Dünya Ruh Sağlığı Günü kapsamında New York’ta bu hafta oldukça sevimli ve yaratıcı bir etkinlik düzenlendi. “Cats as Therapy Project” adını verdikleri bir girişim başladı, öyle ki bu proje kapsamında Therapod adı verilen mobil bir kedi terapi aracı, şehrin çeşitli üniversite kampüslerini dolaşıyor. High Line, NYU ve Fordham Lincoln Center kampüslerinde duraklayan bu özel podun içinde, sertifikalı terapi kedileriyle dolu sıcak ve huzurlu bir ortam hazırlanmış. Öğrenciler bu kapsülün içine girip, 10 dakikalık mini terapi seanslarına katılabiliyor.
Ancak içeri girmeden önce telefonlarını teslim etmeleri gerekiyor çünkü amaç, tamamen ekransız bir farkındalık ve rahatlama deneyimi yaşatmak. Bilimsel araştırmalar, sadece 10 dakika boyunca bir kediyi sevmek gibi basit bir eylemin bile vücuttaki kortizol (stres hormonu) seviyesini düşürdüğünü gösteriyor.
Yani bu tatlı terapi, hem duygusal olarak huzur veriyor hem de bilimsel olarak kanıtlanmış bir şekilde stres azaltıyor. Kedilerin mırlaması, sıcak tüyleri ve sakinleştirici enerjileri, şehir yaşamının temposuna kısa bir mola niteliğinde. New York gibi hızlı akan bir şehirde, öğrencilerin gün ortasında böyle bir ‘kedi molası’ yapabilmesi gerçekten de harika bir fikir. Belki de gelecekte bu tür mobil terapi uygulamaları daha da yaygınlaşır, kim bilir, belki bir gün İstanbul sokaklarında bile terapi kedileriyle dolu bir minibüs görürüz.
HAYVANLA ARAMIZDAKİ BAĞI KUTLAMA
Bu pazar günü planım Central Park’ta güzel bir yürüyüş sonrası kahvemi alıp biraz sanat galerisi gezmekti ancak Amerikalı bir arkadaşım öyle bir etkinliğe çağırdı ki şoke oldum. “Evcil hayvanını al kiliseye gel” dedi. Dedim “Evcil hayvanım Bodrum’da, ödünç köpekle gelebilir miyim”, “Yok, peluş oyuncakla gel o zaman” dedi. Dalga mı geçiyor gerçek mi anlamak zordu gerçekten ama sonradan etkinliğin davetiyesini atınca anladım meseleyi.
Her yıl dünyanın birçok yerinde düzenlenen Blessing of the Animals (Hayvanların Kutsanması) töreni, insan ile hayvan arasındaki derin bağı kutlayan anlamlı bir gelenek.
Bu yıl da 12 Ekim Pazar günü saat 12:15’te 5. Cadde’de yapılacak olan bu özel etkinlikte, katılımcılar sevimli dostlarını ister gerçek bir evcil hayvan, ister bir peluş oyuncak ya da sadece bir fotoğraf yanlarına alarak kutsama törenine katılabilecekler. Bu gelenek, genellikle Aziz Francis of Assisi’nin anısına düzenleniyor. Hayvanların koruyucusu olarak bilinen Aziz Francis, doğaya ve tüm canlılara duyduğu derin sevgiyle tanınıyor.
Onun mirasını yaşatmak amacıyla yapılan bu törenlerde, hayvanlara sadece birer dost değil, aynı zamanda Tanrı’nın yaratımının değerli parçaları olarak da saygı gösteriliyor. Etkinliğin amacı sevgi, merhamet ve sorumluluk duygusunu pekiştiren bir buluşma. Katılanlar, hem kendi evcil hayvanlarının hem de tüm canlıların iyiliği için dua ediyor; kimileri için ise kaybettikleri dostlarını anmak ve minnetlerini ifade etmek için duygusal bir fırsat sunuyor. Modern şehir yaşamında bazen unuttuğumuz bir gerçeği hatırlatıyor bu tören: Hayvanlar bizim dünyamızda misafir değil, ortaklarımız.
DİŞİNE DÖVME YAPTIRANLARA SORUM VAR!
Göz kapaklarına takma kirpik, tırnaklara mücevher, saçlara neon renk derken… Modanın son durağına hazır olun: Diş dövmesi! Evet yanlış duymadınız, Çin’de gençler artık dişlerinin üzerine yazı yazdırıyor, desen kazıtıyor, hatta minik ejderha figürleri bile yaptırıyor. Düşünün, biri gülüyor ve dişinde “Zengin Ol” yazıyor. Motivasyon sabah aynada başlıyor yani!
Ama bu trend bana biraz abartı geldi doğrusu. Bir noktada “Ben farklı olmalıyım” tutkusu, “Sağlığımdan vazgeçerim ama farklı olayım” çizgisini geçtiğinde, işin rengi değişiyor ya da bu durumda, dişin mine rengi! Görünürde masum: Diş dövmesi aslında doğrudan dişe yapılan bir işlem değil; kron (kaplama) üzerine yazı ya da figür kazıtılıyor. Gençler genellikle şans getirdiğine inandıkları karakterleri, sevgililerinin adını veya “başarılı ol” gibi kişisel sloganlarını tercih ediyor. Yani ağız açık kalınca adeta mini bir vizyon panosu! Sevgilinin adı mı kısmına hepinizin şoke olduğunun farkındayım ama evet yapıyorlar, bu bir gerçek. Ama işin eğlenceli kısmı burada bitiyor. Diş hekimleri uyarıyor: “Bu işlem dişin yapısını zayıflatabiliyor, yüzeyde bakteri birikimine neden olabiliyor, hatta uzun vadede diş eti problemlerine yol açabiliyor.” Yani gülüşünüz bir süre ‘trend’ olabilir, ama sonrası diş macunu reklamı değil, diş kliniği kabusu olur!