“DİŞ ÇÜRÜĞÜNÜ AĞIZDAKİ BAKTERİLER BAŞLATIYOR VE İLERLETİYOR”
Diş çürüğüne neden olan bakterilerin karyojenik bakteriler olduğunu kaydeden Prof. Dr. Senem Selvi Kuvvetli, şöyle devam etti:
“Diş çürüğünü oluşturan, ağızdaki şekerleri fermente ederek yan ürün olarak çeşitli asitler ortaya çıkarabilen ve ortamın pH dengesini bozabilen bir takım bakteriler var. Bu bakteriler, beslenmeyle alınan şekerlerle birleştirildiğinde ve belli bir zaman içerisinde bir arada bulunduğunda diş çürüklerinin başlamasına neden oluyor. Bu diş çürüğünün genel oluşum mekanizmasıdır. Küçük çocuklara baktığımızda da özellikle gece beslenmesi, beslenme amacıyla olmayan ama uzun sürdürülebilen bir takım emme alışkanlıkları, dişler sürdükten sonra çok uzun süre isteğe bağlı anne sütü verilmesi, çocuğun gece biberonla yatağa yatırılması, biberonun içerisindeki süte şeker ve bal katılması gibi alışkanlıklar, bu bakterilerin şekerle bir arada bulunma süresini uzatıyor. Bu arada gece metabolizma yavaşladığı için tükürük akışı azalıyor ve çürük oluşması daha kolay hale geliyor. Ağız içerisinde diş çürüğünü başlatan bakteriler olduğu gibi bu çürükleri ilerletebilen bakteriler de var. Bir çürük, iki çürük var derken bakıyoruz ki bütün dişlere yayılan bir durum gelişmiş. Eğer 6 yaş öncesinde diş çürükleri tedavi edilmezse, ağız içerisindeki bakterilerin sayısı azaltılamadığı için bir enfeksiyon hastalığı gibi ilerliyor ve yeni gelen kalıcı dişlerin çürümesine neden olabiliyor. Bu nedenle de, o yaş grubundaki çocukların dişlerinin tedavi edilmesi oldukça önemli.”
“2 YAŞINDAN ÖNCE DE BEBEKLERİNİZİN DİŞLERİNİ FIRÇALAYIN”
Çocukların ilk diş muayenesinin mutlaka erken yaptırılması gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Kuvvetli, şunları kaydetti:
“Aileler bebeklerini nasıl bir pediatriste, çocuk sağlığı uzmanına götürüp her ay kilo, beslenme, aşı gibi takiplerini yaptırıyorsa diş hekimlerine de mümkün olduğu kadar erken gitmelerini istiyoruz. İlk diş muayenesi için en uygun zaman ilk süt dişinin sürmesini izleyen aylarda ve bebek bir yaşına gelene kadar olan dönem. Uluslararası Çocuk Diş Hekimleri Birliği, Avrupa Çocuk Diş Hekimliği Akademisi ve Türk Pedodonti Derneği’nin görüş birliğinde olduğu bir nokta var. Dişlerin sürmesini takiben yaklaşık 2 yaşına kadar olan dönemde, en az 1000 ppm florürlü, pirinç tanesi büyüklüğünde diş macunu sürüntü şeklinde, diş fırçası üzerinde kullanılarak çocukların dişleri anne ya da baba tarafından fırçalanmalı. Bu konu biraz atlanıyor. Dişler tamamen çıktığında veya 3 yaşından sonra fırçalanması gerekiyor gibi bir görüş var, bu da yanlış. 2 yaşından 6 yaşına kadar, bu kez bezelye tanesi büyüklüğünde, yine 1000-1100 ppm florürlü diş macunuyla dişlerin fırçalanması gerekiyor. 6 yaşından sonra florürlü diş macununun konsantrasyonunu biraz daha artırıyoruz ve 1450 ppm florürlü diş macununu öneriyoruz. Günümüzde florür içermeyen diş macunları mevcut. Onlar da belli bir aşamada temizlik ve ağız hijyeni sağlayabiliyor ama diş çürüklerini önleme konusunda florürsüz diş macunu veya düşük florür içeren diş macunlarının bu kronik enfeksiyon hastalığıyla mücadele etmekte yetersiz kaldıkları biliniyor.”
“ÇOCUKLARA NASIL DİŞ FIRÇALANACAĞI ÖĞRETİLMELİ”
İnce motor beceri isteyen diş fırçalama eyleminin, 8-9 yaşından küçük çocuklarda tam anlamıyla olması gerektiği gibi gerçekleştirilemediğine de işaret eden Prof. Dr. Kuvvetli, “O nedenle 6 yaşından küçük çocukların dişleri ebeveynleri veya bakım veren kişi tarafından fırçalanmalı, ondan sonraki dönemde de çocuk yine bu kişilerin gözetimi altında dişlerini fırçalamalı. Doğru diş fırçalama uygulamaları ile ilgili en doğru bilgileri almak için de yine erken dönemde bir çocuk diş hekimine başvurulması çok önemli. Gece yatmadan önce ve gün içindeki bir öğünden sonra olmak üzere, günde iki kez dişlerin yaşa uygun konsantrasyonda ve miktarda florürlü diş macunu ile fırçalanmasını öneriyoruz” diye konuştu.
Kronik sistemik hastalığı olan, özel gereksinimli çocuklara da değinen Prof. Dr. Kuvvetli, “Astım, bronşit hastalığı olan, alerjik durumu nedeniyle ağız solunumu yapan, dudak damak yarığıyla doğmuş, kistik fibrosiz ve diyabet gibi bir takım sistemik hastalıkları nedeniyle diş çürüğü riski altında olan çocukların doğru beslenme ve doğru bakım alışkanlıklarını edinmiş olmaları gerekiyor. O nedenle bizler bu bilgilendirmeleri yapabilmek için çocuklarımızı ve ailelerini mümkün olduğunca erken görmek istiyoruz” diye konuştu.