Her şey yolunda gibi görünüyor… Sabahları ‘Günaydın’ mesajı geliyor, akşamları belirli saatlerde konuşuluyor, birlikte planlar yapılıyor. Hayatınızda biri var ve o kişi düzenli olarak sizinle. Ama yine de bir soru usulca düşüyor zihne: Ben gerçekten seviliyor muyum? Bu soru çoğu zaman yüksek sesle sorulmaz. Geceleri yastığa başınızı koyduğunuzda içinizi kemiren bir düşünce olarak belirir. Ve her seferinde başka bir yanıtla geçiştirilmeye çalışılır. Ancak herkesin içinde aynı arayış vardır: Olduğu haliyle, tüm kusurlarıyla, kararsızlıklarıyla, huysuzluklarıyla, gerçekten sevilmek. Peki bir ilişkide gerçekten sevildiğimizi nasıl anlarız?
SEVEN YARGILAMAZ
Gerçek sevgi yargı içermez. Hepimizin hatalar yaptığı, kendinden uzaklaştığı zamanlar olur. Gerçekten sevilen biri, bu anlarda da yalnız bırakılmaz. En iyi versiyonunuz kadar, en kırılgan ve yıpranmış halinizle de kabul edilirsiniz. Sevilmek, hata yapabilme hakkının da tanınmasıdır. Hayat her zaman doğru insanları karşımıza çıkarmaz. Belki bir zamanlar yeterince sevilmediğinizi hissettiniz, belki de ihtiyaçlarınız hiç görülmedi. Ama bu, sizin sevgiye layık olmadığınız anlamına gelmez. Belki de doğru kişi henüz gelmedi, belki de sevgi dilinizle uyuşmayan biriyleydiniz. Herkesin sevgi dili farklıdır. Kimisi dokunarak, kimisi sözcüklerle, kimisi ilgiyle sever. Partneriniz sürprizler yapıyor olabilir ama sizin ihtiyacınız güvense, sevilmediğinizi hissedersiniz. Bu yüzden kendinize sormanız gereken ilk soru şudur: “Ben nasıl sevilmek istiyorum?”
SÖZLER KOLAY YA DAVRANIŞLAR?
“Seni seviyorum” demek artık oldukça kolay. Sosyal medyanın getirdiği hızla birlikte ilişkiler de hızla yaşanıyor, sevgi sözcükleri çabucak tüketiliyor. Ama sevgi, sözcüklerle değil davranışlarla ölçülür. Kötü bir gün geçirdiğinizde sizi koşulsuz dinleyen biri var mı? Sessizliğinizi duymaya çalışan, sizi anlamasa da anlamak için çaba gösteren biri? Gerçek sevgi, sadece güzel zamanları değil, zor anları da birlikte göğüslemektir. Bir bardak çayla, bir bakışla, sessizliği paylaşmakla kendini gösterir. Büyük jestlerden çok, küçük samimiyetlerde saklıdır.
SEVGİYİ ANLAMANIN 4 YOLU
1- Yanında kendin olabiliyor musun? Maske takmadan, tetikte olmadan, içindeki çocuğun doğal tepkileriyle var olabiliyor musun?
2- Sınırlarına saygı gösteriliyor mu? Hayır deme hakkını kendinde hissediyor musun? Yoksa hep fedakâr taraf sen misin?
3- İhtiyaçların görülüyor mu? Sadece onu mutlu etmek için mi varsın, yoksa senin de gözlerinin parlaması için emek veriliyor mu?
4- Sessizliğin anlaşılabiliyor mu? Her duygunu cümlelerle anlatmadan da anlaşılabiliyor musun?