Moda tasarımcıları kumaş devrimi yaptı

spot_img


Moda dünyasında farklılık yaratmak her geçen gün daha da zorlaşıyor. Son dönemde yapılan defilelerde gördük ki kumaş, sadece bir yüzey olmaktan çıktı bilimsel bir teknolojiye, yaşayan bir organizmaya, hatta bir ekosisteme dönüştü. Artık bazı markalar elbise tasarlamıyor. Biyoaktif, nefes alan, kendini onaran, hava temizleyen, cildi iyileştiren ve tabii ki doğada çözünen kumaşlar tasarlıyor

Coperni, “Kumaş cilde dokunuyorsa, neden ona iyi gelmesin?” diyerek moda ile skincare dünyasını birleştirdi. Marka, probiyotiklerle zenginleştirilmiş aktif giyim koleksiyonu tasarlayarak tekstil endüstrisinde devrim niteliğinde bir adım attı.

Bu özel kumaşlar, cilt bariyerini güçlendiren faydalı bakteriler içeriyor ve gün boyu hareket ettikçe aktif hale geliyor. Yani spor yaparken sadece ter atmıyorsun aynı zamanda cildin besleniyor. Bu koleksiyon, “athleisure” kavramını bir üst seviyeye taşıyarak “wearable beauty” (giyilebilir güzellik) döneminin ilk büyük adımlarından biri olarak görülüyor. Yani bu koleksiyon kısaca cildinize iyi geliyor.

Stella McCartney, sürdürülebilirlik deyince akla gelen tasarımcılardan. O sadece vegan deri yapmadı, ‘deri’ kavramını baştan tanımladı. Bolt Threads ile geliştirdiği Mylo isimli mantar bazlı biyofabrikasyon deri, hayvansal deri kadar dayanıklı ama yüzde 100 doğada çözünebilen ilk lüks alternatiflerden biri oldu. Mylo, moda tarihinde podyuma çıkan ilk mantar derisi olarak kabul ediliyor. McCartney bununla yetinmedi: Laboratuvar destekli projelerle hava kirliliğini absorbe eden kumaşlar geliştirdi. Bu kumaşlar, fotosentetik mikroorganizmalarla kaplanıyor ve tıpkı bitkiler gibi havadaki karbondioksiti emerek oksijen açığa çıkarıyor.

Ece Gözen, modaya sadece tasarımcı olarak değil, bilim insanı gibi yaklaştı. Onun hedefi kıyafet yapmak değildi gezegeni iyileştiren yaşayan kumaşlar üretmekti. Bu yüzden klasik kumaşlarla çalışmak yerine, laboratuvara girdi ve mikroalglerden biyotekstil geliştirmeye başladı. Başlattığı GOZEN Institute, dünyada bir ilke imza attı: Laboratuvarda üretilen, yüzde 100 biyobozunur, petrol ve hayvan içermeyen yeni nesil kumaşlar.

Bu kumaşlar sadece çevre dostu değil; esnek, nefes alan, hafif ve tamamen izlenebilir. Hatta bazı versiyonları kendi kendini yenileyebiliyor. NASA, PANGAIA ve Avrupa‘daki biyoteknoloji laboratuvarlarıyla işbirliği yapan Ece Gözen, 2023 Global Change Award (H&M Foundation) kazandı ve “modanın geleceğini değiştirecek 5 isim” arasında gösterildi.

Iris van Herpen, haute couture’u bir kez daha bilimsel bir devrime dönüştürdü. 2025/26 sonbahar-kış Paris Haute Couture defilesini, 125 milyon biyolüminesan (ışık yayan) alg içeren “canlı” bir elbiseyle açtı. Bu elbise Chris Bellamy tarafından laboratuvarda Pyrocystis lunula adlı alglerden yetiştirildi; aylarca deniz suyu ve besin jelinde büyütüldü. Van Herpen bu organizmaları kumaşın içine dikmek yerine, koruyucu bir zar içine alıp elbisenin yapısına entegre etti. Yani bu elbise “dikilmedi”, kültive edildi. Elbise hareket ettikçe canlı algler ışık saçıyor bu yüzden Van Herpen ve ışık sanatçısı Nick Verstand, onu “ilk yaşayan couture look” olarak tanımlıyor.

The North Face ve Japon biyoteknoloji şirketi Spiber, doğanın en güçlü materyallerinden birini yeniden yarattı: örümcek ipliği proteini. Gerçek örümceklerden iplik toplamak imkânsız olduğu için, Spiber bu proteini laboratuvarda fermentasyon yoluyla sentetik olarak üretmeyi başardı. Ortaya çelikten daha sağlam, pamuktan daha hafif, ipekten daha esnek bir fiber çıktı. 2015’te ilk prototip olan Moon Parka (Ay Parkası) tanıtıldı ve moda dünyasında şok etkisi yarattı. Bu, dünyanın ilk yapay örümcek ipi kumaşlı montuydu. Geleneksel kumaşlar dikilmezken, bu lifler biyolojik olarak “büyütülüyordu. “Moon Parka sadece dış giyim değil, geleceğin tekstil manifestosu olarak görüldü. Spiber x The North Face’in amacı sadece inovasyon değildi; petrol bazlı sentetik kumaşlara sürdürülebilir bir alternatif bulmaktı. Örümcek ipliği proteini biyobozunur, toksik değil ve yüksek performanslı. Yani hem doğaya zarar vermiyor hem de Everest’e çıkacak kadar dayanıklı.

Balenciaga 52’inci couture koleksiyonu Paris’te tarihi atölyesinde açıldı ve Demna, Cristobal Balenciaga’nın 60’lardan bir siluetini yeniden yorumlayarak başladı. Ardından klasik couture’dan radikal yeniliğe geçildi: ham keten kumaşlar elle boyanarak deri, yılan derisi, kürk veya denim gibi gösterildi; düğmelerden pilelere kadar tüm detaylar resmedildi. Bazı kürk mantolar 280 saatlik yağlı boya fırça darbeleriyle üretildi ve kenarları bilerek sökülmüş bırakılarak “gerçeklik” ile “illüzyon” arasındaki çizgi göz önüne serildi. Show’un en çarpıcı anlarından biri, rüzgarda donmuş gibi görünen heykelsi trençkotlar oldu; bu efekt özel bir örgü malzeme ve ısıtılmış ütüler ile kumaşa şekil verilerek elde edildi. Finalde klasik gelinlik yerine 3D baskılı, galvanize reçineden üretilmiş krom zırh elbise sahneye çıktı. Jean d’Arc’tan ilham alan bu görünüm, couture’un geleceğini temsil etti.

KENDİ MODAEVİNİ KURDU

Son dönemde ön plana çıkan sessiz lüks kavramının popüler olmasında etkili olan ABD’li sosyetik isim Sofia Richie Grainge, Revolve ile yeni bir işbirliğine imza attı. Ve SRG isimli yeni markasını piyasaya sundu.

Moda dünyasında büyük heyecan yaratan bu gelişme çerçevesinde Revolve, geçtiğimiz günlerde Sofia Richie Grainge tarafından tasarlanan markayı tüm dünyaya duyurdu. Koleksiyon; özenli ama zahmetsiz, zamansız ama modern ve tüketicilere kalite ve dayanıklılık üzerine kurulu, özenle kurgulanmış bir gardırop sunmayı hedefliyor.

İTALYAN LÜKS DEVİNE YENİ KREATİF DİREKTÖR

Fendi bu hafta kariyerine başladığı İtalyan modaevine geri dönen Dior’un eski tasarımcısı Maria Grazia Chiuri’yi Baş Kreatif Direktör olarak atadığını duyurdu. Maria Grazia Chiuri, Fendi için ilk koleksiyonunu önümüzdeki Şubat ayında Milano’da düzenlenecek sonbahar-kış 2026-2027 defilelerinde sunacak. Bu atama uzun süredir bekleniyordu.

ÜNLÜ MARKALARA 157 MİLYON EURO CEZA

Avrupa Birliği, lüks moda markaları Gucci, Chloe ve Loewe’ye milyon euro’luk ceza kesti. Markalara, ‘perakendecilerde anlaşmalı olarak fiyatları belirleyerek’ rekabet kurallarını ihlal ettikleri gerekçesiyle ceza kesildiği açıklandı.

İtalya merkezli Gucci, Fransa merkezli Chloe ve İspanya merkezli Loewe, rekabet kurallarını ihlal etti. Avrupa Birliği Komisyonu, lüks moda markalarından İtalya merkezli Gucci, Fransa merkezli Chloe ve İspanya merkezli Loewe’nin AB rekabet kurallarını ihlal ettiklerinin belirlendiğini açıkladı. Bu kapsamda, lüks markalara ceza uygulandı. AB’den yapılan açıklamada ‘AB Komisyonu, Gucci, Chloe ve Loewe moda markalarına rekabeti kısıtlayıcı fiyatlandırma uygulamaları nedeniyle 157 milyon euro üzerinde para cezası verdi’ ifadelerine yer verildi.



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img