Sosyal medyada saniyelik videolarda gördüğünüz bir ürünün ertesi gün markette ya da internet sepetinizde karşınıza çıktığına hiç şahit oldunuz mu? Bir hafta önce gizemli takı kavanozları gündemdeydi, bugün labubu denilen bebekler gündemde, yarınsa kim bilir hangi renkli obje… Sosyal medyanın görünmez hızına kapılan bu ürünler, özellikle gençler arasında kısa sürede büyük bir ilgi görüyor. Sadece birkaç tıklamayla ulaşılabilen bu nesneler, kullanıcıya hem ‘anı yakalama’ duygusu veriyor hem de paylaşımlarla bir mutluluk kaynağına dönüşüyor. Ancak bu hızlı tüketim döngüsünün bir bedeli de var. Trendlerin peşinde koşarken alınan ürünler, çoğu zaman birkaç hafta içinde unutuluyor ve yerini yenilerine bırakıyor. Bir zamanların vazgeçilmez kahve kupası, bir köşede tozlanırken; yeni çıkan LED ayna ya da sevimli peluşlar ilgi odağına yerleşiyor. Görünürde masum bir alışveriş davranışı gibi duran bu durum, günümüz tüketim alışkanlıklarını, mutluluk anlayışımızı ve sosyal medya ile kurduğumuz bağı yeniden düşündürüyor. Bu hafta, ‘hızlı mutluluk nesneleri’nin ardındaki psikolojik ve ekonomik gerçeklere birlikte bakalım.
ALEYNA NAZLICAN YILDIZ PSİKOLOJİK DANIŞMAN
ANLIK MUTLULUK GEÇİCİ HAZ VERİYOR
Son dönemde sosyal medya aracılığıyla popülerleşen ürünler, beynimizin ödül sistemini harekete geçiriyor. Dopamin, ‘yeni ve keyifli bir deneyim’ algısıyla bağlantılıdır. Bu anlık heyecan, beynin ödül devresinde kısa süreli bir mutluluk patlaması yaratıyor. İnsanların bu ürünleri satın alıp sosyal medyada paylaşma motivasyonu aslında iki katmanlıdır: Bir yanda ürünü gerçekten sevmek ve kullanmaktan doğan içsel keyif, diğer yanda ise sosyal çevreden onay görme ihtiyacı yer almaktadır.
Birey paylaştığı her gönderi yorum aldıkça “Ben de varım, görülüyorum” diye düşünür. Ama aynı ürüne yapılan farklı bir paylaşımda beklenilen yorumlara ulaşamazsa da ‘değersizim’ inancı tetiklenebilir ve motivasyon düşüşü yaşayabilir. Döngüyü kırmak için öncelikle farkındalık geliştirmek büyük önem taşır. Birey, satın almadan önce kendine “Bu ürüne gerçekten ihtiyacım var mı, yoksa sadece popüler olduğu için mi istiyorum?” sorusunu yöneltmelidir. Ayrıca geciktirme tekniği etkili bir yöntemdir; ürün hemen alınmaz, birkaç gün beklenirse çoğu kez istek azalmaktadır. Bunun yanında bireyin mutluluğu yalnızca tüketim üzerinden tanımlamaması gerekir. Trend ürünler bireyde ilk anda yoğun bir mutluluk duygusu uyandırsa da bu mutluluğun arkasında farklı psikolojik etkiler gizlidir.
AV. İBRAHİM GÜLLÜ TÜRKONFED BAŞKAN VEKİLİ
BİREYSEL BORÇLANMA ARTAR
Ekonomik sürdürülebilirlik; kaynakların verimli kullanımı, uzun vadeli büyüme ve çevresel/ sosyal dengelerin korunması anlamına gelir. Hızlı tüketim malları, tüketim döngüsünü hızlandırarak anlık ekonomik canlanma sağlasa da kaynak israfı, çevre tahribatı ve sosyal maliyetler nedeniyle uzun vadeli istikrarı tehdit eder. Tüketiciler, daha az alım yaparak etkiyi azaltabilir. Şirketler de sürdürülebilirlik atık zorunluluğu getirilmesi, hızlı tüketim yerine yavaş moda veya trendlerden kaçınma stratejileri ekonomik istikrar sağlar.
Piyasada ihtiyacı olmadığı halde ürünü alan tüketici hem bütçe dengesini bozmakta hem de ihtiyacı olmadığı halde ürünü alarak israf ekonomisine neden olmakta. Bu ilerleyen süreçte tüketici için alışkanlık haline gelmesi tüketim çılgınlığına da neden olabilecektir. Tüketici “al-kullan-at” kültürünü edinir ve bireysel borçlanmayı artırır. Büyük bir ekonomiyi doğuran bu tüketim alışkanlıkları, şirketleri bu alışkanlık türüne göre üretim, satış ve pazarlama yapmaya zorlar. Markalara, sosyal medyaya ve influencer’lara bağımlı hale getirmektedir.