Moda dünyası yaşayan bir organizmadan farksız. Ya da farklı bir deyişle söylemek gerekirse moda endüstrisi, her popüler olaydan ve kişiden beslenen bir yandan da sürekli değişim içinde olan bir organizasyon. Dünyanın en büyük endüstrileri arasında yer alan tekstil ve moda endüstrisinin hem bu kadar büyük olmasının hem de yıkılmadan ayakta kalmasının nedeni de tam olarak bu tavrı. Sonuçta yüz binlerce insanın istihdam edildiği bir endüstrisinin ayakta kalabilmesi için sürekli olarak bu yenilik ve heyecanın işin içinde olması gerekiyor. Biz tüketiciler de sürekli değişen bu yapıyı düzenli olarak takip etmeye, onun gerisinde kalmamaya çalışıyoruz. Moda dünyası bu merakı ve takip etme isteğini yaratabilmek için her seferinde farklı şeyleri kullanıyor. Moda dünyası, bazen sanata yakınlaşıyor, bazen sokak stili kavramından bahsediyor, bazen sosyal medya içerik üreticileriyle kol kola giriyor, bazen de sporculara yakınlaşıyor… Doğal olarak çok takipçisi olan, rol model olarak kabul edilen sporcularla yaptığı her çalışma da doğrusu çok uzun ömürlü ve başarılı oluyor.

SOKAK STİLİNİN ÖNÜNE GEÇTİ
Bir dönem sokak stili, bir dönem sosyal medya içerik üreticileri derken moda dünyası son birkaç yıldır dediğimiz gibi yeniden gerçek ilham verici kişilerin peşine düşmüş durumdaydı. Mankenler, şarkıcılar, oyuncular, tiyatrocular, ressamlar, üniversite hocaları… Yani aklınıza gelebilecek gerçekten üreten ve tek işi kıyafetlerini, alışverişlerini ve dolabını paylaşmak olmayan kişilerin gerçek hayat hikayesinin peşinde. Ve bu sürecin doğal sonucunda en popüler spor dalları ve o dalların sporcuları da bir anda moda dünyasının gözdeleri haline gelmiş durumda. Golfçüler, tenisçiler, biniciler derken şu an modanın gündeminde araba yarışları yani yarış pilotları var. Özellikle de F1 pilotları… Tam şehre döndüğümüz şu günlerde neredeyse aklınıza gelebilecek tüm büyük moda dergisinin kapağında F1 pilotlarının yer alması tahmin edebileceğiniz üzere bir rastlantı değil. F1 giyim tarzı moda tasarımcılarına ilham veren ve yeni koleksiyonlarında geniş yer alan bir konsept halinde karşımıza çıkıyor. Konu bununla da sınırlı kalmıyor. Ferrari gibi büyük bir araba yarışı şirketinin bir moda haftasında ilk hazır giyim kadın koleksiyonu tanıtması doğal olarak konunun ne kadar ciddi bir boyuta taşındığının bir ifadesi.

KADINLARIN DA DİKKATİ ÜZERLERİNDE
Kabul edelim F1 pilotlarının genel olarak aile formasyonları ve sosyo-ekonomik durumları diğer birçok sporcudan oldukça yüksek. Genel olarak oldukça varlıklı ailelerin, yaşamayı da bilen çocukları olarak yetiştiriliyorlar. Sporun her alanında aktifler. Bir yandan da her erkeğin tutkusu olan hızlı spor arabaların en iddialılarının sürücü koltuğundalar. Kariyerleri boyunca büyük bir servet elde ediyorlar. Doğal olarak şov dünyasının en güzel kadınları da onların peşinde. En iyi yerlerde geziyor, tatil yapıyor, alışveriş yapıyorlar. Yani doğal bir influencer olmak için dünyaya gelmiş gibiler. Saatleri, ceketleri, spor ayakkabıları, güneş gözlükleri dünyanın dört bir yanındaki erkek tarafından kopyalanıyor. Futbolu izlemekten daha eğlenceli bir araba yarışını izlemek. Ve doğal olarak kadınların da gözü bir futbol karşılaşmasından daha çok F1 pistlerinde. Yani F1 ve araba yarışlarıyla ilgili markaların attığı her adım oldukça karlı bir şekilde kendilerine geri dönüyor.

SOSYAL MEDYADA MİLYONLARCA GERÇEK TAKİPÇİ
Başarılı sporculuk kariyerinin yanı sıra Instagram’daki 34 milyonluk gerçek takipçi sayısıyla markalar Hamilton’ın peşinden koşmasın da ne yapsın… Spor kanalları F1’in bir süredir kaybettiği popülariteyi 2022 sezonundan itibaren katlanarak kazanması nedeniyle F1 sporcularının şu an markalar için yeni kahramanlar olduğu görüşünde… Birçok lüks marka çoktan bu popülariteyi yeni müşterileri kendilerine çekmek için kullanır duruma geldi… George Russell, Lando Norris gibi daha genç isimler Hamilton’ın ardından markaların en çok peşinden koştukları isimler olmuş durumda..
Ünlü bir Amerikan giyim markasının CEO’su Martijn Hagman, “Onlar gerçek birer sporcu, kahraman ve hatta ikon. Her yarışları milyonlarca kişi tarafından izleniyor. Hem iyi birer örnekler hem de birer sporcu olarak attıkları her adıma yıllardır dikkat ediyorlar. Bir marka olarak onlar gibi güvenilir, sözlerine inanılır ve düzenli çalışma alışkanlığı ve prensibi olan kişilerle çalışmak çok büyük konfor. Her giydikleri yakışıyor. Gittikleri her yerde de dünya medyası tarafından takip ediliyor. Yaptıkları işin bir de lüks yanı var. Dünyanın en lüks arabalarını sürekli kullanıyorlar. Yani doğal birer marka elçisi olma durumları var” diye konuşuyor. İspanyol bir giyim markasının global pazarlama üst düzey yöneticisi Nadia Kokni, “Fernando Alonso bizim marka yüzlerimizden biri… Çalışma azmi, hırsı sahip olduğu klas büyüleyici… 20 yıldır bunu sürdürebilen bir kişinin karakteri ve kişiliği güven verici… Bu da şu an markaların tüketiciye esas vermek istedikleri his… Tüketicinin aldığı her ürünler bir bakış açısına, bir zümreye, özel bir yere ait olduğunu hissetmesini istiyoruz. Bu da ancak güvenilir ve sürdürülebilir marka elçisi çalışmalarıyla mümkün olabilir” diye konuşuyor.

MODA DERGİLERİNİN KAPAKLARINDALAR
İngiliz Vogue dergisinin kapağında McLaren takımından Lando Norris var mesela bu ekim ayında. Mankenleri aratmayacak bir fiziğe sahip olan Norris’in lüks moda markalarına ait kombinini görüp de kapaktan etkilenmemek imkansız. Vogue dergisinin MET özel sayısında F1 yarışçıları arasındaki en popüler isim olan Lewis Hamilton ile yaptığı çekim de henüz popülaritesini kaybetmemiş durumda. Oscar Piastri’nin Esquire kapağındaki pozu ya da Max Verstappen’in GQ kapağındaki görüntüsü de öyle. Harper’s Bazaar’ın Çin edisyonun kapağında Zhou Guanyu’nun yer alması da inanılmaz bir andı kabul edelim. Peki ne oldu da moda dünyası gözlerini F1 pistlerine dikti?


















