Pınar Sabancı’dan zenginlik eleştirisi – MEVLÜT TEZEL

spot_img


Türkiye’nin en zengin ailelerinden biri olan Sabancı Ailesi bireylerinden üst üste “Geçinemiyorum, zenginlik mutluluk getirmiyor” benzeri açıklamalar geliyor.

Ne oluyor bu zenginlere? Neden mutsuzlar?

Önce Ali Sabancı konuştu:

“Herkesin maddi emelleri var, benim de var. Ben geçinemiyorum. Yani arzu ettiğime kıyasla geçinemiyorum” dedi.

950.000.000 dolar servete sahip Ali Sabancı bile geçinemiyoruz diyorsa sıradan vatandaş ne yapsın değil mi?

Önceki gün Sabancı ailesinin gelini Pınar Sabancı katıldığı bir programda şu ilginç açıklamayı yaptı:

“Şimdi görüyoruz, ben de çok iç içeyim. Zengin insanlar çok mu mutlu? İnanın, genel olarak mutsuzlar.

Bir hedef yok. Sadece tüketme üzerine kurulu bir hayat.

Sürekli harcayarak, tüketerek, gösteriş yaparak mutlu olunmuyor. Tam tersine daha çok tüketmek zorunda kalıyorsunuz.

Sonuç; markalara köle olmuş, sürekli tüketen, aynı estetikli suratlara sahip bir sürü mutsuz insan…”

Pınar Sabancı’nın bu tespitine sosyal medyada birçok yorum yapıldı.

Bakın sadece vatandaş ne düşünüyor:

“O sırada kolumda Rolex saatim, suratımda göze batmayacak kadar ustaca yapılmış sadece zenginlerin ulaşabildiği o estetik işlemler ve size sattığım bu entel dantel hava üstüne kâr.”

“Zenginliğin konfor, kaygısızlık vs. doğrudan maddiyata daha sıkı bağlı kavramları getirdiği çok açık. Ama mutluluk pek öyle bir şey değil. Para ile elde ettiğin hayat bir süre standardın haline geleceği için ilk başlardaki kadar mutluluk vermez.”

“Yediğin önünde yemediğin yanında olunca, tüketmekten de sıkılırsın bir süre sonra ve mutsuz olursun normal.”

“Kolundaki Rolex saatle, özetle biz tüketelim ama siz bunlara heves etmeyin demiş prenses.”

“Pınar Sabancı tüketim davranışının haz duygusu getirdiğini söylüyor. Haz kısa vadeli bir duygu ve çoğu insan bunu mutlulukla karıştırıyor.”

“Neticede bir tas mercimek çorbası işte iki köfte bir biftek o da yiyor işte sen ben de. Başına çığ da yağmıyorsa herkes bir yorganın altında uyuyor. Sağlığın en büyük zenginliğin, kasmaya gerek yok.”

FAKİR HAYAT GÜZELLEMESİ

“Zenginlerin şu fakir hayatı güzellemesi aşırı itici geliyor. Zenginler çok mutsuz bla bla derdini seveyim. Ablacım fakir kesim hem mutsuz hem de hayatta kalmaya çalışıyor. İstersen bir de o kısmı tecrübe et”

Aslında Pınar Hanım’a Sabancı Ailesi’nin zengin gelini diye yaklaşmak yüzeysel kaçıyor.

Sonuçta psikoloji uzmanlık alanında yüksek lisansını Oxford Üniversitesi’nde tamamlayarak Klinik Psikolog unvanını sahip biri o.

Ben Pınar Sabancı’nın yaklaşımını psikolojik açıdan doğru buluyorum.

Birçok bilimsel araştırma tatminsizlik, sürekli daha çok kazanma hırsının çok zenginleri de mutsuz yaptığını gösteriyor.

Yaşadığınız çevre, çalıştığımız iş, maddi ve manevi olanaklar, genetik özellikler, sağlık vs. mutluluğu etkileyen birçok neden var.

Örneğin Sokrates “Mutluluk daha fazlası için uğraşarak değil; daha azdan keyif duyma kapasitesine ulaşma ile elde edilir” diyor.

Sokrates de haklı. Daha fazlasını elde etmek stres, hırs vs. gibi yıpratıcı duyguları ortaya çıkarmıyor mu?

TEK FORMÜLÜ YOK

“Mutluluğu; isteklerimi tatmin etmek yerine, onları sınırlayarak buldum” diyen J. S. Mill, daha 19. yüzyılda minimalist felsefeyle mutluluğu birleştirmiş gibi gözüküyor. O da haklı, istek ve arzuların sonu gelmez!

Özetle mutluluğun tek bir formülü yok. Zengin ya da fakir fark etmiyor. Kişiden kişiye değişiyor.

Lao Tzu’ya göre ise “Mutsuzsan geçmişte yaşıyorsundur. Endişeliysen gelecekte yaşıyorsundur. Huzurluysan şu anda yaşıyorsun demektir.”

Bu söze var mı itirazı olan?

***


ZOR KARAR!

Ekim 2027’de başlayacak NBA Avrupa’nın 12’si kalıcı ve 4’ü sportif başarıya dayalı olmak üzere 16 takımdan oluşması bekleniyor.

NBA Avrupa’da, Roma, Milano (İtalya), Londra, Manchester (İngiltere), Paris, Lyon (Fransa), Madrid, Barselona (İspanya), Berlin, Münih (Almanya), İstanbul (Türkiye) ve Atina (Yunanistan) olmak üzere 12 şehirden birer takımın kalıcı olarak yer alacağı açıklandı.

NBA “Fenerbahçe, bizim yeni kuracağımız ligde yer alsın” diyor.

EuroLeague ise “Fenerbahçe bizde kalsın” diyor.

Fenerbahçe SK Yönetim Kurulu Üye. Basketbol Şube Sorumlusu Cem Ciritci ise şu açıklamayı yaptı: “Görüşmeler devam ediyor. Şu an herkes Fenerbahçe’nin ne yapacağına bakıyor. Fenerbahçe’nin menfaati neyse o kararı alacağız.”

İki ligin de Fenerbahçe’yi tercih etmesi basketbolumuz adına gurur verici bir olay. Gerçekten zor bir karar.

Ama Amerikalılarla Avrupalıların basketbola bakış açısı çok farklı.

ABD’liler Lakers, Bostan vs. taraftarı da olsalar farklı şehirlerden Cleveland ile Houston’ı maçını keyifler takip ediyorlar.

Avrupa’da ise futboldaki gibi önce takım, sonra şehir geliyor. Genelde taraftarlar tuttukları takımın maçlarını izliyor.

Bence cevaplanması gereken soru şu; bir Fenerbahçeli Manchester City ile Barcelona arasında oynanacak basketbol ligini merakla bekler mi ve canlı yayında izler mi?

Bu soru İtalyanlar, Yunanlılar için de geçerli. Amerikalılar ‘sports entertainment’ işini çözmüş insanlar. Spordan nasıl para kazanılacağını en iyi onlar biliyor.

Bence basketbolun zirvesi NBA ise riskler barındırsa da Fenerbahçe, NBA Avrupa’yı tercih etmeli.

***


VE TANRI KADINI YARATTI

Bir dönem sinema dünyasına damga vuran Fransız oyuncu Brigitte Bardot, 91 yaşında hayatını kaybetti.

1956’da Vadim’in yönettiği Ve Tanrı Kadını Yarattı (And God Created Woman) filmiyle ilk çıkışını yapan Bardot “Tanrı kadını yarattı” sözünün patent sahibi olmuştu.

Bazılarına göre onun gibi bir güzel sinemaya gelmedi. Sinemayı bıraktıktan sonra da sıkı bir hayvan hakları savunucusuna dönüşerek milyonların sevgisini kazandı.

Bardot ile ilgili yazılacak çok şey var. Ama şu iki fotoğraf hayatın nasıl akıp geçtiğini ve gelip geçici olduğunu özetliyor adeta.

Davud-i Tai ne diyordu: “Hangi güzel yüz ki toprak olmadı, hangi tatlı göz ki yere akmadı.”

***


Altyazı

“Dudaklar sussa da kalbin yüz dili vardır.” (Ulak)



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img