KKTC seçimleri: Yanlış alarm mı, yeni imkân mı?

spot_img


Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti‘nde Tufan Erhürman Cumhurbaşkanı seçildi. Kendisini tebrik eder, Kıbrıs Türkü için hayırlı olmasını dilerim.

Seçim sonucu doğal olarak dikkatleri Erhürman’ın politik çizgisine çekti. Kendisinin, hizmetleri için teşekkür borçlu olduğumuz selefi KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’dan önce başbakanlık yaptığını ve o dönemde de Türkiye‘yle yakın ilişkiler kurmaya çabaladığını görmek gerekiyor.

Seçime yakın açıklamalarına baktığımızda da benzer bir tema görüyoruz aslında. Örneğin, “İki eşit kurucu devlet, iki bölge olacak ve bu iki toplum kendi devletlerindeki yetkileri egemence kullanacak. Kimse karışamaz” sözlerini ele alalım. Bu ifadeler, Rum tarafının yıllardır dayattığı “tek egemenlikli federasyon” formülüne kapıyı kapatan “iki eşit kurucu devlet” paradigmasına işaret ediyor. Yani Erhürman, Türkiye’nin son yıllarda dile getirdiği “egemen eşitlik” tezini şu modelle savunuyor: İki halk, iki bölge, iki yapısal egemenlik ve zorunlu ortaklık değil, rızaya dayalı siyasi denge.

Belirtmek gerekir ki seçim sonuçları bu sebepten ötürü Rum medyasında da sevinçten çok buruk bir tedirginlikle karşılandı. Kathimerini, “Eski masaya dönmeyecek biriyle karşı karşıyayız” diye yazdı. Fileleftheros, “Federasyon der ama Türk tarafının devlet statüsünü fiilen kabul ettirmeye çalışır. Bu bizi köşeye sıkıştırabilir” diyerek endişesini açık etti. Politis ise, “Ne Tatar gibi Ankara’nın sözcüsüdür ne de Akıncı gibi tavizkâr. Eşit egemenlik talebini müzakere masasına taşıyacaktır” imalarıyla onu kategorize etti.

Erhürman’ın seçim gecesi yaptığı açıklama da bu anlatıyı tamamladı:

“Türkiye ile istişare etmeksizin Kıbrıs’ta bir dış politikanın belirlenmesi bugüne kadar hiç söz konusu olmadı. Benim dönemimde de asla söz konusu olmayacak.”

Bu cümle de Lefkoşa’nın, Ankara’dan bağımsız bir maceraya atılmayacağını teyit ediyor diyebiliriz. Nitekim eski Cumhurbaşkanı Akıncı ile çok mesai yapmış olan Cumhurbaşkanı Erhürman, o maceraperestliğin zarardan başka bir şey getirmediğini bizzat yaşayarak görmüştü.

Yunan basını da konuya Rum basınından farklı bakmamış. Ta Nea, “Ankara’dan kopmaz ama Ankara’dan bağımsızmış izlenimi yaratabilir” diye yazdı. Yunan Kathimerini ise “İki devlet modelini uluslararası hukuk diliyle meşrulaştırmaya çalışacak bir lider geliyor” diyerek asıl korkuyu ifşa etmiş.

Erhürman’ın “Bu adada enerji, güvenlik ve deniz yetki alanlarında biz yokmuşuz gibi karar alınamaz” sözü artık eski bir demeç değil, fiili devlet pozisyonudur. Doğu Akdeniz’deki sondaj, ruhsat, deniz yetki alanı tartışmaları Tatar zamanında olduğu gibi Rum tarafının keyfi manevrasına bırakılamaz.

Bu yüzden Rum basını, Erhürman’ı “sükûnetli ve tehlikeli” görüyor. Buna itiraz edemeyen Atina da şimdiden tetikte. Özetle Erhürman, “Masayı devirmeyelim ama şeklini değiştirelim” diyen bir siyasi ve bu amaç doğrultusunda tek dayanağının Türkiye Cumhuriyeti olduğunu bilecek kadar da tecrübeli bir aktör. Kendisine başarılar diliyorum.



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img