İstanbul’a ayağımın tozuyla geldim…
Ve tek kelimeyle söyleyeyim: wellness uçmuş durumda. Artık sadece Londra’da, Miami’de ya da New York’ta değil İstanbul da bu işin merkezi haline geldi.
Hem enerji hem estetik anlamda dünyayı kıskandıracak bir momentum var şehirde. Bu dönüşümü aylardır köşemde yazıyorum. Ama geldiğimiz nokta bambaşka bir seviye. Artık bu şehirde wellness sadece spor salonuna gitmek ya da yeşil su içmek değil; bir yaşam biçimi, hatta bir statü göstergesi.
Artık şehirde jet set bir yaşam sadece lüks restoranlarda değil, sabah 08.00’de spor matların üstünde başlıyor. Bu kadınlar şehrin ritmini yeniden yazıyor. Sabah sporu, yeşil detoksu, retro dansı derken günlerini parıl parıl geçiriyorlar. Ve tabii Retro Babes! Sabah 10.00’da retro taytlarla dans eden, ardından hot yoga yapan, sonra da brunch’a geçen kadınlardan oluşan bir topluluk. Bir nevi modern kraliçeler ligi. Bu şehirde neden gece hayatında artık “o güzel insanları” göremiyoruz biliyor musunuz? Çünkü hepsi gündüz hayatının kraliçeleri oldu.
YENİ NESİL MASALAR, YENİ SORULAR
Artık masalarda eskisi gibi “Hermès çantanı nereden aldın tatlım?” sorusu yok. Ya da “Bu gece hangi kulüpteydin?” demiyor kimse. Yeni dönem başka bir dili konuşuyor. Artık sohbetler şöyle:
– “Sen hangi osteopata gidiyorsun tatlım?”
– “Karaciğerini kimde temizlettin?”
İnanın bu cümleler artık trend. Çünkü herkes kendi bedenini, iç dengesini, ruh halini optimize etme derdinde. Ve bu da yepyeni bir sosyal sınıf yarattı: sağlıklı görünenlerin kulübü.
PEKİ YA ERKEKLER?
Kadınlar bu kadar iddialıyken erkekler de oyuna biraz geç katıldı.
Ama artık onlar da sahnede. Çünkü kadınlar bu konuda daha akıllıydı daha erken uyandılar, gündüzün insanı oldular. Şimdi erkekler de ritmini değiştirdi.
Eskiden spor salonunda sadece 50 dakika geçiren beyler, şimdi infrared sauna’larda ter atıyor. Ve asıl bomba şu: artık iş dünyasının ihaleleri, toplantıları, iş anlaşmaları saunada yapılıyor. Evet yanlış duymadınız tokalaşma artık peştemalle oluyor. Bir yandan ter atıyorlar, bir yandan ihale bağlıyorlar.
Kısacası: Erkekler artık sadece spor yapmıyor, saunada iş bağlıyor. Yeni statü sembolü: terleyerek network kurmak.
WELLNESS: YENİ SOSYAL KULÜP
İstanbul’da wellness artık bir trend değil, bir aidiyet alanı. Organik beslenme, spor, giyim, içecek, sosyalleşme hepsi bir bütünün parçası. Duruşun, ritmin, ne içtiğin, ne giydiğin… hepsi seni anlatıyor. Sağlıklı yaşamak artık sadece “kendine bakmak” değil; bir kimlik göstergesi, bir yaşam kültürü.
Ve ben bunu seviyorum. Çünkü bu şehir artık sadece “hız” değil, “denge” arıyor. Ve o dengeyi bulanlar, günün sonunda sadece güzel görünmüyor iyi hissediyor.

YENİ BİR ALAN: KIŞ DÜĞÜNLERİ
Bir de size düğün trendlerinden bahsetmek istiyorum. Eskiden yaz gelsin, bahar gelsin, açık havada düğün yapalım derdik. Artık işler değişti. Geçtiğimiz günlerde sevgili tasarımcı dostlarım Raisa & Vanessa Sason ile buluştum. Ve bana şunu söylediler:
“Mert, inanamazsın, artık şale düğünleri başladı. İnsanlar İsviçre Alpleri’nde, Fransa dağlarının zirvesinde, hatta Avusturya’daki kayak otellerinde düğün yapıyor.”
Yani karın üstünde, şalenin içinde, cam tavanın altından kar tanelerini izlerken evleniyorlar. Ve bu trend İstanbul’a da sıçradı. Buradan sevgili okuruma da küçük bir not:

Siz de neden Kartalkaya’da, Uludağ’da ya da Anadolu’nun bembeyaz dağlarında evlenmeyesiniz?
Artık yazın evlenmek out, kar yağarken evlenmek in. Çünkü romantizmin yeni rengi beyaz değil, kar beyazı. İstanbul değişiyor.. Düğün dernek anlayışımız bile tepe taklak oluyor… Bakalım daha nelere şaşıracağız?
Artık sadece gece hayatında değil, gündüz yaşamında da ayrı bir ışıltı var. İnsanlar kendini daha iyi hissetmenin, iyi görünmenin, iyi yaşamanın peşinde.
İhale saunada bağlanıyor, aşk karın üstünde yaşanıyor. Ve bence bu şehirde yaşamak hiç bu kadar ‘iyi hissettiren’ bir dönem olmamıştı.


















