Okyanus sevdalısı o… Oşinograf yani okyanusları inceleyen bilim insanı olmayı isterken kendini onun içinde bulmuş. Kah içindeki denizanalarının saldırısına uğramış, kah yunuslarla yüzmüş, kah içinde hipotermi geçirip ölümden dönmüş. Ama ondan vazgeçmemiş… Milli yüzümüz Bengisu Avcı’dan bahsediyorum. Sebebi ise 20 Temmuz 2025’te Okyanus Yedilisi (Ocean’s 7) parkurunun zorlu etaplarından biri olan Kuzey Kanalı’nı (İrlanda-Birleşik Krallık) 10 saat 48 saniyede yüzerek en hızlı geçen Türk sporcu olması. Türkiye’ye dönüş yolunda eşi ve antrenörü Egor Tropeano’nun rahatsızlığına rağmen vakit ayırdığı için kendisine teşekkür ederim.
-Öncelikle nasılsın?
– Aslında gururlu ve şaşkınım. Türk kadınına ilham ve cesaret vermek adına çıktığım zorlu Ocean’s 7 yolculuğunda tam altı kanalı geride bıraktım. İskoçya kıyılarında kumlara ülkemin adını yazdığım ve bayrağımızı açtığım için gurur doluyum. Hatırlarsan geçen yıl Kuzey Kanalı’nda bitime iki saat kala hipotermi geçirmiştim. Türkiye’de döndükten sonra Çanakkale’nin buz gibi sularında saatlerce antrenman yaptım. Buz Dünya Şampiyonası’nda sıfır derecede yüzdüm. İngiltere ve İrlanda’da soğuk su kampı yaptım. Kendimi mental olarak da hazırladım. Kuzey Kanalı’na aylar sonra tekrar girince hiç üşümedim. Çelik gibi olmuşum geçen sürede. Bu nedenle de şaşkınım, insanın sınırları yok sanırım.
– Kanal geçme maceranın nasıl, ne zaman başladığını anlatır mısın?
– Her geçişimi sosyal sorumluluk projeleriyle birleştirmek için yola çıkmıştım. Ocean’s 7, beni bu iki hedefime de kulaç kulaç yaklaştırdı. İlk kez 22 yaşında başladım seriye. 2017 yılında Manş Denizi’ni geçmeyi kafama koydum. Nesrin Olgun yaklaşık 40 yıl kadar önce bunu başarmıştı. Kendisine büyük saygı duyuyorum. İlk Manş denemem, hipotermi ile sonuçlanmıştı. Ama benim vazgeçmemek gibi bir felsefem var. Bir yıl çalıştım ve geri dönüp Manş’ı en hızlı Türk kadını olarak geçtim. Bir yandan antrenörüm biliyorsunuz. Türkiye’de bu işi yapan çok az kişi vardı ve ben de araştırmaya başladım. Sonra, Triple Crown adı verilen bir meydan okuma keşfettim. Manş, Catalina ve Manhatta Adası’nı yüzerek geçenlere veriliyor bu unvan. Manş’ı zaten bitirmiştim bu ikisini de geçip Türkiye’de Triple Crown alan ilk Türk kadın oldum. Böylelikle de Ocean’s 7 yolculuğum başladı. Gerisi malum, Cebelitarık, Cook, Molokai ve son olarak Kuzey Kanalı.
– 2017’ye dönelim… Manş Denizi’ni yüzerek geçmeye çalışırken 7’nci saatte hipotermi nedeniyle yarıda bırakmak zorunda kaldın. Bize o anı anlatabilir misin?
– Açıkçası bir okyanus nasıl geçilir bilmiyordum. Okyanus geçmek için nasıl antrenman yapılır, nasıl beslenilir, nasıl dinlenilir… Tamam milli yüzücüydüm ama 35-40 kilometre 14-15 derece suda yüzmek bambaşka. Kendime güvenim vardı sadece. Yüzerim dedim, olmadı tabi. Okyanus bana izin vermedi. Ama o gün otele döndüğümde bir daha böyle hazırlıksız olmayacağıma kendime söz verdim ve bir daha da asla eski Bengisu olmadım. O gün kaybettiğim için bugün bu noktadayım aslında.
– Karanlıktan korktuğunu söylemiştim. Ama kader sana hep karanlıklarda okyanusları geçmeyi, kanalları fethetmeyi nasip etti. Hala karanlıktan korkuyor musun?
– Karanlık şöyle bir şey. Hani Çeşme’de falan denize girerken ayağına bir yosun dolanır, elin suda bir şeye dokunur ve irkilirsin ya. Şimdi buna uçsuz bucaksız ve karanlık bir okyanusun ortasında düşün. Sadece ay ışığı var. Tekne lambalarını yaksa yüzlerce deniz canlısı ‘Ne oluyor’ diye meraklanıp gelecek. Kulaç atıyorsun bir şey değiyor kollarına denizanası mı köpekbalığı mı fok mu belli değil. Çoğu insan halen bizim kafeste falan yüzdüğümüzü sanıyor. Oysa biz sadece mayo, gözlük ve bone ile yüzüyoruz. Böyle olunca da korunmamız mümkün değil. Ama yapacak bir şey yok. Çünkü okyanus bu canlıların evi ve birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Bakın okyanuslarda yaşam giderek kötüleşiyor. Oksijen azalıyor, canlıların geçiş rotaları ve zamanları değişiyor. Gelgitler akıntılar artıyor. Mesela Oceans 7 etaplarında Tsugaru’da şu anda inanılmaz akıntı var. Belki yıllar sonra bu kanalları geçmek imkansız hale gelecek. O nedenle sponsorumla değerler ortaklığı yaparak ‘Gelecek Neden Bir Risk Olsun ki’ diyerek iklim değişikliklerine dikkat çekmek için yüzmeye başladık.
– Zaten en sevdiğim özelliklerinden biri de doğaya olan saygın… Doğa sevgini neye borçlusun?
– Çocukken oşinograf (okyanusları ve denizleri inceleyen bilim dalı) olmayı çok istiyordum. Olamadım ama okyanus yüzücüsü oldum. Doğa ve okyanus benim kendimi bulduğum yer. Tüm sorularımın yanıtları bu sularda. Mutluluğum, üzüntüm, gözyaşlarım hepsi burada. Sevincimide de, üzüntümü de de okyanusla paylaşıyorum. Yüzeceğim yerdeki canlıların çoğu hakkında bilgi edinmiş oluyorum giderken. Bence bilmeliyiz. Örneğin yüzdüğüm gün sadece denizanası görmedim, lions mane, blue barrel, compass ve moon cinsi denizanalarıydı yüzdüklerim. Manş’ı geçemediğim gün otel sahibi ‘Okyanus ile konuşmayı öğren’ demişti. İşte o gün öğrendim ve onunla dertleşe dertleşe yüzüyorum.
– Sen aynı zamanda bir antrenörsün. Genç sporculara tavsiyelerin nedir?
– Çalışkan olmalıyız. İyi hazırlık yap, nasıl çalışman gerektiğini öğren, cesaretini asla kaybetme. Yeniden denemekten korkma. Evet ben de yeni nesil sayılırım ama bahsi geçen kuşak bugün 20’lerdekiler diyelim. Üzerlerinde büyük bir yük var. Eleştiri okları hep onların üzerinde. Saygısızlar, aidiyet duyguları yok, benciller diye eleştiri alıyorlar. Bunların hiçbirine katılmıyorum. Kendi değer yargılarımıza göre yargılıyoruz onları. Ama bizim değer yargılarımız ne kadar doğru ki! Bizim gibi olmadıkları için eleştiriyoruz onları. Güzel ülkemiz bu gençlerle ileriye gidecek ve onlara sahip çıkmamız gerekiyor. Onlara tavsiyem, kendileri kadar yüksek hayal kurabilen kişilerle çevrelemeliler kendilerini.
HERKES BAŞARILI OLANIN YANINDA
– Sence bireysel bir sporcunun en büyük sorunu sponsorluk mu, yoksa sakatlıklar mı?
– Pahalı bir spor yapıyoruz. Bir kanal geçiş maliyeti en az 20-25 bin dolar civarında. İlgili kurumlara ödemen gereken paralar var, uçak biletleri, kaptan, mürettebat, tekne, tercüman, kanocu, konaklamalar… Hepsi ciddi maliyetler. Sadece Kuzey Kanalı bana yaklaşık 1.2 milyon TL’ye mal oldu. 2024 yılında Cook ve Moloka’yi geçtim. Ayrıca Mokokai ve Kuzey Kanalı geçişlerim denizanası teması ve hipotermi nedeniyle ilk seferinde olmadı. İkinci Molokai geçişime bu yüzden yalnız gittim, çoğu kişi bilmez.
Düşünün maliyetleri. Bir yıl boyunca fizyoterapi, beslenme, sağlık ve yaşamsal giderleri saymıyorum bile. Sponsor bu nedenle önemli. Türkiye’de sponsor denilince akla ilk önce Instagram takipçi sayısı ve nihai başarı geliyor.
Sanal dünyadan başımızı kaldırıp gerçek hikayelere ulaşabilmeliyiz. Benim belki bir geçişimi duymuyorsunuz ama tarih yazıyor ilk Türk olduğumu. Nihai başarı geldikten sonra zaten sponsor olmak işin kolay tarafı. Herkes başarılının yanında olmak istiyor ama başarıya giden zorlu yolculukta sporcuyla olmak çok daha değerli.
BU İŞTE YETER DİYEMEZSİN!
– Peki hiçbir sabah uyandığında “Yeter, tamam! Artık antrenmana gitmeyeceğim!” dedin mi?
-Asla! Yeniden denemekten asla korkmam. Kaybederim ama vazgeçmem. Her kaybettiğimde büyük tecrübeler edinirim ve onlar beni her sabah yepyeni biri olarak uyandırır. Bu işte “Yeter” diyemezsin. Hazırlanırken de diyemezsin okyanusta da diyemezsin. Vazgeçmenin kıyısına gelirsin belki ama vazgeçemezsin.
– Son geçişi yaptıktan sonraki sabah uyandığında bir sanrı içine girmişsin. Anlatmak ister misin?
– Biliyorsunuz bütün kış ve yazın bir aylık hazırlık süreci geçirdik, İrlanda’nın soğuk suyuna hazırlık için. Güzel hava bulmayı umut ederken günlerce monitör başında izledim, tahmin etmeye çalıştım. Yüzüp geldikten sonra, ertesi sabah uyandım ve hava yine kara bulutlar kaplıydı. “Kötüleşecek gibi, nasıl yüzeceğim” diye düşündüm. Vücudum yorgundu, fakat aklım henüz farkında değildi geçtiğimizin sanırım. (Gülüyor)
SOSYAL MEDYADA HERKES OKYANUS YÜZÜCÜSÜ!
– Özellikle sosyal medyada “E tamam kanalı geçtin işte, aman ne önemli şey!” türü zorbalıklara hiç okkalı bir yanıt yapıştırdın mı?
– Öyle huylarım yoktur. Size bir şey anlatayım. Bizim millet acayip sosyal medya kullanıyor ve çok da meraklı. Molokai’de denizanası teması yaşadığım video ve fotoğrafları paylaşmıştım. Aman Allahım, yorumlarda herkes okyanus yüzücüsü kesildi. “Denizanası gelirken teknedekiler ne yapıyordu!” diyen var, “Kürekle vursaydınız” diye yazan var. “Işıkları açsaydınız da sporcu görseydi” diye akıl veren var. Cern’deki bilim insanına bile akıl verebiliriz. Ben zaten kendimle dalga geçebilen biriyim, bunlar olmasa zaten hayat çekilmez. Gülüp eğleniyoruz işte.
BEKLE BENİ JAPONYA!
– Sıradaki kanal geçişinin takvimi belli mi? Hazırlıkların ne zaman başlıyor?
– Son kanalım Tsugaru. Japonya’da. Güçlü akıntıları ile ünlü. Bir de köpekbalıkları tabi. Oceans 7’de slot almak kolay değil. Her kanalın belirli geçiş zamanları var. Kuzey Kanalı’nı mesela gidip kasım, aralık, ocak aylarında falan geçemezsiniz. Tsugarı için çok önceden başvurmuştum ve slot bekliyorum şu anda.
-Bizim yüzücülerimizi tanıyorsun. Kime açık su yüzmede görmek ya da tavsiye edersin?
– Genç sporculardan çok soru alıyorum. Öncelikle açıksu ve maraton yüzme farklı şeyler, ben beş yıl milli takımda açıksu yüzdüm ve şunu diyebilirim. Mesafeye dayanıklıysan, hızını koruyabiliyorsan, denizde olmayı seviyorsan açıksu yüzebilirsin. Maraton- kanal yüzmek başka iş. Kalpten isteyerek yapmalısın çünkü bu bir meydan okuma. İşin ucunda ne madalya, ne para ödülü var. Okyanusa meydan okumak kadar, onunla bir olmayı anlayacak kadar da alçakgönüllü yaklaşmak lazım. Bunu gözlerinde gördüğüm ve çalıştığım sporcularım var, onlarla gurur duyuyorum. Her uzun yüzen kişiye maraton önermiyorum. Orası yarış yeri değil. Bilgi eksikliği veya hazırlıksız gittiğinizde, gerçekten sağlığınıza ciddi zarar verebilecek durumlar söz konusu.
– Senin bir de buzda yüzme maceraların, başarıların var. Bize biraz bundan bahseder misin?
– Buz yüzme, Ocean’s 7’deki gibi, kilometreler değil tabii ki ancak yine de çok zorlu şartlar altında kulaç atıyorsun. Şöyle oluyor: Eğer denizdeyse bir parkur belirliyorlar. Önce buradaki buzları çekiçlerle kırıyorlar, sonra sen o suya girip 50-100-200-1000 yüzüyorsun. Havuzda da sıfır dereceye yakın bir suda yüzüyorsun. IWSA Buz Dünya 200 metre kurbağalama ile IISA Buz Dünya 200 metre karışıkta Dünya rekorlarının sahibiyim. Aynı zamanda IWSA Buz Dünya 200 metre kurbağalama ve IISA Buz Dünya 100 metre kelebekte Dünya şampiyonuyum. IISA Buz Avrupa Şampiyonası 100 metre, 100 metre kurbağalama, 4×50 metre bayrakta Avrupa şampiyonuyum. IISA Türkiye’nin kurucularındanım. Henüz amatör branş olarak gözükse de ilerde kış olimpiyatlarında yer bulacağına inanıyorum.
OKYANUS İSTELMEZE, GEÇEMEZSİN!
– Günlerce saatlerce açık denizlerde kulaç attın, yüzdün. Hiç yüzerken suyun sana bir şey ‘anlatmaya çalıştığını’ hissettin mi?
– Okyanus benim dostum ve ben okyanusun kızıyım. O istemezse geçemezsiniz, fazla hırslıysanız yenilirsiniz. Her geçişimden önce kıyıda oturup duymaya ve anlamaya çalışıyorum.
AŞIK OLDUĞUM O GECE…
– Suya ilk kez sırt üstü uzandığında gökyüzünü nasıl hatırlıyorsun?
– Bununla ilgili başka bir şey anlatayım size. Catalina geçişindeydim. Gece zifiri karanlık ve ben yüzüyorum. Gece yarısı 11.00 gibi atlamışım suya, yunusların sesini dinleyerek kulaç atıyorum. Bir an, ayın parlaklığı dışında hiç bir ışık kalmadığını fark ettim. Okyanusun ortasında gözlüklerimi çıkardım ve gökyüzüne baktım ve fark ettim ki daha önce hiç bir zaman yıldızlar bu kadar parlak olmamıştı. O gece ben okyanusa aşık oldum işte.
– Umudunu kaybettiğinde aklına ilk gelen ne olur?
– Benimle bu yolda yürüyen arkadaşlarım, eşim, ailem. Yalnız olmadığımı söylerim kendime.
İRLANDA’DA BOYOZ DAĞITTIK
– En son kimden ne hediye aldın?
– Kuzey Kanalı için İrlanda’dayken eşim ve antrenörüm Egor zatürre nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Geçişte teknede mutlaka birinin olması gerekiyordu. Psikoloğum Dr. Seren Akıcı’ya imdat sinyalini verdim ve üç günde İrlanda’ya geldi. Gelirken ne getirdi İzmir’den? İletişim ekibim Ali Ergöçmez ve Özgür Özgürengin boyoz göndermiş koca bir kutuyla. Lokma gibi herkese dağıttık.
KANALLARI BİZE TEK KELİMEYLE ANLATIR MISIN?
Manş Denizi (İngiltere-Fransa): Cesaret
Catalina Kanalı (Kaliforniya-ABD): Karanlığı yenmek
Cebelitarık Boğazı (İspanya-Fas): Takım olmak
Cook Boğazı (Yeni Zelanda): Umudunu kaybetme
Molokai Kanalı (Hawaii-ABD): Acı geçicidir
Kuzey Kanalı (İrlanda-İskoçya) Yalnız değilsin
Tsugaru Kanalı (Japonya): Bekleyiş, heyecan