Öfkenizi tanısanız size rehberlik yapabilir! İçsel bir dönüşümün kapısını aralar…

spot_img


HER ZAMAN SESSİZ KALAMAYIZ

Eğer biri size kötü bir söz söylüyorsa, belki de onun içindeki acının bir yansımasıdır. Eğer biri sizi haksız yere suçluyorsa, belki de kendi geçmişinde çözülmemiş yaraları vardır. Eğer biri sizi öfkelendiriyorsa, belki de kendini kaybetmiş, dalgaların arasında sürüklenmektedir.

Öfke, çoğu zaman bilinçsiz bir tepkidir. Birisi gelir, sizi iter, sizin alanınıza girer, sizi görmezden gelir ve siz aniden tepki verirsiniz. Oysa bir an durup düşünsek, belki de onun da bir boş kayık olduğunu görebiliriz.

Tabii ki bu, her zaman sessiz kalmamız gerektiği anlamına gelmiyor. Bazen hakkımızı savunmamız, sınırlarımızı çizmemiz gerekir. Ama mesele, bu tepkilerin bilinçli mi, bilinçsiz mi olduğu ile ilgilidir. Eğer öfkenizi fark eder, onu yönetebilirseniz, o artık sizi yöneten bir kuvvet olmaktan çıkar.

Peki, bunu nasıl yapacağız?

Öncelikle, öfkeyi gözlemlemeyi öğrenmeliyiz. Öfke geldiğinde, hemen harekete geçmek yerine durup ona bakmalıyız.

Ona sormalıyız: “Sen nereden geldin? Asıl sebebin ne?” İkinci olarak, her insanın bir hikâyesi olduğunu hatırlamalıyız. İnsanların bizimle aslında o kadar ilgili olmadıklarını, çoğu zaman sadece kendi dünyalarında yaşadıklarını fark etmeliyiz.

Ve son olarak, bazı şeyleri akışa bırakmayı öğrenmeliyiz. Hayat, bazen bizim kontrolümüz dışında hareket eden boş kayıklarla doludur.

Eğer her birine öfkelenirsek, sadece yorgun düşeriz. Ama onları fark eder, kabullenirsek, suyun üzerinde daha rahat süzülebiliriz.

Sûfîler der ki:



“Öfke, alev alev yanan bir ateştir. Onu içimizde taşırsak, en çok kendimizi yakarız.” Haydi, bir düşün… Hayatında seni üzen, öfkelendiren hangi kayıklar var? Onlara gerçekten öfkelenmeli misin, yoksa sadece akıntıya kapılmış bir kayık olduklarını mı fark etmelisin?

İşte o fark ediş, seni gerçek özgürlüğe götürecek…

Ve belki de o kayık, senin ustan olacak.

Bu dersi daima hatırla: Hayatta karşımıza çıkan her olay, bize bir şey öğretmek için vardır. Eğer birine öfkeleniyorsak, bu aslında içimizde hâlâ çözülmemiş bir düğümün var olduğunu gösterir. O düğümü fark ettiğimizde, öfkemizi bir ayna gibi kullanabiliriz. Bu yüzden, her karşılaşma bir öğretmendir. Bazen bu öğretmen sevgiyle gelir, bazen ise bizi zorlayan bir sınav gibi görünür. Ama unutmamak gerekir ki, her boş kayık, aslında içsel bir dönüşümün kapısını açan bir fırsattır. Önemli olan, onu nasıl gördüğümüzdür… Öfkeyle mi, yoksa farkındalıkla mı?



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img