– Kaptan olmadan önce deniz ile aranız nasıldı?

– Daha önce yüzemezdim, havuza girer kenarlara tutunarak yüzerdim. Tek elim boşta kalırsa kendi kendimi boğuyordum. Sonra yavaş yavaş havuzdan denize çıktım, yüzmek için çabalıyordum. Öğrenmeyi çok istiyordum. Sonra kollarımı serbest bıraktım, kendimi de suya bıraktım. Baktım, durabiliyorum. Yani şunu gördüm, insan ne kadar çok çırpınırsa o kadar batıyor. Bu benim hayat felsefem oldu. Sonra yüzmeye başladım. Sonuçta denizi bilmeden kaptan olamayız.



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img