Kimse bizim fakirhaneyi görmesin! – Cumartesi Sabah Haberleri

spot_img


Misafir ağırlamak, Türk kültürünün temel taşlarından biridir. Evlerimiz; sofraların kurulduğu, kahkahaların atıldığı, anıların biriktirildiği kutsal alanlardır. Ancak artık o sofralar eskisi kadar sık kurulmaz oldu. Sebebi ne sağlık ne de ekonomi… Son dönemde adını sıkça duymaya başladığımız yeni bir psikolojik olgu: ‘Ev Utancı Sendromu’ Instagram’da ışık oyunlarıyla parlatılmış salonlar, TikTok’ta “estetik mutfaklar” etiketiyle paylaşılan lüks ev turları… Tüm bu kusursuz görüntüler, ekran başındaki milyonlarca kişide yetersizlik duygusu uyandırıyor. Özellikle gençler ve yeni evli çiftler arasında hızla yayılan bu his, ilişkilerde gerginliğe, aile bağlarında zayıflamaya ve hatta sosyal izolasyona neden oluyor. Sosyal medya, gösterişe dayalı ev kültürünü yücelttikçe, bu imajlara erişemeyen bireylerde değersizlik duygusu oluşuyor. Çiftler, sosyal medyada gördükleri “düğün evleri” ya da “lüks yaşam alanları” ile kendi gerçeklikleri arasında kıyaslamaya giriyor. Konuyu değerlendiren Uzman Klinik Psikolog Beldem Sekban’a göre bu kıyaslamalar ev içerisindeki iletişimi bozuyor diyor.

‘ARKADAŞIM GELİRSE EVİMİ KÜÇÜMSER’

Sosyal medyada gördüğümüz evlerin çoğunun kurgu olduğunun altını çizen Sekban durumu, “Profesyonel ekiplerle düzenlenen, filtrelerle süslenen bu ev turları, izleyici tarafından gerçek sanılıyor. Gerçek hayatta bu görüntülere ulaşamayan çiftler arasında ‘Bende neden yok?’, ‘Bizimki neden böyle” gibi düşünceler başlıyor. Tartışmalar artıyor, çiftler birbirine yabancılaşıyor. Hatta bu durum, evliliklerin yıkılmasına kadar varabiliyor.” Şeklinde yorumluyor. Araştırmalar, özellikle 18-30 yaş arası gençlerde “ev utancı” nedeniyle misafir ağırlamaktan kaçınma eğiliminin arttığını ortaya koyuyor. Sekban, bu duygunun gençleri ailelerinden bile uzaklaştırdığını söylüyor: “Evini yetersiz gören genç, arkadaşlarını davet etmiyor. Fakir yaftası yemekten, alay konusu olmaktan korkuyor. Sonunda evden uzaklaşıyor, sürekli dışarıda vakit geçirmeye başlıyor. Aile bağı zedeleniyor. Yalnızlaşan genç, türlü manipülasyonlara açık hale geliyor. Çocuk yaşta suça karışmalar, madde bağımlılığına yatkınlık, şiddete meyil artıyor.”

KABUL GÖRMEK İSTİYORSAN SEN DE AL

Sosyal medya baskısı yalnızca ruh sağlığını değil, ekonomiyi de etkiliyor. Uluslararası araştırmalara göre kullanıcıların yüzde 70’i, sosyal medyada gördüğü yaşam alanlarına özenerek gereksiz ev alışverişi yapıyor. Türkiye’de de bu eğilim özellikle yeni ev kuran çiftler arasında dikkat çekiyor. Kabul görebilmek için evini sürekli “yenilemeye” çalışan ve fenomenlerin paylaştıkları linkler arasında kaybolup giden gençler, finansal açıdan zorlanıyor. Bu da çiftler arasında yeni bir gerginlik konusu haline geliyor.

‘EVİNİ SEVMEYEN KENDİNİ SEVMEZ’

Psikolojik sıkıntıların yalnızca ev ile sınırlı kalmadığını söyleyen Sekban, “Ev ile başlayan zorbalık bununla bitmiyor. Evini, eşyalarını beğenmeyen kişiler bir süre sonra kendilerinde de kusurlar bulmaya başlıyor. Yaşanan yalnızca estetik bir sorun değil, aynı zamanda kişisel benlik algısını zedeleyen bir psikolojik kırılma. Meydana gelen bu kırılmalar sonrası kişiler estetik operasyonlara meyil etmeye başlıyor. Eski eşyalarından kurtulurcasına kendi görüntülerinden uzaklaşıyorlar” açıklamasında bulunuyor.


EVLERİMİZİ KENDİMİZ İÇİN ŞEKİLLENDİRMELİYİZ

Uzman Psikolog Beldem Sekban, çözümün sadece ekonomik değil, duygusal bir dönüşüm olduğunu vurguluyor. “Ev bir yarış sahnesi değil; huzur, aidiyet ve anıların evidir. Evlerimizi ekranlar için değil, kendimiz için şekillendirmeyi öğrenmeliyiz.” Diyen uzman çözüm önerilerini ise şöyle sıralıyor:

Gerçekliği unutmayın: Sosyal medyada gördüğünüz evler birer vitrin, yaşanmışlık değil.

Kıyaslamayın: Her evin hikâyesi farklıdır.

Kendinize özgü kılın: Küçük dokunuşlar, büyük fark yaratır.

Gösterişe değil huzura odaklanın.


SOSYAL MEDYA TALEPLERİ YÖNLENDİRİYOR

İç mimar Oğuzcan Kılıç: “Son dönemde özellikle sosyal medya ile başlayan akımlar sonrası iç mimarlara olan talep arttı. Çünkü kişiler hayal ettikleri şık fakat konforlu tasarımlara, renk uyumlarına ve mobilyalara kendi çabalarıyla ulaşmakta güçlük çekiyorlar. İsteklerini doğru biçimde ifade edemeyip ustalarla anlaşma sorunları yaşıyorlar. Bu durumda da bizlere çok iş düşüyor. Tabi bizden istenen tasarımlar yaşlara göre farklılık gösterse de hepsinin ortak bir özelliği var. O da evin içerisinde ‘story’ paylaşabilecekleri bölümler… Kahve köşeleri, aynalar, kitap okumak için ışıklı alanlar… O yüzden sosyal mecralarda gördükleri ve beğendikleri paylaşımların ekran görüntülerini bizlere getiriyorlar ve benzerlerini evlerine uyarlamamızı talep ediyorlar.”



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img