Küresel faiz indirim rüzgârı ve altın

spot_img


ABD Merkez Bankası (Fed) açısından faiz indirimi adımının kaçınılmaz olduğu bir süreçten geçiyoruz. Bir tarafta ABD istihdam piyasası ile ilgili olumsuz veriler. Şubat 2022’den bu yana ABD’de tarım dışı istihdam imkanı kaybı 1 milyonu geçmiş durumda. Yani, son 3 yılda 1 milyon iş fırsatı kapanmış. Bu nedenle, 1979-1981 petrol krizi ve finansal kriz dönemi, 2008-2009 küresel finans krizi dönemi sonrasında, bir sonraki yıl daha yüksek oranda işsizlik beklentisi veya endişesi tekrar en yüksek seviyesine çıkmış durumda. 2020’deki küresel virüs salgınından bile yukarıda. Yıllıklandırılmış inşaat harcamalarında 2003’den bu yana, 2008, 2020 sonrası, üçüncü kez gözlenen daralma resesyona işaret ediyor.

Bu nedenle, 17 Eylül’de Fed‘in faiz indirim kararına yönelik beklenti hayli güçlenmiş durumda. Üstelik, beklentiler artık 0.25‘ten çok, 0.50 puanlık bir faiz indirimine işaret ediyor. Bunun yanı sıra, dünyanın önde gelen merkez bankalarının kümülatif faiz indirim eğilimleri dikkate alındığında, ağustos ayı sonuna kadar 2024’ün üzerinde seyreden, hatta mayıstan itibaren daha yüksek seyreden bir küresel faiz indirim rüzgarı da gözleniyor. Nitekim, TCMB‘nin de yarınki PPK toplantısında en az 2 puanlık bir faiz indirimi yapabileceği öngörülmekte. Ağustos’un ikinci yarısında bu beklenti 3.5 puan düzeyindeydi. Bununla birlikte, ağustos ayı enflasyon verileri ve hafta başı açıklanan Orta Vadeli Program (OVP) hedefleri sonrasında, beklentiler 2 puan indirim düzeyine revize oldu.

Küresel ölçekte merkez bankalarının bir faiz indirim trendi içinde olmaları hem hisse senetleri piyasası, hem altın piyasasına yukarı doğru hareketlenme olarak yansıyor. Süper güçlerin ve önde gelen ülkelerin artan bir tempoda ‘dünya savaşı’ tartışmalarıyla birbirlerine el ense çektikleri bir küresel jeopolitik konjonktürde, altına ‘güvenilir liman varlık’ olarak eğilimin artması şaşırtıcı olmasa gerek. Üstüne, faiz indirimi rüzgarı da altına olan talebi doğal olarak besliyor. Bu nedenle, uluslararası kıymetli maden uzmanları altın için ons başına 3 bin 800 dolar ile 4 bin 200 dolar arasında yeni bir hareket bandına ilerlendiğini vurgulamaktalar. Altının ons fiyatının, enflasyondan arındırılmış olarak, 1979-1981 petrol ve finansal krizler dönemindeki tarihi zirvesi artık aşılmış durumda.

Bu nedenle, 3 bin 600 dolar ve üzerine çıkacak altının ons fiyatı artık yeni bir tarihi rekor anlamına geliyor. 1979-1981 döneminde dünya merkez bankalarının uluslararası rezervlerinde yüzde 70-75 payı olan altın, bilhassa Soğuk Savaş bittikten sonra hızla ağırlığını kaybetmiş ve 1998-1999 döneminde dünya merkez bankalarının ABD tahvilleri cinsinden tuttukları rezerv ilk defa altın cinsinden rezervleri geçmişti. 26 yıl sonra, altın rezervlerinin toplam rezervlerdeki payı yeniden ABD tahvili cinsinden rezerv büyüklüğünü geçmiş durumda. ABD borsaları açısından küresel ölçekte dev sayılan 7 ABD teknoloji şirketinin sırtladığı S&P 500 endeksinde, eğer 7 şirketin ortakları geri satın alma yaparak hisse fiyatını korumasalar, S&P 500 2016’ya göre reel olarak neredeyse yarı değerinde olacaktı.

ABD hisse senetlerinin piyasa kapitalizasyonunun GSYH’ya oranı 1929, 1965 ve 1999 büyük piyasa çöküşlerinden hemen öncesi gibi, yine rekor seviyede yüksek. Uluslararası piyasa uzmanları ve yurtiçindeki tanınmış uzmanlarımız bu nedenle sağlam bir düzeltme bekliyorlar. ABD’nin savunma bakanlığının adını 80 yıl sonra yeniden ‘savaş’ olarak değiştirdiği bir konjonktürde, bakalım beklenen sert piyasa düzeltmesi nereden gelecek?



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img