Günlük işlerimizi artık birkaç tıklama ile halledebilirken, teknoloji yaşamımızın her anına hükmediyor. Alışverişten eğitime, iletişimden eğlenceye kadar her şey dijital dünyada parmaklarımızın ucunda… Özellikle yeni nesil, tüm ihtiyaçlarını ekranlar aracılığıyla karşılıyor. Ancak bu kolaylığın bedeli ağır olabilir. Ekran başında geçirilen saatler giderek artarken, kitap sayfaları tozlanmaya başladı. Dijital dünyaya dalan gençler, kitap okuma alışkanlığını kaybetme riskiyle karşı karşıya. Dijital dünyanın sunduğu rahatlık gençlere nasıl zarar veriyor ve kitapların gençlerin hayatındaki yeri ne?
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2024 yılı için yaptığı Hane Halkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması’na göre, internet kullanan bireylerin oranı yüzde 88,8 oldu. Bu kullanım oranı erkeklerde yüzde 92,2, kadınlarda ise yüzde 85,4 olarak ölçüldü. Aynı zamanda TÜİK (2024) verilerine göre 15 yaş ve üzeri nüfusun yüzde 73’ü kitap okumuyor. Bu da demek oluyor ki her dört kişiden üçünün kitaplarla arası iyi değil. Ben de bu konuyla ilgili 18-24 yaş arası gençler arasında bir araştırma yaptım.
Özellikle gençlerin dijital dünyada nasıl ve ne kadar süreyle vakit geçirdiklerini, dijital dünyayı hangi amaçla kullandıklarını sorgularken, teknolojiye bağımlı olup olmadıklarını öğrenmeye çalıştım. Diğer taraftan kitap okuma alışkanlıklarını ve kitap okumaya ne kadar zaman ayırdıklarını sordum. Ortaya ilginç sonuçlar çıktı. İşte bazı cevaplar…
EKRANLA KİTAP ARASINDA DENGE KURAMIYORUM
Bahar Akdeniz (22): İstanbul Aydın Üniversitesi’nde Yapı Ressamlığı bölümünden mezun oldum. Dijitali en çok Whatsapp ve Telegram üzerinden iletişim için tercih ediyorum. Ayda dört ya da beş kitap okumaya çalışıyorum. Kitap okumak ve ekran başında geçirdiğim zaman arasında denge kurmayı birçok kez denedim ama başarılı olamadım! Kesinlikle telefon, sosyal medya bağımlısı olduğumu düşünüyorum. Telefon olmazsa hayatın akışının bozulacağına inanıyorum.
KİTAP OKUMA ALIŞKANLIĞIM YOK
Ertan Çelik (21): Yıldız Teknik Üniversitesi’nde inşaat mühendisliği okuyorum. Haftalık ekran sürem yaklaşık 40 saat ve dijitalde çok fazla vakit geçirdiğimi düşünüyorum. En çok tercih ettiğim platformlar arasında X ve YouTube gibi eğlence odaklı uygulamalar yer alıyor. Maalesef kitap okuma alışkanlığım yok. Telefon ve sosyal medya platformlarına bağımlı olduğumu düşünüyorum ama kurtulmak istiyorum. Ekran başında geçirdiğim zaman ile kitap okuma sürem arasında denge kurmaya çalıştım ancak şu ana kadar başarılı olamadım.
TELEFONUMU BAŞKA ODADA BIRAKIP KİTAP OKUYORUM
Çisem Ergüven (19): İstanbul Medipol Üniversitesi’nde Dil ve Konuşma Terapistliği bölümünde okuyorum. Dijitali en çok boş zamanlarımı değerlendirmek veya ödev yapmak için kullanıyorum. Bu platformlar arasında en çok YouTube ve ChatGPT’yi tercih ediyorum. Haftada ortalama 4 saat kitap okuyorum. Dijital kullanım sürem doğal olarak daha fazla, çünkü artık teknoloji çağında yaşıyoruz ve birçok şey dijital ortamda daha kolay halledilebiliyor. İkisi arasında denge kurmaya çalışıyorum; hatta bazı uygulamalara kısıtlama getirdim ve bunda başarılı olduğumu söyleyebilirim. Dijital cihazlar okuma alışkanlığımı etkiliyor. Bu sebeple telefonumu başka bir odada bırakıp kitap okumaya çalışıyorum.
KABUL EDİYORUM, BEN BİR BAĞIMLIYIM
Hacer Çellik (22): Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nde psikoloji bölümünde okuyorum. Haftalık ekran sürem yaklaşık 26 saat… Eskisi kadar düzenli kitap okumuyorum. Önceden sürekli okurken, şimdi bu alışkanlığım azaldı. Dijital cihazlara olan bağımlılığım arttığı için kitap okurken telefona gelen her bildirim dikkatimi dağıtıyor ve bu da okuma sürecimi olumsuz etkiliyor. Teknolojiye bağımlı olduğumu düşünüyorum; hatta yeni çıkan teknolojik cihazları hemen denemek istiyorum. Günlük hayatımızın büyük bir kısmı artık dijital dünyada geçiyor. Sosyal medya hem bir gelir kaynağına hem de haberleri hızlı takip etme aracına dönüştü. Bu nedenle diğer aktivitelere olan ilgim çabuk azalıyor ve sık sık sosyal medyayı takip etme ihtiyacı hissediyorum.
MUTLAKA DİJİTAL DÜNYADA OLMALIYIM
Özge Nur Erkılıç (22): İstanbul Medipol Üniversitesi’nde Halkla İlişkiler ve Reklamcılık bölümünde okuyorum. Aynı zamanda Yeni Medya ve İletişim bölümüne çap yapıyorum. Dijitali en çok proje yazımı, araştırma ve eğitim için kullanıyorum. Aynı zamanda sosyal medya üzerinden iletişim kurmak, gündemi takip etmek ve içerik üretmek için de sıkça kullanıyorum. En çok Instagram, Chatgpt ve WhatsApp’ı tercih ediyorum. Kitap okumayı seviyorum, her gün en az 20- 30 dakika okumaya çalışıyorum. Teknolojiye bağımlı değilim ama bağlıyım; hem iş hem de sosyal hayat için dijital dünyada olmam gerekiyor.
TELEFONSUZ BİR YAŞAM BELKİ DAHA GÜZEL OLABİLİRDİ
Evla Albayrak (24): Dil ve konuşma terapistiyim. Haftalık ekran sürem yaklaşık 40 saat, günde ortalama 5-6 saatimi telefon veya bilgisayar başında geçiriyorum. Mesleğe yeni adım attığım için şu sıralar kitap okumaktan çok, bolca makale okuyorum ve bunu da genellikle dijital ortamda yapabiliyorum. Teknolojik cihazlara bağımlı olduğumu düşünmüyorum, hatta telefonsuz bir yaşamın belki de daha güzel olabileceğine inanıyorum. Telefonsuz kurulan arkadaşlıkların ve sosyal ilişkilerin daha sağlam ve gerçekçi olduğunu düşünürdüm.
KİTAPLAR UFUK AÇAR, VAZGEÇİLMEZDİR
Psikolog Tuğçe Betül Şenel ile gençlerin kitap okuma alışkanlıklarının korunmasını konuştuk. Kendisi önemli tavsiyelerde bulundu.
STRESİN AZALMASI: Kitaplar, gençlerin kaygılarını azaltmalarına ve zihinsel rahatlama sağlamalarına yardımcı olabilir. Özellikle kurgu eserler, gerçek dünyadan bir süreliğine kaçış sunar. Bu da bireyin yaşadığı stresten bir süreliğine uzaklaşması için bir yol olabilir.
EMPATİ VE DUYGUSAL ZEKA: Kitap okuyan bireyler, farklı karakterlerin duygularına daha kolay empati yapabilir. Bu da onların duygusal zekalarını geliştirir, başkalarını daha iyi anlamalarını sağlar. İlişkilerini güçlendirip, kendilerine olan güvenlerinde artış sağlar.
DÜŞÜNSEL GELİŞİM: Kitap okuma, mantıklı düşünme, analitik beceriler ve problem çözme yeteneklerini artırır. Bu beceriler, günlük yaşamda ve akademik başarıda önemli rol oynar.
DİJİTAL DETOX: Akıllı telefonları ve sosyal medya hesaplarını belli saatlerde kapatarak, zihinsel detox yapmalarını sağlamak, gençlerin daha derinlemesine odaklanmalarına yardımcı olabilir.
KÜÇÜK ADIMLARLA BAŞLAMAK: Kitap okumaya yeniden başlamak isteyen bir genç, önce kısa metinlerle başlayıp zamanla okuma sürelerini arttırabilir. Günlük 10-15 dakikalık okuma seansları, alışkanlık oluşturmanın ilk adımı olabilir.
İLGİ ALANLARINA GÖRE KİTAP SEÇMEK: Gençler, ilgilerini çeken konulara daha fazla eğilim gösterirler. Zevklerine göre kitaplar seçerek okumaya yönelik motivasyonlarını artırabilirler. Kendi ilgi alanlarına hitap eden kitaplarla başlamak, okuma alışkanlığını daha eğlenceli ve anlamlı hale getirebilir.
OKUMA DENEYİMİNİ KEYİFLİ HALE GETİRMEK: Kitap okuma, bir zorunluluk olarak değil, keyifli bir aktivite olarak sunulmalıdır. Gençlerin okuma sırasında rahatlayabilecekleri, sessiz ve konforlu bir ortam oluşturmalarını teşvik etmek keyifli olacaktır. Bu, okumanın bir işten çok zevkli bir etkinlik olmasına yardımcı olur.
MEYSA KOÇ