
Bilim insanları buna “sadece maruz kalma” etkisi adını veriyor. Temel olarak bu, psikolog Robert Zajonc’un bulduğu, insanların en aşina oldukları şeylere olumlu tepki verdiklerini söyleyen bir davranış. Yani kendinizin ters çevrilmiş bir versiyonunu gördüğünüzde, kendinizden hoşlanmazsınız, hatta onu tuhaf bulursunuz çünkü bu, alıştığınızın tam tersidir.
Yani aynada daha iyi göründüğümüzü düşünsek de, fotoğraflarda gerçekten daha iyi görünüyor olsak bile psikolojik olarak böyle hissetmeye daha yatkınızdır.

KAMERA MERCEĞİ DE ÖNEMLİ BİR ROL OYNAR
Peki eğer aynadaki yansımanız gerçek siz değilse, bu beğenmediğiniz fotoğraflarınızın sizin “gerçek benliğiniz” olduğu anlamına mı gelir? Her ne kadar aynalar asimetrilerin hafifleten ters çevrilmiş bir versiyonunu gösterse de, “resimler asla yalan söylemez” efsanesi de doğru değildir.
Sonuçta, çoğu insan en güzel pozu bulmadan önce birden fazla fotoğraf çekiyor ve genellikle paylaşmadan önce açıların bir ışığın bir kombinasyonu gerekiyor.

Ancak sorun açılarınız olmayabilir, mercek bozulması olabilir. Yüzünüzün kameraya yakınlığı nedeniyle lens bazı özellikleri bozarak bunların gerçek hayatta olduğundan daha büyük görünmesine neden olabilir. Ayrıca fotoğraflar kendimizin yalnızca 2 boyutlu versiyonunu sağlar. Özelliklerinize bağlı olarak, yumuşak, yuvarlak bir yüzünüz varsa, fotoğraflar özelliklerinizi düzleştirebilir ve “gerçek” sizi daha da çarpıtabilir.
Örneğin bir kameranın sadece odak uzaklığını değiştirmek bile başınızın genişliğini bile değiştirebilir.
Ve kameralar sizin 3 boyutlu versiyonunuzu göstermediğinden, gerçek bile olmayan bir gerçekliği sunmak için kameraları “kandırmak” kolaydır. Profesyonel modeller bu konuda uzmandır. Bu nedenle insanlar yalnızca açılarını değiştirerek bütün fotoğrafın gerçekliğini değiştirebilirler.


















