Küçük detaylar büyük farklar doğurur

spot_img


Dünyanın en zorlu pistlerinde, en prestijli takımlarla yarıştı. Buralara gelmesi elbette kolay olmadı. Yeri geldi hak ettiği desteği bulamadı.

Henüz 30’una gelmeden onlarca kez podyuma çıktı. Yıllardır Porsche’nin fabrika pilotu olarak global motor sporlarında Türkiye’yi temsil ediyor. Geçen hafta Formula E testlerinde direksiyon başına geçerek elektrikli yarışların geleceğine adım attı. Berlin’deki Tempelhof Havalimanı pistinde Porsche’nin direksiyonunda etkileyici bir performans sergileyerek ikinci sırayı elde etti. Birincinin sadece 0.2 saniye gerisindeydi. Yani o artık sadece Türkiye’nin değil, otomobil sporlarının uluslararası vitrininde yer alan bir isim. Red Bull sporcusu Ayhancan Güven’le kariyerini konuştuk.

– Motor sporlarına ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?

Kendimi bildiğimden beri bu spora tutkuluyum. Bu da babamın yarışlara katılması ve beni ilk günden itibaren pistlere götürmesi sayesinde oldu.

– Evet babanız da ralli geçmişi olan bir isim. Pist yarışlarını tercih etmeniz bilinçli bir ayrım mıydı, yoksa süreç mi sizi oraya yönlendirdi?

Babam hem ralli hem de pist yarışlarında yer aldı. Ama benim ilgim hep pist yarışlarına yönelikti, çünkü hayallerim bu disiplinin içinde şekillendi.

SİMÜLASYONUN KATKISI ÇOK ÖNEMLİ

İlk kez bir yarış otomobilinin direksiyonuna geçtiğinizde ne hissettiniz?

Beş yaşında bir karting aracının direksiyonuna geçtim. Daha önce daha küçük araçlar kullanmıştım ama kartingteki güç ve fren tepkileri bana çok farklı gelmişti. Kaskın içinden rüzgarı hissetmek ise gerçekten unutulmaz bir duyguydu.

Simülasyon çalışmaları, gerçek pist deneyimine ne kadar yakın sizce?

Bence simülasyon çalışmaları gerçek piste oldukça yakın. Gerçek pistte antrenman yapamadığınız günlerde, simülasyon en iyi alternatiftir. Özellikle günümüzde gelişmiş simülasyon teknolojileri sayesinde pist detaylarına ve sürüş hissine çok yakın deneyimler elde edilebiliyor.

Türkiye dışındaki yarışlarda seni en çok şaşırtan kültürel fark ne oldu?

Bu sporun çevresindeki sektörün büyüklüğü beni gerçekten şaşırtmıştı. Türkiye’de daha çok bir hobi olarak görülürken, yurt dışında ne kadar büyük bir endüstri olduğunu ve bu işin içinde ne kadar çok insanın çalıştığını görmek beni çok etkilemişti.

Porsche’nin resmi sürücüsü olmak size neler kattı, sorumluluklarınızı nasıl etkiledi?

Bu, bizim sporumuzda çok az sürücüye nasip olan oldukça özel bir statü. Dünyanın en büyük markalarından biriyle ve en iyi mühendislerle birlikte çalışmak büyük bir ayrıcalık. Ancak bu aynı zamanda, her turda maksimum performans göstermeniz ve hata payınızı minimumda tutmanız gereken bir sorumluluk da getiriyor. Çok yetenekli sürücülerle sürekli rekabet içindesiniz ve hep zirvede kalmanız gerekiyor. Bu da beni daha yoğun bir antrenman programına yöneltti ve başarılı olabilmek adına hayatımla ilgili bazı önemli kararlar almama neden oldu.

SOSYAL MEDYADAKİ MESAJLAR MORAL VERİYOR

Türkiye’de motor sporlarının geleceğini nasıl görüyorsunuz? Genç sporculara en çok neyi tavsiye edersiniz?

Motor sporlarının Türkiye’deki geleceğini olumlu görüyorum ve sportif anlamda buna öncülük ettiğimi düşünüyorum. Genç sporculara en büyük tavsiyem, her zaman öğrenmeye açık olmaları ve motor sporlarında küçük detayların ne kadar büyük farklar yaratabileceğini hiçbir zaman unutmamalarıdır.

Sosyal medyada seni en çok motive eden ya da güldüren bir mesajı hatırlıyor musunuz?

Tek bir mesajdan çok, beni uzun süredir destekleyen köklü bir takipçi kitlem var. Onların gönderdiği mesajlar hem moral veriyor hem de zaman zaman gerçekten güldürüyor.

– Gelelim Formula E’ye… Geçen hafta bir deneme sürüşüne katıldınız ve beklenmedik bir başarı elde ettiniz. Kendinizi nasıl değerlendiriyorsun?

Farklı bir branştan gelip Formula E aracında sergilediğim performanstan oldukça memnunum. Her zaman savunduğum, ‘Hızlı pilotlar her aracı hızlı kullanabilir’ görüşümü de böylece kanıtlamış oldum.

SESSİZ YARIŞA HEMEN ALIŞTIM

Sizce geleneksel yarış serileriyle Formula E’nin en büyük farkı ne?

Formula E’nin en büyük farkı, çoğunlukla şehir içi pistlerde koşulması ve farklı yarış kurallarıyla seyir zevkini artırmaya odaklanması. Aslında geleneksel yarış serileri de bu yönde adımlar atıyor ama Formula E’ye kıyasla hâlâ oldukça klasik kalıyorlar.

Bir gün Formula E’de yarışmayı düşünür müsünüz?

Evet.

Sessiz yarış otomobilleriyle piste çıkmak farklı bir konsantrasyon mu gerektiriyor?

Açıkçası tüm odağınız apekslerde ve hız taşımakta oluyor; sessizliğe ise kısa sürede alışıyorsunuz. Porsche GT3R gibi dünyadaki en güzel motor seslerinden birine sahip bir araçta bile, o sesi araç içindeyken fark etmediğim gibi, Formula E aracındaki sessizliğe de alıştıktan sonra çok fark etmedim.

– Pistte motor sesi olmadan yarışmak nasıl bir his?

Motor sesi olmadan yarışmak ruh halimde bir fark yaratmadı. Ancak takım ile iletişim çok daha net ve kolay oldu. Hem onların mikrofonlarına karışan bir ses yoktu hem de benim kaskımın içi oldukça sessizdi.

– Formula E’deki rejeneratif fren sistemi gibi teknik farklara alışmak zor oldu mu? Frene bastığında aracın enerjiyi geri kazanması çok ilginç bir sistem. Böyle bir sistemle yarışmak alışık olduğunuz tarzı değiştirdi mi?

Takımla simülasyonda özellikle fren konusunda yoğun çalıştım ve bu sistemi hızla tarzıma adapte etmeyi başardım. Bu fren tekniğini muhtemelen Formula E dışındaki araçlarda kullanmam gerekmeyecek, ancak bu deneyim bana farklı yaklaşımlar geliştirme fırsatı sundu.



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img